hazırlıkta başa gelmiştir. okulun ilk günü gittik okula. sınıfın hepsi de gelmişti zaten. sonradan çok sevdiğim ama en başlarda fena takıştığım bayan hocamız derse girdi. selam ve tanışma faslı 5 ya da 10 dakika sürdü. kağıt dağıttı hepimize. sonra 'ben süre tutacağım, bu sürede bildiğiniz daha doğrusu aklınıza gelen ingilizce kelimeleri yazın.' dedi. arkadaş yazmaya başladık, sonra birden tıkandım. lan aklıma kelime de gelmiyor etrafa bakınıyorum. millet yazıyor falan. sonra dedim s*kerim öyle işi. nasıl olsa beni mi seçecek. neyse süre bitti. listeye baktı ve bir isim söyledi. 'duk. sen başlıyorsun' demesiyle içimden derin bir siktir çektim. bütün sınıf bana bakıyor. başladım sonra kelimelere: manage, strap, vanity,(3 kelime daha böyle söyledim sonra başladım benim kelimelere) father, mother, sister, brother falan deyince bütün sınıf güldü *mk. zoraki bir gülme beni de aldı. lan dedik rezil olduk falan. o gün ilk ders sadece beni kaldırdı. sonra süre doldu. direkt dışarı çıktım sigara içmeye *mk. lan dedim ilk günden gelen kafatasımı s*keyim, şimdi bütün sınıfa rezil olduk. bir bok bilmeseler bile yani bir eziklik kalacak içimde.
neyseki sözlük rezilliğim 1 saat sürdü. sigara içip derse girdim. hoca benden sonra bütün sınıfı kaldırdı. sınıfın %90 benden fena *mk. one, two, three... diyen bile vardı. bu da böyle bir anımdı.
bir kızdan not isterken yaşayabileceğiniz rezilliklerden biri olabilir. hele de bu eskiden birlikte olma ihtimalinizin olduğu bir kızsa "lan istersem verir" diye düşünürsünüz haliyle.
+bakar mısın? bir şey soracaktım da.
-hayır?
+neden?
-benim bir erkek arkadaşım var artık. konuşmazsak iyi olur bundan sonra.
bu sözden sonra bütün sınıfta bir sessizlik olur ve bütün başlar not isterken gafil avlanan adama döner. adamın eli ayağı birbirine dolaşır böyle olunca. artık bu adam herkeşlerin gözünde erkek arkadaşı olan bir kıza yanlayan pezevengin tekidir. kendini zor toparlasa da artık olan olmuştur. yüksek bir sesle "ya ben not isteyecektim" dese de kar etmez, artık herkes duyması gerekeni duymuş ve bu elemanın nasıl bir ağır abazan olduğunu tartışıyordur. kızdan notları alır eleman. ancak intikam yemini eder. hatta intikamı o kadar çok düşünür ve plan yapar ki o gece uyuyamaz. "mına goydum kızım senin kurtuluşun yok" diye söylenir kendi kendine.
saatler saatleri kovalar, sabah olur, sonra akşam olur ve ders saati yaklaşır. bizim eleman emin adımlarla sınıfa doğru ilerlemektedir. herkesin en kalabalık olduğu bölgeye doğru gider. huşu içersinde kızın olduğu yeri aramaktadır. kız tenha bir yerde arkadaşıyla konuştuğu için yanına gitmez ve kızın kendisini gördüğünü farkeder. "gel de bir mına goyum senin" gülümseyişiyle kıza gülümser ve balık oltaya takılır. kız kalkar ve elemana doğru ilerler.
-naber ayriş?
+Yaaaa! Bıktım senden artık yaaa! Bir aydır peşimdesin! Düş yakamdan artık! Lanet olsun yaaa! Sevgilim var benim kızım! Hem senin de sevgilin yok mu? Git ona teklif et böyle şeyleri.
intikamın tadı o kadar tatlıydı ki kızın bana hafifçe attığı tokat baklava, "hayvan" deyişi ise meyveli pasta gibiydi. Ağlayarak hıçkırıklarla gitmesi de kazandibi... Sınıftan yükselen kahkahaların değeri ise bugün bile benim için paha biçilmez... Aldığım hazzı tasvir etmem mümkün değil. Kendimi UEFA Kupası kaldırmış, zafer sarhoşu bir Hakan Şükür gibi hissettim. şampiyon olduğunu sanan fenerbahçeliler gibi timsah yürüyüşü yapasım geldi.
hiçbir üniversite öğrencisinin yaşamadan mezun olmadığı tüm aksi durumlardir. sınav zamanlarında not peşinde koşman, cebinde beş kuruşun yoksa okula gidememen ya da evin kirası gibi konularda sıkıntı çekmen gibi.
7. yılda alttan bitirme derslerini 19'luk veletlerle almak zorunda kalmak, fotokopi kovalamak dana gibi koştururken ordan oraya ve bazılarının koridorda görünce seni okutman, yeni atanmış hoca filan sanması yuh amk. rezaletin böylesi.
yine 7. yıl son bitirme çabaları 2-3 ders kalmış. bir gece önceden yine sevişmişim hayvan gibi( valla bak, gerçek ya off inanmıyosuuun ama yaaaa,lütfeeeaaaan), sabahında da veletlerle ders çalışma ortamına sarkma girişimi. goethe şiirlerinin içeriğine dair sorulacak olan sorulara kulak kabartıyorum 3-4 saat anca uyumuşum, kafam çatlıyor. çıtırlardan birine sevimlilik yapıyorum belki 1-2 fotokopi atar önüme diye "abi sen afla mı döndün, evli misin, nerden düştün gibi sorularla kendime gelmem" uzun sürmedi tabi. sınıfta da en öne oturmak ayı gibi "çabalıyorum sayın hocam lütfen ezmeyin".
ilkokulda lisede artık nasıl yerleşmişse zihnime öğretmen gelince ayağa kalkma olayı sınıfa bir hoca girdiginde refleks olarak ayaga kalktıgım cok zaman oldu. tabi caktırmamak için yer degiştiriyormus gibi yaptım her zaman.
döndürdüğü slaytın powerpointini öğrenciye vermeyen hocalar rezilliklerden sadece biridir.
-hocam slaytları alabilir miyiz?
-hayır, ben onları ne emeklerle hazırladım biliyor musun?
-hocam dersin amacı sizin slaytlarda anlattıklarınızı öğrenmemiz değil mi? yoksa dersin amacı saklanan ve gizlendiği yerden bulup çıkarmak mı?
-tamam o zaman slaytların fotoğrafını çekebilirsiniz ama ben powerpointleri size vermem.
-öğrenci içinden (seni hoca yapan zihniyetin)
salak kıytırık bir asistan bozuntusunun sınava son 15 dakka kala girdim diye beni sınava almaması. sayesinde finalim 0 . gerzek. bende çok sinirlendim elimi falan kaldırdım sonra sinirden çıktım el kol yapma dedi baktım bi uzun uzun sonra sınıfta kapıyı yüzüne carparak cıktım. iyi oldu gene olsa gene yaparım yosma.
haziran ayı geldi. hava oldu 30 derece. su tabancası sezonu açıldı. o gün iki adet su tabancasıyla, beyaz tişört giymiş kızların memelerine su sıkıyorum filan ıslansın da görünsünler diye. sonra biri evden pril kutusu getirmiş. boru gibi su fışkırtıyo tabi o. baya bi ıslattı. sonra ben gidip tuvaletten maşrapayı aldım, kafasından aşağı su döktüm. bundan cesaret alan tipin biri kafeden çöp bidonu içinde su getirip sandalyede oturan arkadaşını yıkadı. günün kapanışını tabiki ben yaptım. 4 amansız herif beni karga tulumba taşıyıp kampüsün yosunlu ve japon balıklı havuzuna attılar. ben de hazır ıslanmışken yüzdüm biraz.
cemaatin üniversite de adam kovalayıp oy aldığı mazgal öğrenciler sayesinde üniversitesi konsey başkanı seçilen karakterin sadece erkeklere yönelik faaliyet yapmasıdır.