bazen inanılmaz önyargılar yüzünden dayak yiyen kişilerdir. şöyleki:ege üniversitesinde bir arkadaş sürekli üniversiteye takım elbise ile gelirdi. bir ara kendisini özgürlük savaşçısı olarak tanımlayan kişiler tarafından dayak yedi. ülkücü olabilme ihtimaliyle. günlerce hastanede yattı.
öğretmenlik uygulaması yaptığı okulda, benim sizin hocanızım diyerek caka satmasının ardından, koştura koştura dk dan kaldıgı dersi için fakülteye varan, takım elbiseli tembeldir. *
eğer hukuk fakültesi'nde okuyorsa yalnızca ülkücü-cemaat tayfası diye yaftalanamayacak öğrencidir. bazı öğrenciler okuldan sonra ya da okuldan önce bürolara gittiği için normal olarak öyle giymek zorundadır.
mc donalds ta toplanıp kapitalizm karşıtı sohbetler yapan, sırf kapitalist diye insanların kafasına ayaklarındaki convers marka ayakkabıyı fırlatan , tanınmamak için de yüzünü adidas montuyla kapatan ,yakalanmadan kaçıncada marlbora sigarasını yakıp eminem dinleyen sosyalistlerden daha idealist öğrenci.
bir ütü satın almıştır. denemek için takım elbisesini ütülemiştir. hazır ütülemiştir bari giysin de boşa gitmesindir. kıro da dense devir tasarruf devridir.
takım elbiseyi sadece ülkücülerin giydiği bir kıyafet olarak gören kıt beyninin söylemidir.
not: lan ben senin giydiğin absürd kıyafetlere laf ediyor muyum da sen benim giymime karışıyorsun? bu arada ne ülkücüyüm ne cemaatçi ama okulada ceketimi giyer giderim. yakışıyorsa sende giyin hadi.
bizim üniversite ( gazi) çok vardır; takım elbisenin markasına göre kişinin teşkilattaki yeri ve önemini anlarsınız hatta. genelde sınıf reislerininki pek özensiz; fakülte reisleri ya da konsey başkanınınki ise oldukça şık ve pahalıdır.
esas oğlan diye tabir edeceğim bu ağabeylerin grubundaki tüm erkekler de haliyle takım elbiseli olup konsepti tamamlamaktadırlar.
biraraya gelip fakülte içi dolaşmaya, teftişe çıktıkmaya başlarlarsa - ki hele de endamları yerindeyse- kurtlar vadisi tadında korkutucu bir atmosfer oluştururlar çevrelerine.*
seksenlerin başı tuhaf haller içinde...geçen fotoğraf albümlerini karıştırırken denk geldi.
güldüm.
ne çabuk değişiyor zevkler, beğeniler.
sonra doksanların başında kendi halime baktım üniversitede...o bile garip geldi.
kızların saçlar başlar, bizdeki böyle bir anarşist hava...her gün dünyayı kurtarışımız falan.
güldüm.