thomas more un ütopik bir tarzda kurguladığı toplumsal yaşam planı. Genel bakış açısıyla, her bireyin toplumda soyut somut herşeyi eşit olarak paylaşmasını, özel mülkiyetin ortadan kalkmasını hedefleyen komunist bir yaklaşımla yazılmıştır, bu sayede düzenin ve dış-iç huzurun sağlanması planlanmıştır.
başarılı bir gerilim_kurgu, fransız filmi.avrupalılar yapamaz derdim izleyene kadar.başroldeki gencin, resimlerine baktığı insanların geleceğini görerek onlara yardım etmeye çalışmasıyla başlar.işler daha sonra karışır ve anlaşılmaz bir hal alır.geleceği görebilme ütopyası üzerine başarılı bir film.
It's a strange day
No colours or shapes
No sound in my head
I forget who I am
When I'm with you
There's no reason
There's no sense
I'm not supposed
To feel
I forget who I am
I forget
Fascist baby
Utopia, utopia
My dog needs new ears
Make his eyes
See forever
Make him live
Like me
Again and again
Fascist baby
Utopia, utopia
I'm wired to the world
That's how I know everything
I'm superbrain
That's how they made me
böyle bir kitapta kölelik vardır. "zina ya da çeşitli suçlar işleyenler köle yapılır. kölelerin çalışması toplum için faydalıdır" mealine yakın sözler sarfedilir.
kimilerinin korkak kimilerinin mizahi bulduğu sir thomas more un, imkansız kitabı. korkak veye mizahi bulunma sebebi ; sanki hikaye baskasınınmış gibi davranmasıdır.
muhtesem, kötülüklerden arındırılmış bir dünyayı anlatan thomas moore kitabı. kitabı okuduktan sonra dünyadan nefret edilir. "lan acaba mümkün değil mi böyle bir yer"diye de sormadan edemez insan. çünkü herkes mutlu ve herkesin bir yasam amacı vardır.dısarıya bagımlı değil herşeyi içten halletmeye çalışan ama dışardan alması gereken seyleri de parayla değil değiş-tokuşla halleden bir ülkedir. askeri gücü yoktur bunlar da baska ülkelerden yine değiş-tokuş yoluyla ihtiyaç olduğu zamanlarda güvenlik amacıyla sağlanır.
alanis morisettenin insanı dinlendiren harika şarkısı. sözleriyle de yazacak olursak;
We'd gather around all in a room fasten our belts engage in dialogue
We'd all slow down rest without guilt not lie without fear disagree sans judgement
We would stay and respond and expand and include and allow and forgive and
Enjoy and evolve and discern and inquire and accept and admit and divulge and
Open and reach out and speak up
This is utopia this is my utopia
This is my ideal my end in sight
Utopia this is my utopia
This is my nirvana
My ultimate
We'd open our arms we'd all jump in we'd all coast down into safety nets
We would share and listen and support and welcome be propelled by passion not
Invest in outcomes we would breathe and be charmed and amused by difference
Be gentle and make room for every emotion
We'd provide forums we'd all speak out we'd all be heard we'd all feel seen
We'd rise post-obstacle more defined more grateful we would heal be humbled
And be unstoppable we'd hold close and let go and know when to do which we'd
Release and disarm and stand up and feel safe
This is utopia this is my utopia
This is my ideal my end in sight
Utopia this is my utopia
This is my nirvana
My ultimate
utopia, yazarı thomas more'un tarihin ilk sosyalisti olarak anılmasını sağlayan bir başyapıt.
kitapta utopia diye dünyanın bir ucundaki adaya gitmiş adamın bu adada yaşadıkları anlatılıyor. daha doğrusu, oraya giden adam; arkadaşlarına utopia adasını anlatıyor. ben de biraz anlatıcam.
utopia, yüz ölçümü olarak çok da büyük sayılmayan bir ada, aynı zamanda dünyanın en mutlu insanlarının yaşadığı yere ev sahipliği yapan toprak parçasıdır.
burada insanlar özel mülk nedir bilmezler, sosyal sınıflandırmanın s si yoktur. adada herkes eşit statüdedir, halkın seçtiği temsilciler gizli oyla bir başkan seçerler. bu başkan halk tarafından "baba" diye bilinir, zira halkına eşitlik ve şefkat duygularıyla yaklaşır.
utopia'da sağlığı el verdiği sürece genç yaşlı, kadın erkek herkes çalışır, ve bunu zevkle yapar. tanrı'nın onlara armağan ettiği doğa'yı verimli hale getirmek, tabiatın mucizeleriyle haşır neşir olmak, yerli halk için bulunmaz bir nimettir.
utopia'da herkes tek tip kıyafet giyer. sadece başkanda ve din adamının giysilerinde ufak tefek değişiklikler vardır.
ada halkı, altına, elmaslara ve böyle değerli madenlere zerre kadar önem vermeyip; bu taşlara değer veren milletleri de hiç anlamazlar. güneşin ışıltısı dururken, elmasın ışıltısı için kendini satan bir insan ne kadar insandır ki?
bu yüzden altınları gümüşleri elmasları genelde klozet yapımında kullanırlar, suçluların boyunlarına asarlar. küçük çocuklar da oyuncak olarak kullanır, büyüyünce "oyuncak arabalarını ya da bebeklerini" atan çocuklar gibi bu taşları bir yere fırlatıp atarlar.
utopia, çok çalışkan olduğu için, kendi kendine fazlasıyla yetebildiği için alabildiğine zengin ve refah içindedir. fakat kimsenin gözü yettiğinden fazlasını aramaz, zira gerek yoktur. bu bol paralarını savaşlarda, daha az insan ölsün diye saklarlar. ender gerçekleşen savaşlarını, zaten çok olan paralarını harcayarak bitirirler, insan kanıyla değil.
bu ve bunun gibi yüzlerce özelliğiyle, utopia, 1516'da latince yazılmıştır.
ve zamanının olabilecek en mükemmel, en hümanist, en sosyalist devleti thomas more tarafından muazzam resmedilmiştir.
--spoiler--
-"...Lütfen yanlış anlamayın, ben asla sizin bir kralın yanında köle olarak çalışmanızı kastetmedim. Onun sizin bilgilerinizden yararlanması için bir "Bakan " sıfatıyla çalışmanızı kastettim. "
(...)
-"Dostum,krallar için bakan, köle farketmez. ikisini de kendine hizmet eden uşaklar gibi görürler."
--spoiler-- *
thomas more' un en önemli kitabı olan ütopya, anarşizmin ilk örneklerinden sayılır. kitapla ilgili birkaç söylentiden biri; thomas more' un bu kitabı espri olsun diye yazmış olduğu ya da kitabın ona ait olmadığı şeklindedir. thomas more' un kitapta başkasının ağzıyla konuşması ayrıca henry' nin birnevi başbakanı olması, tutucu bir hristiyan olması bu söylentileri destekler niteliktedir. bu söylentilerle ilgili kitabın sonunda mina urgan da bunlardan bahsetmiştir fakat ne olursa olsun bu kitap birnevi o döneme göre bir mucize ve yeni bir fikirdir.
çizmiş olduğu ütopik ülke bazı noktalarıyla biraz şüphe uyandırsa da insanoğlunun hakettiği düzen olan devletsizliğin ne kadar yaşanılabilir olduğunu somut örneklerle göstermektedir.
astral projection'un trust in trance albümünden vurucu bir şarkı. albüm şarkı listesi sıralamasına göre, kabalah ve enlightened evolution'dan sonra, gözler kapalıyken veya sarhoşken dinlenince ayrı bir etki yapar. tribal ortamlardan tribal ortamlara geçirir bünyeyi.
Thomas More'un Ütopyası, roman sanatının henüz ortaya çıkmadığı o tarihlerde, bir anlatı metni olarak kurgulanmıştır ve Kolomb'un keşiflerinin etkisiyle yazılmış ilk kurgusal metin olması nedeniyle de ilginçtir. Ütopya, Güney yarım küresinde bir adadır. Hikaye, bu adada yaşamış bir gemicinin, ada halkının kurduğu düzeninin mükemmelliğini Avrupa'ya tanıtması biçiminde sürer. Böylece More, hem ingiltere'deki iktidarın mutlak olamayacağını belirtir, hem de olması gerekenleri işaret eder. Siyasi ve ekonomik hayatı yeniden kurgular.
Ütopya, devletin ilk mimari tasarım olarak da ilgiye değer; Bu ada devletinde, hepsi aynı plana sahip 54 kent var ve sadece başkentin planları değişik. Bütün cadde genişlikleri aynı (10 metre kadar). Herkesin evi aynı stilde. Evlerde bir sokak bir de bahçe kapısı var ve kilit yok. Herkes istediği eve girebilir, damlar da düzdür. Sahiplik duygusu olmasın diye 10 yılda bir ev değiştirilir. Köylerde her biri 40 kişiyi barındıran çiftlikler bulunur ve şimdi More'un eşitliğinin sınırına geliyoruz, bu 40 kişiden ikisi köle! Her çiftlik yaşlı ve bilge olan bir kadın ve bir erkek tarafından yönetiliyor. Evlerin bile bu denli aynı olduğu adada elbette kılık ve kıyafet de belirlenmiş, herkes daha doğrusu her kategori yaz kış aynı türde giyiniyor. Bir giysi yedi yıl dayanacaktır. Çalışma sonunda giyilen yün harmaniyeler(pelerin) de aynıdır ve doğal yün rengindedir.
bu başlıktaki bütün entryleri okuduktan sonra:
okunmadan,eserin ve yazarın hayatının incelenmesi yapılmadan, dönemin koşulları göz önünde bulundurulmadan hakkında yorum/eleştiri yapılmasını insanlığa ve medeniyetler tarihine karşı işlenmiş bir suç olarak gördüğüm eser...
bu eserden büyük ölçüde ilham alanlar /etkilenenler (ki içlerinde mustafa kemal de var) bir bilse bu başlık altında yazılanları, sağlam bir s.ktir çektikten sonra oturup kendi milletleri ve/veya insanlık için yaptıklarından/uğraşlarından dolayı pişman olurlardı tahminimce.
utopia, imdb oylaması 5 küsürlerde olan bir aksiyon - gerilim filmi..
thomas moore'dan esinlenerek konulan ismi de, konusu da gayet hoş ancak işleniş şekli ve hikayenin gidişatı insana sıkıcı bir 106 dakika vaat ediyor..
adrian, geleceği görebilen bir insan.. ailesinin ölümünü görmesiyle, o zamana kadarki sosyal yaşamına bir nokta koyup kendini soyutluyor.. bunun öncesinde bir tarikata katılma hadisesi var, güney amerika'ya giden bir kadını anlatıyor, angela'yı.. arada da bir dedektiften bahsediliyor; herve.. herve, adrian'a inanmayarak ailesini kazada kaybeden bir polis, ki bahsi geçen kazada kör oluyor..
ancak buraya kadar her şey normal giderken sonra işler karışıyor.. adrian angela'ya dair bir şeyler görmeye başlıyor, onu uyarmaya çalışıyor ancak angela'nın mensubu olduğu utopia adlı tarikata esir düşüyor.. herve ise tarikatların kaçırdığı insanları araştırırken yolları çakışıyor üç kişinin..
tarikattaki adamların uyuşturucuyla bir işleri var, lakin o kısımlar ciddi anlamda halatı kopartıyor insanda ve anlayamıyorsunuz.. insanların midesini kesip uyuşturucu paketlerini çıkartıyorlar lakin neden o paketleri sokuyorlar mideye? kaçakçılık olabilir ancak adı üstünde tarikat olduğu için başka bir anlam taşımalı.. sonra bir de dedektif herve'nin adrian'ı öldürmeye çalıştığı bir sahne var ki, tamamen kayışı koparıyoruz orada; ne oluyor, neden polis adrian'ı takip etmiş nedir ne değildir tamamen her şey birbirine giriyor!
bildik bir aşk hikayesinin de işin içine girmesiyle film tam anlamıyla esnemekten uyku getiren bir hale geliyor.. klasik sahnelerin geçit töreni eşliğinde, tahmini muhtemel bir final bizi bekliyor.. yani, filmin ortasına bile gelmeden sonunu anlıyorsunuz zaten..
son olarak da belirtmek isterim ki; adrian'ın yeteneği buram buram stephen king'in dead zone isimli filme ve diziye de çekilen kitabından alıntı kokuyor.. oradaki karakter dokununca insanların geleceğini görüyordu.. stephen king aynı olayı green mile'da coffee'ye de uyarlamıştı..
yani, tamı tamına yüz altı dakikanızı sonu belli ortası karışık bir filme ayırmak istiyorsanız hiç çekinmeyin.. ama bence değmiyor..
thomas more' un 1516' da, plato' nun "devlet" eserinden esinlenerek, latince yazdığı eser. ideal devletin özelliklerini, yasaları, insanların nasıl yaşaması gerektiğini anlatır. evlilik yaşlarını ve çiftlerin boşanması durumunda yapılacakları dahi belirlemiştir.
within temptation adlı nadide gothic metal grubunun yeni konser albumu an acoustic night at the theatre dan çıkmış olan ilk singledır. farklı bir within temtation ile karşı karşıya kalınacağı kesindir bu albüm ile. şüphesiz ki muhteşemlikten ölmektedir bu parça . hastası oldum. loop a aldım günlerdir dinlemekeyim.