Biraz zorunlu yapılan birinci tercihden 2 yıl sonra aldığın karardır. Okuduğun bölümü ve bitirdikten sonra yapacağın mesleği sevemediysen ve yapamam diyorsan gayet mantikli bir eylemdir. Kaybolan 2 yıla acırsak çok vakit kaybederiz. Velhasil zararın neresinden donersen kardir mantığı ile yapılırsa gayet başarılı olunabilir.
uludağ işletme'de okuyorum. okulda yoklama yok, bölüm çok boş beleş bir bölüm. 2 aydır derslere doğru düzgün gitmiyorum. çok sıkıcı geliyo.
ama tarihi çok seviyorum, bugüne kadar çok fazla tarih kitabı okudum. okulda derslere gitmememe ve dersin kitabını almamama rağmen fakültenin en yüksek notunu aldım.
sözelden hazırlanıp istanbul üniversitesi tarih bölümüne geçmek istiyorum. doğru bir karar mıdır, yaşayıp görücem sanırım..
göt ister. bunu yapan adamın maddi açıdan hiçbir sıkıntısı olmaması gerekir. zira burslarla geçinen biri olarak bir sene kalmak bile tüylerimi diken diken ediyor şu an.
össden sonra boğaziçine gitti, kıza bak ya dediğimiz ve sonradan durumunun ne vahim olduğunu farkettiğimiz arkdaşımızın, boğaziçindeki hazırlığı bir türlü geçememesi üzerine bu sene kendisinden beklenen durum.
kaydı silmeden denenmesini şiddetle tavsiye ettiğim maceradır. össde iyi bir sonuç alamayıp geriye dönmek istememenin verdiği gaz ve kapağı zaten üniversiteye atmış olmanın verdiği rahatlık size artı getirecektir. böylece össye hazırlanırken lazım olan gaz ve stressizlik elinizde olacaktır.
türk dili ve edebiyatı okurken edebiyatı gereksiz bulan şahsın bi yıl ankara da sürtüp yazın okulu bırakıp dersaneye yazılmasıdır. kendinden 3 yaş küçük bebelerle okumaya çalışması kafayı yemesidir. daha 1 ay oldu alışamadım.
lap top verilen özel üniversitelerde, lap topun çalınması durumunda, öğrencinin büyük bir moral çöküntüsüne uğrayıp vize ve finalleri boşlaması sebebiyle aldığı önemli karardır.
bir de üniversite izmir gibi sevdiği bir şehirde ise, hem üniversiteyi hem şehri terketme zorunluluğunun * doğması, öğrenciyi sosyofobik yapar. sosyofobinin sonraki durağı şizofrenidir. şizofreni olmama, sağda solda gördüğü mutlu ve pırıl pırıl öğrencileri kıskanmama ve elbette sınava eksiksiz hazırlanma mücadelesinde, genç adam tam bir karanlığa düşer. güneş ışığı bile tat vermez ona. durgunlaşıp kaskatı kesilmek te elindedir, mücadele verip hayatı sürdürmek te...
ikinci seçimi yaparsa şayet, akla hayale sığmayacak şeyler anlatan filozoflarla tanışır, kitapları elinden düşürmez, ' çıktığın var mı? ' sorusunu onun yerine arkadaşları ' kitaplarla çıkıyor ' diye yanıtlar, entellektüel bir birikim kazanıp sokak serserisi olmamak içinse genç adam direnir ve kitapları yutarak okur. onlar, eleştirmez, suçlamaz ve kendini sunar.
genç adamın yaşı ilerler ve 3 saatlik bir sınavla insan hayatının çizilemeyeceğini ayırt ederek, önceliklerini belirler: insan olmak, insan olmak için özgürlük, farklı düşüncelere saygı, saygı ve sevgi içinse sessizlik. genç adam delirirken güneş yine parlamaya başlar ancak genç adam sistem için yaşamaz artık, hayalleri için yaşar, özgürlük yolunda uzanan.
kişiliğe göre değişen şey, çabuk sıkılan ve rahat bir insan ikinci bölümü de bitiremiyor. *
ama ilk seçimi yanlış, ikinci seçimi doğru olan azimli bir insan gayet de güzel bir ortalama ile bitirebiliyor. *