bir çoğumuzun hayatını talan eden düşüncedir.
lise döneminde gençlere empoze edilir, üniversiteye kapak atana kadar devam eder. sonra kapak bir kapanır, aç açabilirsen.
yıllarca sınavı kazan üniversiteye gir gerisi kolay düşüncesiyle yetişmiş ögrencinin üniversiteye girdiginde hayatının kurtulacagını düşünmesidir. çünkü nedir? üniversitede kızlar teklif ediyo, ne yapıyolar gitar alıp yeşilliklerde ateş yakıp akdeniz akşamlarını söylüyolar. *
neye göre yeter deneceği açıklanması gereken düşüncedir. eğer üniversiteye girinceye kadar çok sığ ve anlamsız olduğu düşünülen bir hayat yaşanıyorsa ya da şahıs tarafından hayatının bu minvalde şekillendiği varsayılıyorsa, üniversite ve sonrasında önemli ve olumlu birtakım değişikliklerin ümit edilmesi doğaldır. fakat bu zandan ibarettir. çünkü hayatın merkez limanlarından belki de ilkine demir atılmıştır ve alınacak mesafe sanıldığından çok fazla olacaktır. yolculuğun zorluğu ve şartların ağırlığı da bu limandaki hazırlığa ve durum değerlendirmesine bağlı olarak oluşacaktır.
insanın azına mıçan düşünce şeklidir. bir de şöyle bir durum var ki eğer universite kazanamayıp liseli vasfıyla bir işe girerseniz ağzınıza sıçılmakla kalmıyor daha neler oluyo neler o bölgeye. asgari ücretle çalışınca insan kamil mode on oluyor. ve gelecekte de pek fazla bir şey değişecek değil. asgari ücretle sürünmeye devam edilecek. kısacası okumak ile okumamak arasında yol ayrımına giren bir insanın en iyi seçeneği universitedir. hiç kolay değildir lakin asgari ücretli bir şekilde köle gibi çalışmanın yanında lafı bile olmaz. özetle lise bittikten sonra öyle yada böyle şekilde kişi ayvayı yer eğer zengin bir ailesi yoksa.
efenim kesinlikle öğrencilerin kafalarındaki en olumsuz hayâldir. hiç de öyle olmuyor.
öss öss diye bir sene boyunca gece gündüz kafanızı patlatıyorsunuz. üniversiteye geldim, bi şekilde hallederim gerisini diyorsunuz. yeni bir ortam, yeni dersler olayını hesaba katmıyorsunuz. eğer ki odtüdeyseniz, dertler yeni başlıyor...
kapağı önden gönderip tencereyi arkadan yuvarlama planıdır. bir atasözü bu kadar mı yanlış anlaşılır? kapağı atmayı başarıp, attığı kapağı 4 artı 4 yıl arayan tencereler dile gelse bu söz tarihin tozlu semalarındaki yerini alır.
(bkz: tencere yuvarlanır kapağını bulur)
üniversiteye girene kadar çok mantıklı gelen düşüncedir.üniversiteye girince de şu okulu bir bitireyim sonrası kolay dersiniz.hep bir sonraki hedefi düşüne düşüne geçer gider hayat.
kapak attıktan sonra bir bok olmadığını kavrayınca esmeye başlar yüze sert rüzgarlar. ki o rüzgarlar kişinin hayatının anlamını süpürüverir bir anda. o andan itibaren ortada amaçsızca dolanmaya başlarsınız.
insanin basina ne geldiyse bunun gibi dusuncelerden geliyor. yani universitede sinavlarin olmadigi bi dunyayi hayal eden, oss yuzunden kisa devre yapmis insanlarin dusuncesi bu. halbuki esas universitede basliyor zor zamanlar, hele sinifa kahveyle girmenin yasak oldugu, hocalarin karsisindakileri lise ogrencisi sandigi bazi universiteler var, onlardan birindeyseniz "finallerden gecicek notu alayim yeter" dusuncesi basliyor. sonra yapabilirseniz hocalarla bi gorusmek istiyorsunuz notlardan once...
(bkz: ve olaylar gelisir)