bahsi geçen insanın karakteriyle alakalı bir durumdur, üniversite okumamaktan kötü değildir. neyin ne olduğunu, ondan öte kendisinin ne olduğunu bilen insan girdiği gibi çıkabilir üniversiteden. kimse tuttuğunu skmiyor zira.
ortaöğretim dönemi saçları intizamla yana doğru taranmış, iki derece miyop olan gözlerle ortalıkta clark kent gibi dolanan, akraba ziyaretlerine gömlek üstü babaanne işi süveter giyerek büyük bir haz ile giden, ev içinde uşak halısından bozma geniş omuzlu kazaklar giyen, alkölü sadece -en iyi halde- başına kukuleta geçirerek ailesiyle trt'de yeni yıl programı izlerken içen bu ergenüstü delikanlı, tercihler açıklandığı günden itibaren saçlarını uzatıp, sakal bırakmaya başlar. gözlüğünü zorunlu olmadıkça kabından çıkarmaz. okulun açıldığı ilk aydan başlayarak da uykusuz harabati gecelere dem vurarak ergenüstülükten hocalarının hitap ettiği şekilde genç adamlığa terfi eder.
sadece üniversitede güzel bölüm kazanmış olmak bile insanı 180 derece döndürüyorsa, üniversiteli olsalar heralde dünyayı tanımazlar. öyle de bedbaht bir insanımdır yani. sınavdan önce canım cicim , sınavdan sonra yüzüme bile bakmadı şerefsizler. bir insanın g.tü kalkar da bu kadar mı kalkar?! en son bizim alman apartmanı'nın * çatısında görmüşler özgür oğlanın g.tünü.