lise boyunca size hayatta en önemli şeyin "üniversite kazanmak" olduğu anlatıldı muhtemelen ve siz de üniversiteyi kazandınız. hayırlı olsun öncelikle. ama bu yaptığınız şey aslında hayatınızla akalalı hiç bir şey..
öss sınavına hazırlanırken yurtta kampta kalmıştık, bi gece 2-3'e kadar uyumadığımızı görünce yanımızda kalan efsane kimya hocası gelmişti. o gece 1-2 saat sohbet ettik, sohbette genel olarak "üniversite kazanmak" olgusunun aslında çok ta önemli olmadığını anlatmıştı hoca. o yaşlarda söylediği şeyler bize çok çok uçuk geliyordu. ne demek lan kazansak bi bilgisayar mühendisliği of of daha ne falan diye düşünüyorduk, ama bilgisayar mühendisi olmuş ve biraz da hayatı anlamış birisi olarak hocamın o gece söylediği noktadayım. üniversite kazanmak hayatınızı şekillendirmek için çok çok önemli bir dönüm noktası değil.
öncelikle şunu bilmek gerekiyor, hangi bölümü kazanmış olursanız olun, diplomayı verirken size sihirli değnekle dokunup, evet siz harika bir bilgisayar mühendisi oldunuz, evet harika bir kamu yöneticisi oldunuz falan gibi bir şey yok. o 4 yılda siz kendi hayatınızı şekillendireceksiniz. herşeyi ile, sadece dersler değil. dünyaya bakış açınız olsun, ufkunuz olsun, yetenekleriniz olsun, mesleğinizle alakalı olsun tüm konularda siz hayatınızı inşaa edeceksiniz o 4 yılda. o yüzden üniversite hayatı gerçekten çok önemli.
muhtemelen arkadaşınızdan en büyük kazıkları o yıllarda yiyeceksiniz, muhtemelen en sağlam dostluklarınızın temelleri o yıllarda atılacak, muhtemelen yemek zevkleriniz değişecek cebinizde para olmadığından aslında o hiç sevmediğiniz yemeği "ulan aslında fena değilmiş ha" diyeceksiniz, muhtemelen hayatınızda ilk defa çamaşır yıkayacaksınız, muhtemelen hayatınızda en çok gezeceğiniz yıllarınız olacak, muhtemelen hayatınızda en bağımsız seneleri yaşıyor olacaksınız... saymakla bitmez. hele öğrenci evindeki arkadaşlarınızdan birisinin horlaması evi inletiyorsa, gece kalkıp evin içinde bağırarak dolaşıyorsa falan evinizdeki o temiz, sessiz, huzurlu yatağınızı özleyeceksiniz.
çok neşeli zamanlarınız olacak, parasızlıktan sefil olduğunuz zamanlar olacak, sana para geldiği zaman o para grubunuzun ortak parası olacak, başkasına para geldiği zaman kendine gelmiş gibi sevineceksin falan. hayatınızın geri kalan yarım asırlık döneminde askerlik anıları anlatır gibi "üniversitedeyken.." gibi anlatılacak onlarca, yüzlerce anı birikecek.
dikkat etmeniz gerekenler şunlar bence (acizane),
birincisi ailenizi, hayat felsefenizi, yaşam çizginizi aşmamaya gayret gösterin. üniversite ortamı sizin o güzel hayatınızı bozmasın.
ikincisi, özgür olacağım derken hayatınız boyunca pişman olacağınız şeylere bulaşmayın. özgürlük güzeldir, fakat sınırlarınızı kontrol altında tutmaya çalışın. sınırsız özgürlük yoktur.
üçüncüsü, okulunuzu mutlaka 4 yılda bitirin. kesinlikle 1 dönemden, bir seneden bir şey olmaz gibi bir düşünceye girmeyin. "aa kanka bende hiç çalışmadım ya" diyen arkadaşlarınız, muhtemelen o kitapları yutmuş olacak ve onların mezuniyetini izlemeye öğrenci olarak katılacaksınız ki bu adama öyle bi koyar ki anlatamam. okul hayatınızı gereksiz bir şekilde kafanızı kitaptan kaldırmadan geçirin demiyorum. ben final dönemlerinde son gece 1-2 saat çalışarak okulu bitirmiş, not ortalaması da 2,4'lerde olan birisiyim.
dördüncüsü, kendinize vakit ayırın. kendinizi geliştirmeye çalışın. dil konusunda mutlaka bir adım atın. filmler izleyerek olur, kurslarla olur mutlaka kendinizi geliştirin. mesleğiniz konusunda da özellikle okuyabildiğiniz kadar kitap okuyun. okul bittiğinde peşinden koşulan insan olun.
beşincisi, düşünün. okul döneminde geleceğinizle ilgili vereceğiniz kararları "üniversite öğrencisi" olarak değil, ilerdeki konumunuzu göz önünde bulundurarak, düşünerek verin.
altıncısı, kesinlikle çekingen olmayın. tanışabildiğiniz kadar çok insanla tanışın, tartışın. farklı fikir ortamlarına girin. insanların düşüncelerini dinleyin, düşüncelerinizi söyleyin. insanları tanımaya çalışın.
şimdiden hayırlı olsun. çok güzel bir yoldasınız ve çok çok güzel günler sizi bekliyor.
2-) tamamen hocanı dinlemeye konsantre ol. yandakiyle,sağdakiyle, soldakiyle gevezelik yapma. alt tarafı 40 dakika sabredeceksin. istedeğin her şeye her türlü zaman ayırırsın rahat ol.
3-) hocan: "anlamadıysanız baştan aliyim." dediği, üst üste tekrarladığı cümleleri konu başlığı olarak not al. kısacası basit istatistik tut. vize-final sorularının yarısını burdan çıkarırsın.
4-) ortama girdiğinde ilk 1 hafta dinleyici ol. en az konuşan sen olacaksın ki karakterlerini az ya da çok çözüceksin. ondan sonra yeri geldiğinde nabza göre şerbet vericeksin.
5-) karı kız durumlarına gelince senin en büyük tehliken samimi olduğun hemcinslerin. şu güzelmiş, bu seksiymiş muhabbetine olabildiğince ilk sen gir; aksi takdirde arkadaşın senin ilgi alanına "ona çok fena tutuldum ya kanka" der, sen kendini geri çekersin, üstüne birde dostun açılmasını beklerken başkası kapar haberin olsun.
Okuyacağınız bölüm "baba bölümler" katagorisinden biriyse 4.5-5 yılınızı bi kenara koyun derim. Liseyi, üniversite hazırlık sürecini, ygs yi, lys yi çok özleyecek mumla arayacaksınız.
Lisedeki gibi "ampadan" ders geçemeyeceğinizi bilin. Ya bit tarafınızı sıkın adam gibi çalışın ya da yatın okulu uzatın. He bir de üniversitede bütün kızlar teklif etmiyor. Aç kurt sürüsü gibi bakmayın. Ege Üniversitesi'nde okuyacaklar olacaktır. Öğrenci kimliklerinizi yanınızda getirin. Edebiyat fakültesi eskisi gibi değil. Normale döndü ama her zaman tektikte olmanız gerek.
kıymetini bilin, mezun olmak için çok kasmayın üstten ders falan gerek yok bunlara. gezin tozun okul bir şekilde biter , ha bir de kardeş gibi olacağınız dostlar edinin.
koyun gibi toplu şekilde gezmeyin , bireysel olarak takılın. okul başlar başlamaz kıtlıktan çıkmış gibi karşı cinse yürümeyin. sakin olun olum azcık işte.
eğer sigara kullanıyorsanız sarma sigaraya dönün, baba evinde sigaraya ne kadar para gittiği anlaşılmıyor. hele şehir dışında okumaya başlayınca her gün 7 lira vere vere iflahınız kurur, benden demesi sarma sigara candır, ekonomiktir.
sosyal paylaşım sitelerinde gördüğüm kadarıyla içi içine sığmayan gençler var. bu heyecanın oluşumunda eğitim-öğretimin katkısı çok düşüktür. bunun anlamak için kahin olmaya da gerek yok. bu çoşkunuzun içine s*çmak gibi olmasın ama size birkaç tavsiyede bulunmak istiyorum.
şimdi bazı sitelerde "bekle beni ...... ben geliyorum" nidaları atan gençler, gideceğiniz şehirdeki güzel kızlar ya da yakışıklı erkekler sizi beklemiyor emin olun. tabi çok güzelseniz istisna olabilirsiniz.
tüm mesele kız-erkek meselesi değil. kalburüstü arkadaşlar bulana kadar da biraz kandırılırsınız. dost buldum dediğiniz anda da dost kazığını uygulamalı olarak görme ihtimaliniz de yüksek.
ayrıca orda bulacağınız üst sınıflarda olan hemşehrinizden mümkün olduğunca uzak durun. bu durum atasözüyle sabit: toprak toprağı gurbette siker
birkaç hafta içinde, ilk dönem sonunda yatay geçişi düşünmeye başlayacaksınız. özellikle küçük bir şehirden büyük bir şehre okumaya geldiyseniz. ben iki üniversite bitirdim, 8 yıl boyunca bunu başaranı görmedim daha.
yaşayınca bunları daha iyi anlarsınız. şimdi çoşkunuza kaldığınız yerden devam edebilirsiniz.
*kayda giderken mal mal kazandım işte havalarında olmayın. ayaklarınız yere bassın çevrenizdekilerin hepsi aynı yeri kazandı bi sakin. (bunlardan karşınıza kesin çıkacak kayıtta)
*evrak teslim ederken resim çektirenler falan olacak. sanki temel atma törenine gelmiş pezevenk.
*mümkünse yanlız gidin.zira anne baba daha telaşlı olacaktır sizden. onu unuttun mu bunu unuttun mu diye.
*ayrıca kazandım yata yata geçerim falan demeyin nah geçersiniz össye(ya da adı her neyse) hazırlanmak çok çok daha kolaydır üniversite okumaktan.
*karı kız ayarlarım kesin çok rahat da demeyin eğer bunu düşünecek kadar umutsuz bi lise hayatınız olduysa üniversitede de olmaz o işler.
*bir de üniversiteyi kazandıktan sonra sigaraya başlamayın. önceden içiyorsanız lafım yok tabi.
*ilk günden eve çıkalım diyen sevgi pıtırcığı görünümlü arkadaşlara da aldırış etmeyin.