Üniversiteyi kazanıp gelmiş 20 yaş civarı insanlara ilkokul gibi yoklama yapmak yoklamadan sınavda bırakmak tam anlamıyla ego tatminidir.Sen dersini anlat isteyen girer isteyen girmez.Ama derse giren saygısızlık yaptı mı gereken cezayı ver eyvallah.Hem okuyup hem çalışan var memur olanı işçi olanı var.Yoklamaya göre not vermek veya dersten bırakmak en saçma şeylerden biridir.
Üniversitede yoklama alan hocaları ortaokul ve lisede benim dersim çok önemli diyip öğrenci bırakan müzik resim beden eğitimi hocalarına benzetiyorum.
Benim üniversite yıllarımda yoklama zorunlu değildi okulda hatta yaz okulunda bazı hocalar alırdı ama derse bir etkisi yoktu,millet kağıdı ilk ders imzalar ikinci derse girmez hoca ara verir vermez kaçardı.
Hayatımın en güzel günleriydi üniversite yılları,kıymetini bilin o yılların.
o yoklama kağıdı dolaşmasa kimsenin onu dinlemeyeceğini düşünen(ki bunda haklı olurlar genelde) gereksiz mahlukattır. sen dersini adam gibi anlatır, sevdirirsen o kağıda gerek kalmaz. işi olmayan zaten orada olur.
imza alınmasına lisansta alışıktık. Ama yüksek lisansta hocanın isim isim okuması bizim de 'burda' dememiz katlanılabilir değil. Madem bunu yapmak istiyorsun git sınıf öğretmeni ol.
bazı durumlarda destekledigim olaydır. adam okudugu bölümün ana dersine gelimyor ve kalıyor birde mezun olunca okula bok atıyor. adam gel iki cümle bişey ögren diye alıyor almasa hiç biriniz gelmezsiniz.
1. Yoklama alıp sisteme girmeyenler:
Bu hocalar genelde sırf prosedürü yerine getirmiş olmak icin yoklama alırlar. Sisteme girmediklerini ilk ders söylerler ve "yoklamaya bakmıyorum ama derse gelmek sizin yararınıza" diye eklerler.
2. Yoklama kağıdı verip imzaları sayanlar:
en tehlikeli tür hocalardır. Hem yoklamayı sisteme girerler. Hem de akıllarına eser ders sonunda yoklamayı sayıp başkasının yerine imza atanları yakalarlar. Bu tarz hocalar dönem başında tespit edilmeli, onlara çok dikkat edilmelidir.
3. isimleri tek tek sayarak yoklama alanlar:
bu hocalar ya çok prensipli yaşlı proflardır ya da asistanlıktan yeni kurtulmuş egosunu balon yapmış öğretim görevlileridir. Her ders hiç üşenmezler dersin ilk 10 dksı yoklama alırlar. En azından ne yaptıkları bellidir. Samimidirler. Devamsızlıktan pat diye bırakırlar.
öğrenciye yapılan saygısızlıktır. derse gelmeyen kişi belirli bir olgunluğa erişmiş, kendi kararlarını verebilecek, iyiyi kötüyü ayırt edebilecek seviyededir. sen dersini anlat gelenlere, sınavını yap adam sınavı geçiyorsa sorun ne ki derse gelmekten ziyade derste başarılı olmak önemlidir. hem derse gelen ders mi dinliyor ya uyuyor ya facebooka giriyor ya da sevgilisiyle mesajlaşıyor.
bunların çoğu, dersine katılımın az olacağını düşünerek yapar bu uygulamayı, koskoca, prof doc herneyse 5 10 kişiye ders mi yapıcak? Üniversite çağına gelmiş, artık okuduğu şeyin bütün hayatını oluşturcağı birinin, sorumluluklarını farkına vardırmaya çalışmak saçmalık, kesinlikle kompleksten...
üniversiteyi lise sanan öğretim kurumunun kurallarına uymak zorunda olan memurdur. memuruyla kadrosuyla çektirip gidesice bu kuruma eyvallah dediğiniz sürece orada durup isimlerinizi okur.
yurdum insanını düşününce gayet ideal bir hocadır. öğrenciye bıraksan allah muhafaza hiç derse girmeden bir gece not ezberleyerek doktor, öğretmen, vteriber olacaktır. bizim türk milleti bir şekilde iteklenmek ister buda bir yöntemdir.
komik durumlara sebebiyet veren hocadır.
hiç unutmam bigün ahmet abilerle dersteyiz, koca anfide topu topu 20-30 kişiyiz. imza usülü yoklama alıyor hoca. yoklama kağıdı yarım saat boyunca sıralar arasında dolaştıktan sonra bir baktım, yaklaşık 90-100 kişinin imzası var.
uludağ üni. devreler kuramı dersinde gerçekleşen olaydır. hiç üşenmez her ders sonu tek tek isimleri okur, burda diye seslenmenizi bekler hoca hanım. bir de ara verse de diğer ders tekrar yapar yoklamayı. ah hocam hiç mi sıkılmıyorsun. (bkz: figen ertaş)