anlamsız geliyor bana bu tip kızlar. düşünsene şimdi sabah dokuz buçukta dersi var caaanım kızın, **
termodinamik dersine giricek sabahın köründe kalkıyo tabi. kahvaltı yapıcak biraz, tuvaleti banyoyu ziyaret edicek,
dişini fırçala, makyaj yap giyin falan. anca yetişir. (bkz: kadın olmak zor zanaat)
alıcak eline defterini sağ kolunu dirsekten 83 derece kırıp gğüs seviyesine taşıyacak be defterini bu araya sıkıştıracak
her kadın bilir topuklu ayakkabının nerede giyilip nerede giyilmeyeceğini, arabana binersin mekana gidersin oturursun oturursun tekrar arabana binersin evine gelirsin, o mekan da da herkes senin gibi zarif görünür dolayısıyla abes durmazsın. ama okul bu ya metroyla ya da otobüsle gelirsin, merdiven iner çıkarsın, kantine gidersin herkes günlük hayatındadır, kimsenin zarif görünmek gibi bir derdi yoktur sen içlerinde çıkıntılık yaparsın, kısacası gerek yoktur.
biz bunlara üniversiteye koca bulmaya gelmiş diyoruz sözlükçüğüm. üstelik zavallcıklarımın yüz güzelliği vasatın altında olduğu için ya makyajı dayar ya sadece fiziğine güvendiği için ilgi çekici giyinir ya da her ikisini birden yapar. yazıktır günahtır kızcağızlarımıza. oysa günümüzde evlendirme programları gırladır. ne gerek vardır böyle şeylere hakikaten. trekking ayakkabısının, botun, ya da bir zamanların efsanesi converselerin suyu mu çıkmıştır gerçekten? çıkmamıştır tabi.
tek amacı dikkat çekmek olan kızdır. bu kadar net söylüyorum. hayır bir de okuluna hanım hanımcık gelen kızlarımız yani asıl canlarımız bizim bu topuklulura hayran hayran baktığımızı sanıyor, bunların güzel görümdüğünü sanıyorlar ve "bende giyeceğim bundan sonra yaa" lafları söylemeye başlıyorlar. korkuyorum sözlük.
sınıfça gidilen piknikte bile topuklu ayakkabısını giyer. gördüm ben öyle birini. benim parmaklı terlikle yürüyemediğim yolda topuklu ile yürüyordu. buradan da tebrik ederim kendisini.