okuldan bi arkadaşım anlattı uludağdan önce başka bir okuldaymış neden o okulu bıraktığını sordum, devamı şöyle: dersin ilk günüydü hoca geldi ve dediki: krediyle yeni bir ev aldım, hepiniz kaldınız. bizde şaşırdık tabi, gittim hocaya dedimki hocam sizi kime şikayet edebilirim, hocada dediki şu kurula şikayet edebilirsin he öyle kuru kuru sözle şikayet etme bi dilekçe felanda yaz, istersen yardımcıda olurum, demiş. arkadaşta sinirlenip hocaya demişki: hocam ben sizi şikayet edecem sizi neden yardım ediyorsunuz? hocada arkadaşa demişki: koçum o şikayet dilekçesini vereceğin kurulun başkanı benim. ve arkadaş sinirlenip, okulu bırakır. tamamen yaşanmış bir olaydır.
türkiyedeki eğitim sisteminin geldiği nokta bu işte.
Sabah 5'te çağıran; başkasının hatasını istediğine kesen; hoca olmuş diye her şeyi yapabilme özgürlüğünü kendinde bulan; ögrencilerini kendine köle ilan etmiş; ettiği hakaretin ve küfrün haddi hesabı olmayan hocadır.
Not: 5 haftalık staj bitiminde gözleri dolarak-pişmanlıkla-özür dilercesine veda etmiştir çalıştığı 3 öğrencisine.**
anatomicidir arkadas sınav için tabiri caizse hayvan gibi ders calısır anatomi kitabını yalar yutarsın sınava girip ortalamanın ustune kagıt verirsin sınavdan 54 alırsın göt zoruyla gecersin hocada lan ne buyuk hocayım diye dusunur.
herşeyi bildiğini her piskolojiden anladığını sanan hoca tipidir sanki hepimizin yerine geçmiştirde hepimize öğütler verir problemlerimizi sorar. sanki anlatsak değişecektir.
çok yoğunmuş gibi triplere giren kendini prof sanan hocadır. cinsiyete göre farklı davrandığı bariz olan sürekli tavırdan tavıra geçiş yapan bu güzide hocamız, kibar bir şekilde kendisiyle sorun olup olunmadığı sorulduğunda size ayıracak vaktim mi var diye kasım kasım kasılan hocadır. sana seslenmek istiyorum bence güzelim, egonu bizde tatmin etme çok belli oluyor.