zaten utangaç olan beni, iyice içime kapandırmış, toplumdan uzaklaştırmıştır. yaşadığım şehirde okumam, okulla ev arası 1,5 saat sürmesi , bölümümün hukuk olması , okula ayda birkaç sefer gitmeme sebebiyet verdiği için (kalkmaya üşendiğim için ingilizce finaline gitmedim, büte de almadılar finale girmediğim için, 9.30'da sınav mı olur amk?) , pek tanıdığım da yok okulda. medeni hukuk dersine 2. dönem ilk kez katılayım dedim, hoca pratik yapacakmış. gitmez olaydım. önümdeki kızın sarfettiği cümle, montla sıçmamı sağlayacak cinstendi:
çok fazladır. üniversite hayatınız nasıl bir yetişkin olacağınızı, dünya görüşünüzü büyük ölçüde etkiler. bir de üniversiteler insanın en çok yontulduğu yerlerdir farklı olana saygı duymayı öğrenirsiniz. en azından benimkinde öyle oldu.
genelde 1. sınıftan sonra o havalar söner. ilk başlarda ben ne oldum havasına girersin. discolar, barlar, gece kulüpleri, evlerde verilen partiler, "arkadaşlarla ders çalışıyoruz anne" yalanları, burcu'nun doğum günü partisi, dilaralarda sabahlıyoruz etkinlikleri, gece 12'den önce eve girmeme, okulda cool olma çalışmaları... bunlar kötü şeyler tabii ki. tasvip etmiyoruz artık.
iyi olan kazanımlar ise; sağlam bir özgüven, farklı kültürleri tanıma, fakirliği öğrenme (zengin olanları hariç tutuyorum), "bi dal at da dostluğumuz pekişsin" lafları, birisiyle gerçekten dertleştiğini hissetmek (lisede olan dertlerin hepsi fasa fiso gelir), insanların aslında ne mal olduğunu öğrenme, en sonunda da (genelde 3.-4. sınıf olur) sağlam bir kız arkadaş edinirsin kendine, bütün o ortamlardan kabuğuna çekilirsin.