rezillik, sefalet çeken bazen ekmek alacak parası bile olmayan ama her nasılsa sigara ve içkiyi ellerinden düşürmeyen, her olayı ib.neliğe vuran öğrenci tipi.
Onlar köşe yazarı değil.
Susturamazsınız.
Kovdurtamazsınız, patronları yok, patronların ihale mihale işi yok...
ikiyüzlü ve yalaka değiller...
Cumhurbaşkanı nın uçağına binme dertleri olmaz, dolmuşa biner garibim, olmadı yürür de gider...
Üniversitelileri susturamazsınız... işadamı değil üniversiteliler...Yatırımları ceplerindeki buruşuk yirmilik, bilemediniz elliliktir... Mülkleri bir çanta, bir yurt dolabındaki iki tişört, bir pantolon...
Diyelim ki üzerlerine vergi müfettişlerini gönderseniz, çıkamazlar o çaresizliğin, umutsuzluğun içinden, ağlayarak dönerler...
Onları susturamazsınız... YÖK Başkanı değiller...
Himmet beklemezler, ki minnet duysunlar...
Ne rektördür onlar, ne dekan...
Kibirli ve mağrurdurlar... Gururları boylarından büyüktür.
Eh, doğal olarak dilleri de ayakkabılarından...
Susmazlar... Bürokrat değiller...
Mesela makam mevki sahibi... Masa okulun malı, birisi alıp götürmesin diye bank yere çakılı...
Lojman, bir odada dört kişi...
Makam aracı; bir çift eski spor ayakkabı, teki dikişli...
Üniversitelileri susturamazsınız...
Hani olsalardı milletvekili...
Ne yeniden aday olmak için baş sallama zorunlulukları var, ne geveze genel başkan her konuştuğunda alkışlama, ne talimatla el kaldırıp indirme dertleri...
Ne de kurşun askerlerdir üniversiteliler...
Bakımsız bedenleri vardır ve koca yürekleri...
Hayal kurarlar ve hayalleri değişir her gün...
Afrika daki açları konuşurlar, çoğu
yuvalarından uzak, anne yemeklerinin
kokusunu özlerken... Küresel sömürüyü dert
ederler, otobüs duraklarında beklerken,
soğuktan iki büklüm...
Dürüst ve mertler bize göre, korkutmak
faydasız...
Bir millet sustu ya... Üniversitelileri susturamazsınız.