Kendi icinde yasadigin super karizmatik durum.zira kimse sana bakip ta "aa gordun mu bu cocuk okulu birakmis.ne kadar guclu ve kararli.hemen onunla bu gece yatmaliyim" demiyo.ama eger okulunuzu sevmiyosaniz ve size bisiy katmiycagini dusunuyosaniz hele de hayata dair baska planlariniz varsa kesinlikle yapmaniz gereken bi eylem.
parası olanlara kesinlikle tavsiye ettiğim şey. en civcivli zamanınızda salak salak işlerle uğraşmayın, üniversite insana bir bok katmaz (belki üç beş bilgi) gidin hayatınızı yaşayın. ama para yoksa mal-mülk yoksa bu eşşekler sizden diploma beklerler çare yok istediklerini vermen lazım.
hayatta alınan baba kararlardandır.
binevi intihar gibi...
çok kişi bahseder; ama çok azı buna cesaret edebilir.
işin sonu pişmanlık, sıkıntı, parasızlık çekme, hayattan sürekli siktir yeme gibi taraflara gider, baştan bu kararı almış biri az çok başına nelerin geleceğini bilir, ama emin olun fazlası gelmekte insanın başına.
mesela ben... kıçıma kadar saçla yardıra yardıra 3 üniversite görmüş bir herif... akademik olarak iyiydim, sosyal olarak aktiftim, bilançoda çok şeyi tutturdum, yaşadım; ancak iş öyle oldu ki, okulu bırakayım da dedim, madem iyi kötü zekiyiz, aktifiz, kafamız çalışıyor, bir yerden para kazanıp başlarız dedim. dedim ama, biliyordum zor olacaktı; zaten zor olmadı, çok çok çok zor oldu her şey.
önceleri macera içinde macera aradım durdum, koştum, kaçtım, ordan oraya onlarca ev ve iş değiştirdim, başta eğlenceliydi, ruhta mevcur olan macera ve hippilik duygusu ne paraya ne de kariyere önem verdirmedi beynimde.
ama sonra sonra, iş gene öyle oldu ki, parasızlık aman saldı! önce saçlarımı kaybettim, ardından mevcut özgüvenimin önemli kısmını... yo yoo, saçlarımı kaybettiğimden değildi özgüvenimi kaybedişim, tamamen düştüğüm boşluktandı.
bu beklediğim bir şeydi, boşluğa düşeceğimi biliyordum, nitekim boşluklara hep düşmüştüm; ama bir şekilde de hep çıkmıştım, özgüvenim, güçlü oluşum bundandı.
bu sefer çıkamadım, üniversitedeki kültürden, o yaşam tarzından şak diye sıyrılmak beni sarstı epey, sığınabileceğim bir yer, bir tanıdıkta yoktu! tamamen tektim, ve bu seferki yalnızlık beni çok fena dibe çökertti.
şimdilerde halen dikiş tutturmanın peşindeyim, çok yara aldım, düzelirim biliyorum, ama eskisi gibi olamam bunu da biliyorum, o kadar dinç ve özgür değilim, kırıntılarla idare etmekteyim.
burada bunları yazdım; çünkü okulu bırakma niyetinde olupta şöyle bir bu başlığa bakan birisi olursa, ve bu yazımı okursa diye... iyi düşün derim, iyi düşünün, hava atmak gibi olmasın, ben gerçekten sağlam duruşluyumdur, özgürümdür, hırçınımdır; ama buna rağmen şu anda bunca çöktüm. yok gözünüz kesmiyorsa başlamayın bu maceraya, öyle filmlerde görüldüğü gibi ya da efsane olan adamların yaptığı karizma gibi olmuyor işler sonra zira.
öğrenim kredisi ya da burs alıyorsanız; ağustos sonu, eylül başı gibi kaydınızı aldırıp yapmanız tavsiye olunur.
üniversiteyi bıraktığınızda, yani kaydınızı sildirdiğinizde, öğrenim krediniz veya bursunuz da kesiliyor. ne kadar geç yaparsanız, o kadar iyi işte. eheh.