üniversite'de teori öğrenilir. ama iş hayatında baştan başlanır herşeye. gerçi üniversite menzunlarının işsiz kaldığı bir ülkedeyiz. iş bulanlar adına konuşuyorum. yani bu 4 senelik öğretim hayatının bize teorikte kattığı şeyleri iş hayatında pratik olarak yeniden öğreniyoruz.
mesleğe başlangıç döneminde her mezunun mesleki yönden bocaladığı gerçeği tartışılamaz. fakat okulda öğrendiklerinin üzerine iş deneyimini kattığında, okulda aldığı eğitimden daha fazlasını kaptığı hemen farkedilebilir bir gerçektir. olaya bu bakımdan bakacak olursak pek de zaman kaybı gibi görünmez.
kimseyi küçümsemek için değil ama hak ve adalette ortadadır.
-müdürden fazla, şoforü maaş alıyorsa,
-öğretmen 1600, okulun hademesi 1800 alıyorsa,
-teknik personel asgari ücretli, vasıfsız eleman "işçidir ağır iş yapıyor" diye yüksek ücret alıyorsa,
-öğretmen ve mühendisler boşta gezerken, ilkokul mezunu vekiller maaşına zam istiyorsa...
ne işe yarar o diploma, ne işe yarar o üniversite!
ama yine de her şeye rağmen, eğitim şart demekten de alıkoyamıyorum kendimi.
üniversiteyi diploma ve para olarak görenler için gerçekten zaman kaybıdır zira bu kafayla diplomaya gerek duymadanda para kazanılabilir.
üniversite diploma veya para değildir.
üniversite akademik bilgiye erişim kaynağıdır.
tabii ki üniversitenin üniversite olması lazım gelir.
bir tek akademisyenin olmadığı, zerre akademik bilgiye erişemeyeceğiniz yerlere üniversite dendiğini hesaba kattığımızda diploma ve para için üniversite okunmasına da hak vermeye başlarsınız.
su götürmez gerçektir. üniversite mezunluğu da türk halkının görmemişliği sayesinde boku çıkmış durumda ve gereken sayıdan fazla durumdadır. üniversiteye gidip gerçekten birşeyler öğrenmek isteyen gençliğe lafım yok tabi ama o gençlik bir elin parmağı kadardır; çoğunluğunun dini imanı para olan türk gençliğinin ileride iyi paralı işe sahip olma umuduyla üniversite okuyup, kontenjanları gereksiz yere işgal edip, gerçekten okumak ve öğrenmek isteyenlerin ve faydalı olabilecek kişilerin hakkını gasp etmeleri ve de kendi en az 4 senelerini boşa heba etmeleri yerine, bir an önce iş tecrübesi edinmeleri tercih edilir.
ayrıca, üni mezunu arayan işletmeler furyasının modası da geçmektedir. (şaka değil gerçek)ak parti hükümetinin yaptığı en iyi iş olan, mesleki eğitim ve alaylılığa (yani pratik tecrübeye) günümüzde daha çok önem verilmektedir.
bir anlamda doğru fakat düşünce olarak yanlış önerme.
ortaokul bitince liseye geçince de her şey baştan öğrenilir. lise biter üniversiteye geçince de her şey baştan başlar. üniversite biter işe başlarsın ve yine her şey baştan farklı bir şekilde öğrenilir.
yani üniversiteye bu yüzden gereksiz demek veya sadece iş veya diploma olarak bakmamak gerekir. ki böyle bir düşünceye sahip bireylerin okulu 3-5 sene fazladan uzuyor! hiçbir şey bilmediği veya öğrenemediği, kapasite olarak, halde hocaya sövenleri ve sadece diploma için gelenleri gördüm.
üniversite de aile ve mahalledeki arkadaş çevrende bulamadığın insanları bulursun. tartışabileceğin, bunları yorumlayabileceğin bir çevre kazanırsın. fikirlerinde bu ölçüde gelişir. belki de tüm zamanların da yanında olacak arkadaşlar, iş ortakları bulursun. yani üniversite zaman kaybı değildir ey ülkem halkı!
he! bu ortamı yakalayamıyor, pasif ve asosyal bir üniversite yaşamı geçiriyor, insanlardan kendini soyutluyorsan o zaman doğrudur.
ama sadece böyle yaşayan birey için.
Kesinlikle katılmadığım önermedir. Evet belki çok fazla teoriye boğuluyor öğrenciler, belki hocaların kalitesizliği gerçeği var. Ama teori öğrenilmeden pratik yapılmıyor arkadaş. Önce teoriyi adam akıllı öğreneceksin, eksiksiz her şeyi oturtacaksın kafanda sonra bunu somut olayda yani pratikte kullanacaksın. Ama üniversitede derse gidip uyuyup boş işlerle uğraşıp aptal insanlarla batağa, pese kaçıp sonra üniversite boş yeaaa demek ahmaklıktır. En anlamsız gelen dersten dahi marjinal fayda edinmeyi şiar edinen edinen kişi illaki bunu başaracaktır, bir şekilde o dersten bir şeyler öğrenecek, öğretim görevlisinin tecrübesinden faydalanacaktır. Hiç bir şey öğrenemiyorsa o zaman dersle ilgili kitap okuyarak açığı kapatır. Kimseye de batak, pes oynamasın demiyoruz, her şeyin bir yeri zamanı var. Önce öğren sonra eğlen. Ama kesinlikle üniversite boş değildir. Ayrıca üniversitede çalışan kendini eğiten kişi bitirince boş kalmaz, çünkü kendi sınırlarını biliyor ve bunu gösteriyordur. Tamam sistem bozuk olabilir, çok fazla işsiz olabilir. Ama bu seninde işsiz kalacağın anlamına gelmez. Sistemi eleştirirken kendini de eleştir ve çalış. Sonra işte bulursun, üniversitenin ne öğrettiğini de anlarsın.
üniversiteden üniversiteye değişen gerçektir. hiç isim verme zahmetine falan girmeyeceğim, o zaman b.ku çıkıyor çünkü. ösymnin verdiği taban puanlar sıralamasına göre de bulamazsınız bu kıytırık üniversiteleri. ama şöyle bir standart gösterebilirim size. eğer üniversitedeki hocaların önemli bir kısmı, cevap veremezsem rezil olurum düşüncesiyle öğrencilerine doğru dürüst soru sorma imkanı tanımıyorsa veya sınıftaki öğrenci sayısının aşırı fazla olmasından dolayı soru sorma imkanı oluşturulamıyorsa o üniversite baştan kaybetmiş demektir. onun haricinde, deney ve uygulamalarla öğrenilmesi gereken bir ders için gerekli laboratuvar koşulları sağlanamıyorsa o üniversiteyi ya da üniversitenin o bölümünü de sallayınız. özel üniversiteler için, okul yönetimi öğrencilerine para s.çan inekler gözüyle bakıyorsa o okulu da geçiniz. (sırf bu maddeyle pek çok özel üniversiteyi elemiş bulunuyoruz)
şimdi gelelim şu teorik bilgi, pratik bilgi meselesine. üniversite, bir tamirhane ya da imalathane değildir.* elbette üniversitede teorik bilgiler öğretilir. sonuçta siz orada bilim üreteceksiniz. ve şunu da belirtmek gerekir, gerekli teorik bilgileri almadan bazı işlerde istihdam edilmeniz mümkün olmayabilir. mesela bazı büyük şirketler ar-gelerine ya da belirli departmanlarına alacakları elemanların üniversite durumlarına çok dikkat eder. mesela bazı şirketler eleman alırken ortalama şartı koyuyorlar, hatta bazıları şu şu şu derslerin 4 üzerinden 3.5 veya üzeri olacak gibi maddeler koyabiliyor, bizzat şahidim. yani demem o ki, akademik anlamda öğrendiğiniz şeyler sizin kendi alanınızda çok iyi yerlere gelebilmeniz için çoğu zaman önşart. şimdi bana, "falancamın oğlu var, 2.00 ortalamayla filan şirkette şu kadar maaşa çalışıyor" larla gelmeyin. biz de görüyoruz onları, hatta bir sene daha dişimi sıksaydım onlardan birisi de ben olabilirdim. ama hayatta tek mesele iyi maaşla kaymak bir iş bulmak olmamalı. piyasanın taleplerine cevap verebilecek kadar kendinizi geliştiremezseniz ve iyi bir torpiliniz de yoksa, özel sektörde kendinizi bir anda kapı önünde bulabilirsiniz.
öte yandan iyi bir üniversite size iyi bir işte, uygun bir pozisyonda işe başlamak ve o işi alnınızın akıyla başarmak için de gerekli olan şeyleri kazandırır ve size sağlam bir referans olur. burada illa isim vermek gerekirse bilkent veya boğaziçili bir öğrenciyle, sütçü imam ya da onun gibi bir üniversite öğrencisini ele alın. siz hangisinin abdde, avrupada en iyi üniversitelerde yüksek lisansa kabul edilmesini beklersiniz? sizce hangisin daha uygun pozisyonlarda, daha büyük şirketlerde işe alınma olasılığı fazladır. üniversite deyip geçmeyin. elbette iyi bir iş bulmak için, iyi para kazanmak için üniversite şart değil. evet haklısınız, türkiyede ipini koparan üniversiteye giriyor, iyi kötü mezun da oluyor. o yüzden diplomanın pek bir esprisi de kalmadı. ama buradan yola çıkarak "zaten üniversitede öğrendiklerini iş hayatında unutacaksın kardeşim, boş ver sen" demek yanlış olur. hele hele vizyonunuzu geliştirip, geleceğinizi belirleyeceğiniz dönem olan üniversite dönemini zaman kaybı olarak nitelemek çok yanlış olur.
