1.durum : Genel olarak iktisat, işletme, kamu malyesi ve bu gibi bölümlerden mezun olanların yaşayabileceği durumdur.iyi bir üniversiteyse o başka.(boğaziçi, itü, marmara vb.)
2.durum : iş tecrübesi olmadan yüksek maaşla iyi bir firma arayışı
bi iş bulamadık ya ev masrafı da çoğaldı makina okuyan aklımı s.keyim. öyle bir ders programı koymuşlarki normal işi geçtim part-time bile çalışamıyoruz.
işletme, fizik, kimya gibi bölümlerden mezun olan kişilerin çoğunun içinde bulunduğu durum. neden 4 yıl harcanır bu bölümler için onu da anlamam. he işi hazırdır amenna, okuduğu üniversite hatrı sayılırdır amenna... ama diğer türlü pamukkale'de niye okuyorsunuz bu bölümleri? paranıza yazık.
En temel sebebi artan arz ve bunu karşılayamayan taleptir. Ülkede yetmişten fazla iletişim fakültesi var. Açıköğretim var meslek kursları var ikinci öğretimler var peki bizde milyon tane iletişimci istihdam edecek kadar şirket var mı ?
Bunun yanında maalesef gençlerimiz kendisini okurken geliştirmiyor. artık diploma herkeste var o halde diplomanın yanına cv dolduracak bazı şeyler eklemek gerek.
Üniversite okurken kendinizi geliştirmek için: öğrenci kulüplerine üye olmak, sivil toplum kuruluşlarında görev almak, dil öğrenmek, dünyayı tanımak, yarışmalara katılmak, elinizden geldiğince üretmek zorundasınız.
Benimdir. Arada diyorum acaba bir ışık gelip beni alacak mı bu dünyanın çetrefilli yaşantısından. Gerçekten kötü bir durum. Boş durmaktansa yüksek lisans yapayım diyorum.
maalesef birilerinin zamanında işsizlik oranlarını düşük göstermek için yaptığı hamlenin mağdurlarıdır.
sol framde üniversiteler diye bir şey daha eklenmiş, 9 sayfa ve sayfa başına 20 üniversite olduğunu düşünürsek; 180 üniversite varmış...
hakim olduğum konudan örnek vereyim; 180 üniversitenin hepsinde mühendislik fakültesi olduğunu varsayalım. hepsi de yıllık ortalama 500 öğrenci alıyor olsun (müh. fak olmayanlar ile fakültede 10 mühendislik bölümü olanlar birbirini dengeler diye düşünüyorum)
zaten bir kaynakta da yaklaşık 426 bin lisans kontenjanı olduğunu gördüm biraz önce (vakıf + devlet üniversiteleri)
500 öğrenci hesabından gidersek yılda yaklaşık olarak 90 bin kişi, toplam kontenjanın 5'te biri mühendislik fakültesi dersek de yine yaklaşık 80 bin kişi her yıl 'mühendis' unvanı kazanıyor.
hadi azaltayım sayıyı, 50 bin kişi olsun.
şimdi sorumuza gelelim; ülkemizde her yıl, tecrübesiz 50 bin mühendis istihdam edecek bir sanayi var mı?
ben söyleyeyim; yok!
öğretmenlere gelelim... özellikle dersaneler zamanında ilginin çok olduğu ve sonradan formasyonla da şans verilen fen-edebiyat fakültesi mezunlarıyla bir sürü 'öğretmen' diplomasına sahip arkadaşımız var. ancak fen edebiyat fakültelerinin amacının bilim adamı yetiştirmek olduğunu bizim ülkemiz maalesef bilmiyor. puanı düşük diye, sonradan formasyon alırım diyerek bir sürü insan fen edebiyat fakültesi okudu ve belki de okumaya devam ediyor.
ne eğitim fakültelerinin kontenjan planı yapılırken ne de formasyonlar dağıtılırken devlet ihtiyacı ne olacak, bize 4 yıl sonra hangi branştan ne kadar öğretmen lazım diye düşünülerek kontenjan ayarlaması yapıldığını düşünüyor musunuz? cevabınız evetse, yaşam umudunuzdan ben de istiyorum!
örnekler böyle gider...
sonradan açılan üniversitelerin birçoğunun eğitim kalitesinden falan hiç bahsetmiyorum bile! mühendislik fakültesinin bölüm başkanının yrd. doç olduğunu gördü bu gözler!
her neyse, zamanında genç işsizlik oranının düşük gösterebilmek için bu çocuklara gereksiz yere (sayısalda 250 bininci sınırı getirilmiş mühendislik fakültelerine birkaç sene önce. O zamana kadar hangi puanla tutturursan artık... lan 250 bin sıralama nedir lan!) üniversite okuttular. tabi bir de üniversite açılan yerlerin ekonomisine de katkıda bulundu bu çocuklar...
ama gel gör ki, piyasada talepten çok üniversiteli var. allah yardımcıları olsun...