Makedonya'nın başkenti, büyük iskender'in toprakları, Osmanlı çarşısı adlı bir çarşıya sahip olan ve Osmanlı'nın kalıntıları olan bir şehir. insanları sıcakkanlıdır, onlar adına üzüldüğüm noktalardan biri Türkiye'nin 40 yıl önceki halini anımsatıyor ama gidip görülmesi gereken yerlerden biridir.
Sevgiler...
Yaklaşık iki ay boyunca ikamet edeceğim şehir. Daha 5 gündür burada olmama rağmen çok sevdim. insanları gayet sıcak kanlılar. Şehir vardar nehri tarafından ikiye bölünmüş durumda. Bir taraf makedonların diğer taraf ise müslüman arnavut ve türklerin çoğunlukta olduğu kısımlar. Zaten cami ve kilise yoğunluğundan da anlaşılabilir. Türk ve arnavutlar elveda rumeli dizisinde çok iyi görülen türkçeyi konuşmaktalar ve türkiye insanlarına çok benzemektedirler. Bunun yanında makedonlar, ruslarla olan yakın akrabalıklarından olsa gerek onlara pek bir benzemekteler. Zira türk kızları gitsin rus kızları gelsin kampanyasına türk kızları gitsin makedon kızları gelsin şeklinde bir alternatif kampanya yapılabilir. Osmanlının etkisi çok açık şekilde görülmekte ancak ülkede bu izleri silmeye yönelik çalışmaların yapıldığı aşikar bir durum. Birçok yerin ismi türkçe bunun yanında türkler türkiyeye büyük bir sevgi gösteriyorlar. Her türk'ün evinde sağında solun bir türk bayrağı bulmak mümkün. Ayrıca Türkiye'ye tam anlamı ile bir büyük devlet muamelesi yapıyorlar. Şimdilik bu kadar ilerledikçe editler gelecek.
kırklareline bağlı bir bucak.
lüleburgaz'da bulunduğum yıllarda arkadaşlarla yurdun tam kapısından içeri girecekken yanımızda bir araba durup içinde ki adam "üsküp nere üsküp" diye bir soru yöneltmiş korkudan arkadaşım ananın ...'da diyerek bir cevap vermişti. yeminle adam bizi dövecekti yurda zor attık kendimizi.
istanbul'da bindiğim taksinin arnavut şöfürüne tepesindeki haç işaretini sorduğumda "e heman diktiler karşına minareyi be ya, ince uzun böle, öle gte bole yrak dediler, diktiler hemen" diye tarif ettiği makedonyanın başşehri.
Makedonya'nın başkentidir. zamanında ilk yurt dışına çıkışımda gittiğim güzel şehir.
genel olarak balkan kültürünü hissetseniz de vardar nehrinin doğusunda evinizde gibi hissedersiniz. insanların büyük kısmı türkçe bilir ve yabancı diliniz olmasa bile uzun süre hayata kalabilirsiniz.
insanları gece hayatına düşkündür. işin ilginci bar-discoların çoğu müslüman tarafı olan doğu tarafındadır.
kilise çanı ve ezan sesini aynı anda duymak insana umut verir. şehir dışına çıkarsanız küçük köylerde bile bu kültürel kaynaşmanın bir göstergesi olarak cami ve kiliseyi yan yana görebilirsiniz.
şehirdeki türklerde çok büyük türkiye ve rte hayranlığı vardır. başbakanın müslümanlığın kurtarıcısı olduğuna inanılır. türk kanalları izlenir, türkiye ile ilgili her gelişme tabip edilir. eğer benim gibi akp politikalarını desteklemeyen biriyseniz bu aşırıya kaçan sempatizanlık sinirinizi bozabilir. hatta şehirde kısa bir süre kalmama rağmen bit pazarı yakınlarındaki bir dövizciyle siyasi tartışmaya girmeden duramadım.
Not: kendini evinde hissetme mevzusu genelde balkan ülkeleri için klişeleşmiştir ama burada harbiden öyle la. zira vardar'ın doğusundaki çoğu cafe ve barda serdar ortaç, demet akalın müziği(!) duyabilirsiniz. şehrin tek kötü tarafı da bu sanırım.
Mehter ve istiklal Marşı ile inlemiş, Atatürk'ün mezuniyetinin anıldığı şehir. Türk değil kırma diyenler dönüp bir kendilerine baksın. 19 Mayıs 29 Ekim hastalarına baksın.
an itibariyle yerel saati 06.52 olan şehir. heykel sanatına verdikleri değer taktire şayandır. vardar nehrinin iki yakası çok farklıdır. bir taraf müslüman ağırlıklı ve eski bir osmanlı kasabası şeklindeyken diğer taraf yüzünü avrupaya dönmüş daha modern bir görünüme bürünmeye çalışmaktadır. üsküp ucuz bir yerdir. şuan ismini hatırlayamadığım yerel birası mükemmeldir.
gidilip görülmesi gereken balkan şehirlerindendir. bahsetmiş oldukları gibi hristiyan ve müslüman kültürünün sentezi denilebilir. şahane köfte yapmaktadırlar. ayran da keza mükemmel yapılır üsküp'te. tam olarak hatırlayamıyorum; ancak tarihi bir han olması gerekli, orada yer alan mekanlarda köftenin yanı sıra pirzola ya da kaburga yemenizi öneririm. hem gerçekten çok ucuz, hem taze et ve çok lezzetli.
tarihi olarak da görülmesi gereken yerleri es geçmeyin.
fazla demagoji yapmadan; burada da bira içebileceğiniz mekanın adresini veriyorum (bkz: millennium cross). hatta teleferiğe binmeden önce, parkta bir iki bira yapın, teleferikte bir tane, indikten sonra haçın altındaki salıncakta bir tane.
sadece görülesi yer olarak eski osmanlı çarşısı vardır. burda nefis köfte yiyebilirsiniz. daha sonra da bir pastanede trileçe yemeniz tavsiye olunur. bu kısımda hemen herkes türkçe konuşur.
taş köprüyü geçip te şehrin modern kısmına geçtiğinizde gariplik sizi karşılar. makedonya, antik makedonya tarihine sahip çıkmak için kocaman iskender ve bilimum kişilerin heykellerini oraya buraya dikmiş. fakat büyük iskender heykelinin adını yunanistanın baskıları ile adını değiştirmiştir.
gidip görülesi bir şehirdir. burda mutlaka et yiyin. hem çok ucuz hem de et doğal ve genç hayvandan kesildiği için nefistir.
makedonya'nın başkenti olmakla beraber destan adında bir restoranı bulunan, yolunuzun düşerse mutlaka uğramanız ve köftesi ile birasını içmeniz gereken türklerin yoğun yaşadığı şehir.
geçen sene mart aylarında gitme şansı bulduğum, iyi ki de gitmiş görmüşüm dediğim güzel şehir. devasa heykelleri, köprüleri, tarihi çarşısı ve vardar kıyısındaki yeni yapılarıyla oldukça beğendim. zamanım kısıtlıydı, tiran-struga-ohrid-üsküp hattını 7 günde gezmeye çalıştığım için yeterince vakit ayıramadım.