bir defa yapmaya kalkıştığım için evlatlıktan reddedildiğim ve beş parasız bir şekilde çük gibi ortada bırakıldığım durum. neyse sonradan vazgeçtim ve ailemin de gönlünü aldım. fakat siz kararlıysanız ailenizden gizli yapın bu işleri. en başta onlar size köstek olur çünkü. hepsi tutturmuştur bir ''hayırlı evlat'' diye. aslında hayırlı evlat demek; aile ne isterse yapan, sosyal hayatı onlardan ibaret olan bir ezik demektir. hayırsız olun. parayı ve karıyı hep hayırsızlar götürüyor.
1) maddi durum: bazı aileler vardır ki, asgari ücret bile alamıyorlar. babasının ayağı sakat olan bi tanıdığım var, çalışamıyor. 200-300 lira filan özürlü maaşı alıyor sanırım. üniversite okuyan adam ise daha 1. sınıfta maddi açılardan zorluk çekecek. üstüne bir de üniversite okumanın diğer sıkıntıları binince, öğrenci, çareyi okulu bırakıp iş hayatına atılmakta arayacaktır.
2) başarısızlık: üniversitenin 4.yılıdır. ama bu arkadaş daha 2.sınıfın derslerine geçememiştir. hesapladığında da en erken 28 yaşında mezun oluyordur. ve okuldan da sıkılma aşamasına gelmiştir. annesi, babası da üstüne baskı kurmuştur. 28 yaşında olup hala babadan para beklemek zorunda kalacağından, okulu bırakmak zorunda kalacaktır.
3) zengin koca: bunlar isteyerek bırakan sınıftır. genelde kızlar faydalanan tarafta olurlar. kız, kendinden büyük biriyle geri dönülemez, vıcık bir aşk yaşamaya başlamıştır. adamda da bok gibi para vardır, işi sağlamdır. kız da okul bitmeden bu kocaya varır.
4) ortam yapmak: okumak için bir üniversiteye gidersiniz fakat; derslerin dışında yaşanılan şehrin ortamına kapılırsınız. müzik aletleriyle uğraşıyorsanız bi yerlerde müzik yaparak para kazanırsınız vb. para insana tatlı gelir çünkü. dersleri boş vermeye başlarsınız ve bu sizi 2. maddeye götürür. belki de zenginliğe.
5) yanlış bölümde okuduğunu anlamak: isteyerek veya istemeyerek bir bölümde okumaya başlarsınız. fakat, zamanla derslerde ''ne anlatıyor lan bu yarak kafalı adam'' diyerek yanlış bir bölümde okuduğunuzu anlayabilirsiniz. gelecek kaygıları içerisinde okulu bırakıp, başka bir bölümde okumak için tekrar üniversite sınavlarına hazırlanırsınız.
4 yıllık fakülteyi 3. sınıfın ilk yarıyılında ebediyete kadar bıraktım. biliyorum; 3. sınıfta bırakmak çok büyük delilik, çılgınlık hatta aptallık da denebilir. yanlış bölümde okuyor olmanın insana bu kadar koyacağını hiç düşünememiştim. motivasyon yok, ilgini çekmeyen alanların derslerine çalışasın yok, devamsızlığa başlamışsın, alttan dersler eşşek yükü kadar olmuş, proje ve ödevleri sallamamam, konulara ilgisizliğim yüzünden hesap soran akademisyenlerle de aram açılmış, hele tez hazırlama vaktinde istemediğim bölümle ilgili aylar boyu uzun araştırmalar yapacağımı bilmek ise beni çıldırtıyordu. gençlere tavsiyem gidecekleri bölümü 2 kere değil 5 kez düşünmeleri. pişman mıyım diye sorarsanız, hiç de değilim, hatta sonuçları iyi de olsa kötü de olsa bırakmak beni daha mutlu yaptı. istemediğiniz ne varsa hayatınızda derhal bırakın ya da hayatınızdan çıkarın.
6 senelik tıp fakültesini bırakıp, yönetmen olmuş, sonra bari okulu bitireyim deyip dönen biriyle tanıştım geçende okulda. saygı duydum. neden olmasın? yapılabilitesi var yani.
koskoca evrende ufacık bir gezegen üzerinde yaşayan ufacık bir canlıyız ve bu kısıtlı ömrümüzde her şey mutlu olabileceğimiz şekilde olmalıdır. ailem engel olacak, belki büyük bir kavga kıyamet kopacak ama ben bu yaz hayallerimin peşinden gitmeyi tercih edeceğim.
sebebi ise kişiliğim ile tamamen zıt yanlış bir bölümde okumamdır, hayallerimle de hiç bir bağı yoktur. ufaklığımdan beri bilgisayar oyunları ve 3D boyutlu tasarım ile uğraşmış birisi olarak pekte insan içerisine çıkmaya alışık birisi değilim, kalabalık ortamı sevmem, fazla cıvıklığı sevmem, işim ile arama girecek arkadaşlardan nefret ederim. ne yazık ki şu an okuduğum turizm fakültesi hayallerimin mesleği olan cg artist'liğin önünü kapatıyor. bu bölümü seçmem de ki tek amaç yabancı dil öğrenebilecek olmamdı, lakin verilen dersler yds sınavından öteye gidilemiyor saçma sapan sistemleri olan hocalar yüzünden hayallerimin mesleğine kendimi hazırlayamıyorum. ve bu olay beni çok kötü bir şekilde okulu bırakmaya ittiriyor.
Üniversiteye basladıgımın ikinci ayında karar verdiğim ,ilk yılın sonunda kavga dovus de olsa ailemi de ikna ettiğimdir. Fakat hem tam olarak ne istediğimi bilmediğim için hem de bir öss stresini daha goze alamadıgım için gerceklestirmedim. Okulumda besinci senenin ikinci yarısına girmek uzereyim ve köpek gibi pişmanım bunu yapmadıgım için. Şimdi okulu bitirmek için cırpınmaktayım. içine girdikce sevmediğim bir alanda , bu alanda meslek edinecek insanlardan igrenerek devam edeceğim artık.
Bir Zamanlar fazlaca düşündüğüm bir Şeydi. yoğun Psikolojik Çatışmalar neticesinde bunu yendim ama Sonradan gördüm ki bazen bazı şeyleri bırakmak hayata beklenmedik ve ekstra şeyler sunacak kapılar açar. evet bazen bırakmak iyidir.
ideallerin ya da hedeflerin biraz geç şekil almaya başlaması sonucu ya da kişinin kendisini o vakit yeterli görmesi halinde bulunduğu yoldan bir şekilde ayrılıp, yeni yolu konusunda geçmişinden sıyrılması amaçlı eğitimine son vermesi. Tamamen bırakılması durumunda ise eğitimden soğumuştur ya da artık bünye tamam demiştir ve gerisi gelmiyordur.
Üniversiteyi bırakmak hayatınızın dönüm noktası olabiliyor. Kaldı ki özel bir üniversiteyi bırakıp devlet üniversitesine devam eden bir insan olarak kesinlikle tavsiye etmediğim bir eylem. Eylem yapılmadan önce üzerinde kafa patlatılması gerektiğini düşünüyorum.