üniversitelerin somada ölen insanlar için protesto gösterilerinde bulunan kimseleridir.
bu kimseler felaketin ilk günü itibari ile harıl harıl bildiri dağıttılar, slogan attılar, duvarları spreylerle boyadılar.
bu kimseler ölen insanlar için, fakir ailelerin babasız çocukları için bir hırkasından feragat edip onlara göndermeyi çok gördüler; tek dertleri vardı: hükümet istifa.
bunu yaparlarken biz dersteydik tabi. tabii ders işleyebildik mi. hacettepe denilen "hükümet istifa" üniversitesinin bodrum katlarından bir sınıftaydık. yüz kişi ile sessiz sessiz sprey boyaların duvarlara nüfuz edişini dinledik.
biz üzgün insanlar, hükümet istifacıların kendi evlerinde havlamaları eşliğinde hüznümüzü içimize boğduk.
biz üzgün insanlar her zaman yaptığımız gibi hüznümüzü sürdürüp somaya maddi yardımlarda bulunacağızdır.
siz hükümet istifacılar ise havlamanıza devam edin; yine ölen biziz, yine hüzün bizde!
bir fayda vermeyecektir. protesto ediyorsun, bir halta yaramıyor. maddi yardımda bulunuyorsun, geçici bir süre idare ediyor. kazalara önlem alınmıyor, yine bu olaylar yaşanacak. hesap sormamız gerekiyor, soramıyoruz. anlatıyorsun, yazıyorsun, değişmiyor, değişmiyor...
çaresizlik, üzgünlük...
bir grup, iki grup değil, tüm ülke olarak bir konu hakkında birlik ve beraberlik göstermedikten sonra sesimiz gürültü olarak algılanacak hep.
dar alanda kısa paslaşmalar filminden şöyle bir replik var; Hayat futbola fena halde benzer. Futbol, şahsi beceri gerektirir; ama aslında toplu oynanan, insanların bir takım halinde oynadıkları bir oyundur. Hayat da öyle değil mi? istediğin kadar yetenekli ol, iyi bir takımın yoksa kaybedersin.