aynı şey erkekler için de geçerlidir. hacı murat gidip, hurda dönen erkekler yok mudur? vardır. her koyun kendi bacağından asılır evladım. bilmeyen varsa bilenlerden öğrensin.
bir hatun üniversitede yiyiştiği kadar hayatının hiçbir döneminde yiyişmez. bir özgüven mi geliyor nedir. hazırlık ta kucağa alınır, son sene bırakılır.
üniversitede önüne gelene veren, sonra okulun son dönemi ya da mezun olunca bu işin böyle gitmeyeceğini anlayıp zengin ve midesi geniş koca avına başlayan, şansları varsa da nihayetinde evlenip anne olan kızlardır.
soru: bu kızların anneliği kutsal mıdır?
not: kendi annenizi düşünerek cevaplayın.
not 2: cevaplarınız sikimde değil.
kimseyi ilgilendirmeyen kızlardır. belki o zamana kadar dar görüşlü ailelerde baskı altında büyüyüp bir anda kendi özgürlüklerini elde edince bir miktar aşırıya kaçıyor olabilirler ama eleştirmek de kimin ne haddine yani, herkes kendine baksın.
herkese dert olmuştur. aslında kimseyi igilendirmez. beni, seni, onu... herkes bir birey. kendi vücudundan, kararlarından kendi sorumlu. ama ortada bir sorun var : toplumun iki yüzlülüğü. bir cinsiyeti ortalığa azgın boğalar gibi salıp , hata da yapsa aferin diyen öteki cinsiyeti ceviz kabuğuna hapseden bir toplum bu. entelinden cahiline hiç farketmez. genel görüş kadının suçlu olduğu yönünde. sanki tek başına yapıyormuş gibi. ne olacağımıza bir türlü karar veremedik. ya da daha kötüsü modernlik, aşk ayağına kandırılan kızlarımızı afaroz edip, diğerini kahraman ilan ettik. annelerimiz kıymetli de ya onu bu hale getiren niye bu toplumda ayıplanmadan yaşıyorlar? kabul edin kadınlarımızı ezen, onlara iyi bakamayan toplumuz biz. suçumuz , günahımız büyük. hem de çok büyük.
her kadın kendi bedenine sahiptir. bedenini ya da arkadaşlığını kiminle paylaşacağına yalnız kendisi karar verebilir. " üniversiteye bakire gidiip folloşa dönen kızlar " diyerek kadını aşağılamak ancak ve ancak ilk cinsel deneyimini eşeklerle yaşayan bir toplumun ahlak ürünüdür. bekaret gibi arkaik bir travmayı hala gündemde tutmak arkaik bir zihniyetin ürünüdür. eğer birbirimizin ahlak bekçiliğine soyunmak yerine kendimizi ve çevremizi geliştirmeye çalışsaydık şu an birbirinden nefrete eden insanlar topluluğu olmazdık.