bu zamana kadar maruz kaldıkları aile ve mahalle baskısının doğal sonucudur.
başkalarının özgür hissetmesinden ve içlerinden geldiği davranmasından rahatsızlık duymak, gereksiz bir hastalıktır. insanı yorar, yıpratır.
ergen bunalımıdır.
öyle bir genişlik gelir. telefonu çalsa korkar ailesinden.
genelde aile baskısı bunları bu hale sokar.
içki, erkek vs... gibi durumlara dalar, okulun bitmesi ile hayalaro son bulmuş kıvamıa girerler.
özgürlük herkesin merakidir. ancak tabii özgürlük basligi altinda kisinin "ne" anladigi konusu, cok önemli bir konudur. kendini seksüel olarak özgür hissedersin, her gece birileriyle yatarsin, ama hicbiriyle doyurucu bir iliski yasayamazsin. yani seks dedigin sey-sonucta sportif bir aktivite olarak bile görülebilir. seksin özgürlük olarak görülmesi, seksin daha cok tabu oldugu memleketlerde olur. yoksa seksle özgürlük aynilastirilamaz. daha cok erkekle daha cok seks yapan kadin daha özgürdür, denemez.
sonucta herkesin organlari kendi kontrolündedir, o organlarla ne yaptigi, onlari nasil kullandigi konusu sadece onu ilgilendirir. neye nasil inaniyorsa o sekilde davranacak, yararini da zararini da bizzat görecektir.
insanin yasi geregi bagimsizligini gormek ve gostermek istedigi cagda kizlarin bunu ilk olarak cinsel alanda yasamakla gosterme cabasinin en rahat uygulanabildigi sosyal alandir Universite. Cunku genelde anne-baba gozetiminden uzakta cok daha rahat yasayabilecektir. Yabanci kulturlerin ve sosyal cevrenin de etkisi ile kendini iyiden iyiye bu ozgur olmanin cinsellik oldugu fikrine kaptirip inandirmalarindan gelen bir tarz.
aile baskısı neticesinde kızımız üniversite ortamına girdiği an afallamasıyla ve saçmalamasıyla sonuçlanacaktır. okul bitiminde pişman olma durumu kesindir.*
efendim eğriye eğri, doğruya doğru. hemcins falan demem, direk objektif olarak yargılarım. yani vardır böyle bir merak, evet.
bakıyorum bazı kızlara, üniversitede her gece farklı bir evde sabahlayıp, her gün başkasının kolunda sarhoş olarak eve dönüp alemden aleme akarken; ne hikmetse memleketlerine döndüklerinde adeta birer kuzu kesiliyorlar. "bu gece şu bardayım, yarın gece berkacan'la çıkıcam öbür gün de buğracan'la", "ay kızım bi içiyoruz bi dağıtıyoruz ki sorma" gibi sözler sürekli dinlendiği için insan başta "oha lan bizim sümsük necla evrim geçirmiş" diye düşünüyor tabii. sonra bu tipler tatildir, bayramdır gibi sebeplerle memleketlerine döndükleri vakit kendilerine "hadi bu akşam çıkalım da hasret giderelim" diye teklif edildiğinde, "ya yok ben çıkmayayım akşam, annemler falan istemezler yani" şeklinde bir cevap karşısında bünye error veriyor haliyle. e be hanım kızcağızım, sen değil miydin iki gün önce gittiğin barların ismini alfabetik sırayla sayan, elinden geçen erkekleri sol baştan sağa sıralayan? ne oldu da birden bir akşam yemeğini çok görür oldun? her şeyi bırakıp özüne mi döndün, yoksa kısa süreli de olsa yüzündeki maskeyi mi çıkardın?
böyle diyorum ama sırf kızda da suç bulmuyorum tabii. kimi ailelerin de katkısı oldukça yüksek böyle olayların gerçekleşmesinde. içerisinde en ufak bir mantıklı açıklama bulundurmayan sebeplerle "onu etme bunu yapma hööt" modunda olan aileler yüzünden -ipini koparan it misali- özgürlüğü, her gece içmek ve bir yerlerde sabahlamak olarak algılıyor bazı hanım kızlarımız. halbuki gitmişsin üniversiteye, o çok istediğin özgürlüğüne de kavuşmuşsun; o özgürlüğü başkalarının kucağından inmemek için değil de, kendi ayaklarının üzerinde durmak ve kendi kişiliğini, kültürel birikimini geliştirmek için kullansan daha iyi olmaz mıydı?
yalnız üniversite bitip memlekete döneceğin vakit sik gibi kalacaksın afedersin. valla benden uyarması.
dar kot pantolon ve mini etek gibi şirin giysileri giymek için babalarından saklanan kızların, tahliye olmak üzere olan mahkum gibi hissiyata kapılmaları durumudur.
hiç kadın olmamiş(kadının çektiği sıkıntıyı çekmemiş), hatta kendini kadının yerine koymamış erkek söylemidir.
ayrıca özgür olmak merakı değildir o. zaten özgürüz nefes alan tüm insanların sahip olduğu özgürlük gibi. yine niye bulaştınız kadınlara bilmiyorum ancak çok salaksınız.