okul bitmiştir artık, 15 küsür yıldır yaşanan her şey bitmiştir.
artık yoktur salak salak yaka takıp okula gitmeler, "redwine yarın andımızı sen okuyacaksın" denmeyecektir artık, o iğrenç sesle okulun en güzel hatununa rezil olmak ilkokulda.
öss derdi yaşanmayacaktır bir daha, hayatının geri kalanını belirleyecek olan tek bir sınav, daha da acısı o 3 saat..
aileden ayrınılmayaktır bir daha üniversiteye giderken olduğu gibi, 4 yıl..
bu muydu tüm dertler? bu mudur hemen mezun olma çabası?
budur işte okul denilen şey.. tek dert derslerdir, kavuşma saati belli olan ayrılıklarla..
sonra mezun olunur, eee o okul hayatımı başarıyla bitirdim artık bi tatili hakettim düşüncesiyle tatile gidilir. ele bi kadeh şarap alıp "rus kız"ları izlenir havuz kenarında, bursa'nın o sıcağında çalışılan ekonometrik modeller dersine inat. "oh be hayat şimdi başlıyo" diye düşünürsün..
malsındır çünkü.
işte karanlık dönem ondan sonra başlar hayatta. hatta hayatın dönüm noktasıdır; tatilden önce ve tatilden sonra.. hemen askere gidilir. "hayata" başlanacak ya, sabırsızlık var bünyede. sonra iyi bir işe girilir, para kazanılmaya, kendi ayakları üstünde durulmaya başlanılır. her şey iyidir ilk başta, "para kazanıyorum artık babama muhtaç değilim" diye düşünürsün.
malsındır çünkü.
ardından milyonlarca problem gelir üst üste, çözdükçe bir yenisi çözdükçe bir yenisi..
keşke tek derdim vizeler finaller olsaydı diye düşünürsün.
ya da hayat çok basit de ben zorlaştırıyorum, orası da ayrı konudur.
hata üniversiteye girmek değil, üniversiteden çıkmak, ayrılmak.
ey sen finallere hazırlanan öğrenci.. bırak o defteri kitabı, çık sokağa, gez, dolaş.. sonra biraz oksijen alınca hayatta ne yapmak istediğini düşün? tiyatroda yer almak mı istiyorsun.. hemen başvur amatör tiyatrolara.. ressam olmak istiyorsun.. hemen resim kurslarına, çizimlere başka.. sinemayla uğraşmak mı istiyorsun? kendine küçük senaryoları yaz, nasıl film çekeceğini öğren.. az parayla çok iş yaratmayı dene, yaparsın. son filmlerini çek yayınla.. ticaretle uğraşmak mı istiyosun? internetten ticareti, sanal alışverişi öğren.. ordan para kazan.. kendine para sirkülasyonu sağla, tek para kazanma kaynağını iddaa yapma..
gitmek istemediğin yerlere git, otobüse atla çadırlarda kal.. şehrin içinde alsancakta, bornovada sıkışık kalma.. üniversite zamanını tüketme..
çünkü üniversiteyi bitirip işe girince herşeyin tükenecek! bütün yaratıcılığının içine sıçacaklar.
iş yerinde yaratıcılığınızı excel tablo ve power pointte kullanabileceksiniz en fazla.. fazlası yok!
her daim patronun ağzından çıkan iki kelimeye bakacaksın! sen müthiş fikir üretsende patron "yok" derse yoksun.
kamu da isen kanun, yasa, yönetmelikle uğraşıp "siyasi" ilişkiler kurbanı olacaksın.özel sektörde ise kar marjının artmasını düşünen patronun iki dudak arasında olacaksın.. o sirkülasyonda gideceksin.
ayrıca her daim işe gitmek zorundasın.. 2-3 aylık tatillerin olmayacak, 2 hafta izin alabileceksin. o 2 hafta izni almak içinde bin dereden su getireceksin. "tecrübe kazanmak için çalışmak"la uğraşacaksın ama sonra bunun hiç bi işe yaramadığını, geçici olarak sömürüldüğü göreceksin.
her sabah masa başında oturacaksın.. tıpkı şu anda oturan sözlük yazarı olup çalışanlar gibi.. oturmakla bel ağrıları, hantallık, paslanma yaşayacaksın. cumartesi ve pazarı beklemekle geçecek hayatın.. evlenen, işe güce giren arkadaşlarına sosyal hayatında azalacak yavaş yavaş.
''olur mu yea akşamları sinemaya giderim", "işyerindekilerle de okuldakiler gibi çok iyi arkadaş olurum, nolcak ki, her yerde dedikodu ve hırs olacak değil ya", "yok yea, benim fikirlerim süper, civa gibiyim" diyorsan da... biz ne civalar gördük zaten hiç yoktular!
6 yıl sonun da bugün başardığım hadisedir son sınavdan çıkarken kağıdı hocaya uzatma anı en sevindirici olaydır 6 yıldır koşuşturmacalar stressler artık bitmiştir özgürsündür 17 yıllık toplam okuma hayatına son noktayı koymuşsundur artık ailenin gözlerinde gördüğün mutlulukta işin ayrı bi tadıdır
Doktor olarak mezun olmadığınız sürece türkiye şartlarında işe yaramayacak eylemdir. Her ilde türeyen üniversiteler sebebiyle üniversite mezunu olmak ayağa düşmüştür, kıymeti kalmamıştır. Okuyanlara tek tavsiyem işsizliklerini biraz daha ötelemeleri için okullarını uzatmalarıdır.
günümüz koşullarında diplomalı işsiz olarak hayatta yer edinilmesinden ötürü ne yazıkki gece gündüz düşüncelere boğulmaya sebebiyet verendir. bir dizi belirsizliklerin başlangıcıdır. yıllardır; "bitse de kurtulsak" denilen okul hayatının son bulmasıdır. tuhaftır, bittiği gün tuhaf gelir insana... geçen senelerin sana ne kattığını düşünür kendi içinde muhasebelere başlarsın.
son demlerinde güzel gelen okulun bitmesi, öğrencilikten çıkış, hayata atılan ilk adımın başlangıcıdır. "biraz daha uzasaydı keşke" diye iç geçirmeyle insanın içini bir tuhaf eder. ne acı ki sevilen birçok şeyi geride bırakmayı gerektirir.
son ana kadar farkına varılmaz ki ayrılığın... ta ki eşyaların toplanmaya başlayıp, valizlerin hazırlanmaya başladığı ana dek... ev dağıtılır, dağılır... içindekilerle tabi... yapılan geyiklerin, içilen kahvenin, ardından tüttürülen sigaraların, sonra sınav stresinin yaşandığı o evin, evinizin dağıldığını görmektir. sığınağınızda ve yarenlerinizle, arkadaşlarınızla oynanan oyunların, her gece evinizde toplanmanın ve hocaları çekiştirmenin, yılbaşında sınavı bahane edip sırf arkadaşlarla kutlamak için geldiğiniz bu şehirde, bangır bangır çalan müzik eşliğinde tepinerek, parasızlıktan, yeni yılı yine evinizde kutlamak ama dostlarla kutlamaktır. tadımlık özgürlüktür kimileri için, başına buyruk yaşamanın ve çoğu zaman pasaklı!
gözlerin dolmasıdır son kez bakarken o sıralara, o lanet olası sıralara... nefret ettiğiniz halde fotoğraf çektirmektir her köşede... o köşeler ki senelerdir bu derece özel olmamıştır sizin için... sonra bir şeylerin düğümlenmesidir boğazınızda... geride kalanlar, anılar gelir akla, 'şu köşede' dersin, 'onunla ilk kez burda karşılaşmıştık.' ama geçmiştir artık her biri ve nelerin beklediğini bilmediğiniz bir meçhule yolculuktur rotanız, belki aydınlık, belki karanlık... ama bilinen bir şey vardır ki; artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktır.
Asla ve asla tavsiye etmeyecegim olay. 5 gün önce benim de basıma geldi ve dunya basıma yıkıldı zannettim. Evdekiler için cok sevindirici olsa da okulu,dostları otogarda birakip gitmek dunyanın en acı olayı.
Dört ya da iki yıl boyunca yaşanan hemen her şeyin bir anda bitmesidir.
okul sıralarında yokluğa, parasızlığa, olumsuzluğa küfredilirken, okulun bitmesi durumunda aslında öğrenciliğin ne kadar kıyak olduğu anlaşılır. okulda sorumluluklar en azından belli bir çerçeve dahilindedir ve yapılması gerekenler bellidir. amma ve lakin okul sonrası ne yapılacağı tam olarak kestirilemeyebilir. çünkü ortada bir hayat mücadelesi vardır ve ekmek de aslanın ağzındadır.
tüm bu gerçekleri anlamak biraz zaman alır, zira mezuniyetten sonra geçen 1-2 ay tatlıdır. mevsimin yaz olması hasebiyle de* gezilir, tozulur, finallere kasılan zamanın acısı çıkarılır. ancak her güzel şeyin bittiği gibi bu dönem de mutlaka bitecek ve anneniz bir gün gelip size " oğlum/kızım bir iş baksana artık kendine" diyecektir. kız versiyonlarda direkt olarak evlilikten bahsedilmesi de olasıdır *.
tabi tüm bu realiteden sıyrılmış şanslı bünyeler de vardır ki, onlar için üniversiteden mezun olmak yepyeni bir hayata adım atmak demektir.
üniversiteden mezun olmak, zincirlerinden kurtulmaktır. öğrencilik hayatımın büyük kısmının boş olduğunu düşünürüm. insan bir şeyin ustası olmalı bence. usta olabilmek için de o işi sevmek ve emek vermek gerekiyor. üniversitede gördüğüm, adını bile hatırlamadığım, bir çok gereksiz dersten sonra bugün sevdiği işi yapabilen azınlıktan biriyim. üniversitedeyken tek yaptığım iş derslere gidip, sınavlara girmekti, yani pasif durumdaydım. üniversite bittikten sonra ise üretim yapmaya, somut şeyler ortaya çıkarmaya başladım. bana göre çalışmak, öğrenci olmaktan çok daha keyifli, üstüne bir de para veriyorlar. *