Allahtan bizimkiler, gayet çağdaşlar. Seninle konuşuyorlar, tokalaşıyorlar, hatta sınavlarda yanlarında yer bile tutuyorlar. içki muhabbetlerine bile katılıyorlar, sadece kendilerinin bir takım sınırları var onlara saygılı olmanızı bekliyorlar. Daha en ufak bir sürtüşme yaşamadık. Aralarında Atatürk'e hayran olanlar da var. Mini etekli bir kız, frizbi oynarken arkadaşının montunu tutarak kenarda onu sabırla bekleyen türbanlı tipleri fazlasıyla görebilirsiniz.
Bilgi üniversitesinde ise bir türbanlıya şu bölüme nasıl giderim diye sormuştum da az kaldı imdaaaaaat tecavüz ediyorlar koşuuuuuun yetişiiiin diye bağıracak sandım. Bir de orda okuyan musevi arkadaşlarımızı dışlaya dışlaya adamlara okul değiştirttiler. ilginç tabi.
bana Odtü'ye otobüsle giriş yaparken tanık olduğum içler acısı durumu hatırlatır. henüz türbanla kampüse girişin izin verilip verilmediğinin belli olmadığı, muallak zamanlardır.
güvenlik görevlisi otobüse biner ve kimliklere bakar. en önde oturan türbanlı kıza da:
-başörtünüzü çıkarır mısınız, böyle sizi içeri alamam, der.
kız:
-sen ne karışıyorsun benim başörtüme.
-o zaman aşağı iner misiniz, kimliğinizi almam gerekiyor.
-sen kim oluyorsun, bu ne cüret.sen kapıdaki köpeksin, ben de senin içerdeki sahibin.
bundan sonra zaten başka söze ne hacet.
üzülerek belirtiyorum ki okullarda 3 farklı insan türü olmuştur. erkek- kadın- türbanlı. bunun üstüne mühendislikleri saymazsak ve genel olarak eğitim fakültelerini ele alırsak türbanlı popülasyonu erkek popülasyonundan yüzde 3 e yakın fazladır. bu görüntü kirliliği ortadan bir an evvel kaldırılmalıdır ki, öğrenciler derse adapte olabilsin.
