sonuna kadar katıldığım durumdur.hele ki bizim ülkemizde tamamen gereksizdir.erkeklerin büyük kısmı zaten askerliği kısa dönem yapmak için ve karı kız ortamı için üniversite okuyo.tıp,eczacılık falan okumadıktan sonra okumak tamamen gereksizdir.*
çevre mühendisliği, kaldırım mühendisliği, genetik mühendisliği gibi iş bulma olanakları oldukça zor olan mesleklerin okunduğu üniverstelerin bir özelliğidir, gereksizlik.zaman kaybı gibi birşey bu.
yönetim tabakası tarafından işsizlikle çeliştirilen doğru gereksizlik tanımıdır. öğretilerle hayata tutunma neslinin devamı için sistemin şartı olarak esas alınır ve durum acıdır.
- üniversiteler çok gereksiz bence.
- pardon efendim, anlamadım.
- üniversiteler diyorum, çok lüzumlu değil ya.
- aman efendim bir rektör olarak nasıl sözler bunlar?
- sanane lan gavat!
- ama..
- yürü git lan kovuldun!
üniversitelerin ne işe yaradığını anlayamamış veya bilim düşmanı olan kişi söylemidir. (türkiye'deki haliyle üniversitelerin elden geçmeye ve evrenselleşmeye ihtiyacı vardır tabii, o ayrı konu.)
yanlış önermedir.
gereksiz olan üniversiteler değil,
üniversiteleri mekan edinmiş gereksiz insancıklardır.
bunlar eğitim almak için geliyor gibi görünen öğrencimsiler,
ya da eğitim veriyormuş gibi görünen eğitimcimsiler olarak iki grupta incelenebilir.
üniversiteleri üniversite olmaktan çıkaran iki şey yalnızca ve yalnızca bu gereksiz insanların varlığıdır. **
'sen hangi üniversitede okudun kardeş ya?' diye sorulmasına sebep olan önermedir.
biz okudugumuz üniversitede paşalar gibi derse girdik, imza da attık, dersi de öğrendik. üstelik 1-2 kişi de değildik. çalıştık, araştırdık, uğraştık, didindik. aksi halde mezun etmezler zaten adamı oradan! ayrıca nasıl olsa bir şey öğrenmeyeceğiz, hayatımızın en hareketli yıllarını geçirip onunla bununla çıkıp sürteriz diye de gitmedik üniversiteye.
seni üniversite diye nereye götürdüler acaba ya? vah vah!..*
- siz bakmayın etrafta konuşulup duran laflara. asker, atatürkün bu vatanı emanet ettiği tek kurumdur. gerektiğinde elbette her şeye müdahele etme hakkına sahiptir.
bu cümlelerin ağzından döküldüğü bir prof. dr. tarih hocası, hala mevcut üniversitelerde barınabiliyorsa; bu, üniversitelerin amacının, kazandırdıklarının, kaybettirdiklerinin yeniden sorgulanmasını gerektiren vahim bir durumdur.
sınıf ayrımı yaparak ben üniversiteliyim sen ne ayaksın ha? diyen,kendisine yurt dışında derece yaparak okuyan tip modeli veren aslında marjinal olmayıp hatta orjinalinde de kendisi olmayan anne babasının verdiği 3-5 kuruş parayla ona buna caka satan tipleri gördükçe neden olmasın denebilecek düşünce.bu düşünceye üniversite ortamında değişen kişileri ekledikçe bu durum içinden çıkılmaz bir hal alıyor. bu duruma gelmemizdeki asıl sebep ülkenin eğitim kalitesinden kaynaklanmaktadır.
ilkokulda,ortaokulda,lisede ezberci sistemle beraber hiç ders çalışmamış kopya çekerken aklında birkaç bilgi kalmış ve bunu gittiği 2-3 yıllık dershane deneyiminden sonra pekiştirip üniversite sıralarına oturan bir öğrenciden ülke ne bekleyebilir? içi boş bir insanla nereye kadar?
üniversiteye muhtemelen 45 yıl hazırlanmış fakat kazanamamış. 46. yılında da nefret ve kin besleyen, ne mezunusun sorusu sorulacak diye toplarından ter akan eğitimsiz ve muhtemelen varoş oğlu varoş kişinin yazdığı yazı.