okula başladığım ilk gün kulüp masasının yanında duran koca flamayı indirmiştim baya irice bir arkadaş 'yardım edeyim güzelim' diye seslenmişti. resmen ilk gün travması.
Müzik finali uygulamalı olarak yapıldı. Sırayla hoca üçerli bir şekilde içeri çağırıp parça verdi. Solfej, bono ve flütle çaldırdı. Sıra yanımdaki arkadaşıma geldi. Hocanın istediklerinin hiçbirini yapamadı ve yaşını sordu.
-Kaç yaşındasın evladım?
- 21.
- Utan yaşından, başından...
- Hocam bir şans daha verin, yapacağıma inanıyorum.
- Fatih'in istanbul'u fethettiği yaştasın. Utan! Çık dışarı...
yaşamadığım olaydır.ama lise de bir olay vardı baya rezil olmuştum onu anlatayım.
lise 2 deyim olay yaşandığında.okula girecez işte rutin şeyler sabah sıraya girilmiştir okulun bahçesinde okulun ilk haftaları.ben de aykırı bir öğrenciyim kendime göre. bir kravat takmışım ucu dizime kadar geliyor gömlek desen ilk 3 düğmesi açık bildiğin liseli ergenim yani.neyse müdür de konuşma yapıyor işte güzel giyinin temiz gelin diye sanki ilkokuldayız amk.bende en önde sıradayım.bu beni gördü çağırdı kürsüye birde benim sınıftan arkadaş var murat bildiğin inek amk.gömlek son düğmeye kadar ilikli kravat desen boğaza kadar çekmiş adananın sıçağında nasıl takıyorsa oraya kadar birde üzerine süveter giymiş bildiğiniz dört dörtlük öğrenci amk.bunu da aldı benim yanıma şimdi bakın dışardan görseniz hangisine öğrenci dersiniz bi şunun kılığına bakın bir bunun dedi.bir de tüm okulun önünde tokatladı göt.o gün bugündür gömleği son düğmesine kadar iliklerim.bu da böyle bir anımdır.
Dis mekan sus bitkileri dersinin uygulamasi yapilmaktadir. Dersi veren hoca okulun en sevilen hocalarindan biri olup, ayni zamanda da en zorlu hocalarindan biridir. Uygulama bir yaz gunu deprem konutlarinin peyzaji yeni yapilan sahasinda yapilir, gunesin tam altinda. Kalabalik ogrenci grubunun arasinda hocayi duymak , gosterdigi bitkinin ozelliklerini not etmek oldukca zordur. Uygulamanin sonlarina dogru beyni sulanan zavalli bendenizin, gunesten yuzu gozu kavrulmus vaziyette, hocanin anlattigi, 100 metre kadar ilerde bir evin bahcesindeki tek yillik bitkilerin ozelliklerini not almaya calisirken, uzaktan hayal meyal gorunen salkim dalli dallarindan rengarenk cicekler sarkan bir bitki dikkatini ceker ve hocaya seslenir:
- su bitki nedir hocam?
- o yapma cicek sarilaci.
Aradan yillar gecti, ayni hoca yuksek lisans tez danismanim ve doktora tez izleme jurilerimden biri oldu, hala dalga geciyor.
Üniversite öğrenci adayı olduğumdan yaşamadığım olaydır.
Şuanda bu rezillikleri yaşayan abi/ablalarımdan öğrendiklerimi uygulayarak en az şekilde kepaze olarak mezun olmaya çalışacağımdan kuşkunuz olmasın daha şimdiden çok garip bir yer olacağını kestirebiliyorum. *
okula türbanlı öğrencilerin girememesi. herhalde bundan büyük rezillik olmaz, bir insanın eğitim hakkını kılığı kıyafeti yüzünden elinden almak aslında insanlık suçu.
düşünün kızlar, şimdi bi yasa çıksa, okula türbansız girmek yasak deseler, sizi alsalar ikna odalarına, türban takın deseler ne hissederdiniz? türbanlı kızlar hissiyatın ötesinde bizzat yaşadılar hepsini.
bir yandan "kızlar okusun", "kardelenler" bilmemneler, öte yandan okumak isteyen başka kızları polis, güvenlik zoruyla okuldan atmalar...
bu bağlamda kemal gürüz'e yeni mekanında bunları iyice düşünmesini ve hatırlamasını dilerim...
üniversite ortamı içinde yaşanılan rezilliklerdir.
evet bunu anlatmam gereken yer tam da bu başlık sanırım. bir gün fakülteye doğru yürürken yukarıdaki yamaçtan kısa yoldan inmeye çalışan 2 kız çamur yüzünden yola inememiş bekliyorlardı. benden yardım istediler. hemen gittim yanlarına. kızın birinin elinden tuttum. yavaşça atla şimdi ben seni tutucam dedim. kız tamam dedi. ondan sonrası ise faciaydı. kızın zıplamasıyla çamurda kayıp yere oturması bir oldu. ben ise cebimden selpak çıkarıp sıçtıgımı sıvamaya çalışıyordum. kız ağlamaklı oldu. diğer arkadaşı ise uzun yoldan dolaşıp geldi ve yanımdan ayrıldılar. o gün bugündür kimseye yardım etmiyorum. yoldan geçerken yaşlı teyzenin birini kamyonun önüne ittim. bastona dayanmış bir amcanın da bastonuna tekme atıp yere düşmesini sağladım. kötü olmak daha kolay ya.
edit: hass... o kız burda sanırım. bak çok özür dilerim ama sen de çok güvensiz atladın anlayışlı olalım birbirimize karşı.
insanın yüzünü kızartan rezilliklerdir.daha önce yok diyip lise de başımdan geçen bir olayı anlatmıştım.ev arkadaşımın uyarısıyla gerçekten başıma gelen ilginç bir olayı anlatayım size.
güz yarıyılı bütünleme sınavı olunacaktır.bilen bilir action script diye bir programlama dili var.işte bu dili gördüğümüz grafik animasyon sınavında hoca bir soru sormuştur.bütün sınıf afallayıp kaldık.soru da bir daire çizilecek ve mousela dairenin üzerine gelindiğinde dairede titreşim oluşacak gibi bir şeydir.biz de titreşimi nasıl oluşturacaz diye yakınmaktayız hocaya kimse iplemiyor tabi bizi.dersin gözetmenide bölümden bir bayan hocadır.ben dayanamadım artık yapamıyorum tabi:"ya hocam bir kodu varsa söyleyin vibration mu vibratör mü ne kullanacaz burda"dedim.sınıfı bir gülme aldı hocayla beraber bende jeton düşmemiş tabi la bu mallar neye gülüyor derken hoca:"sen vibratör kullan" demez mi.benim jeton o an düştü kızlar kikir kikir sınav bitiminde bir hafta espri malzemesi oldum sınıfta.bu de unutmak istediğim bir anımdır.
haftada on saat olmak üzere üç farklı derse giren hocanın bu on saatin en az yarısını geyik muhabbetiyle geçirmesi, derste öğrencileriyle halay çekmesi. Ulan benim hayatım zaten normal değil ki hocalarım da normal olsun.
Kesinlikle okulun ilk günü yanlış sınıfta derse girip yoklama alınana kadar işin farkına varmadan dersi dinlemek ardından gerçek sınıfını arayıp bulmak ve hocana ilk derse niye gelmediğini anlatma rezilliği. Yanlış sınıfa girdim ama dersi dinledim demek çok acayip cidden. Üstüne girdiğin derste yok yazılmanın acısı.
sene sonu ev temizliği bunlardan biridir. çıkıp gideceksin evim odam böyle kalmasın dersin , kıçını binbir küfürle kaldırır başlarsın. yazın sıcağı bi yandan vurur , çıkıp gezme isteği diğer yandan. aylardır kurcalamadığın dolaplardan çekmecelerden neler çıkar neler. nasıl bi pislikmişim ben dersin *. bi de üstüne eski sevgililerden kalmış tokalar , parfümler, sinema biletleri falan çıkar arada dalarsın ohh dadından yenmez valla.
ek:bunun neyini eksiledin birader açıkla valla önünde saygıyla eğilecem
finallerin son gününü bilirsiniz genelde beyin çoktan almış başını gitmiş olur. işte derslerin en bol olduğu ikinci sınıfın son finalinde sabah 8.30 sınavını beklerken üstelik benden hoşlanan çocuğun yanında arkadaşıma dönüp: anne gel hadi bi tuvalete gidelim demiştim. *
köyden indim şehire misali toyduk 1.sınıfta belediye meydanını benimsemiştim. kaybolmamak için 3 km yol yürümek pahasına belediye binasını görmeden oraya sırtımı dayamadan gitmezdim bir yere. 1 sene sürdü bu böyle sonra gözümüz açıldı.
özel üniversitenin sistemine isyan etmekten disipline gitmek örnek olabilir. tabi olay basına yansımasın diye ceza vermediler götleri yemedi. onların mı yaptığı rezilliktir bizimki mi tartışılır.
bir arkadaşım yabancı dil hazırlığı, öğrenciliği boyunca hep ingilizce gördüğünden, ingilizce zanneder. kimin hangi sınıfta olduğunu gösteren listeye nasıl bakarsa bir ingilizce sınıfına gider. normalde arkadaşın girmesi gereken sınıf almanca.
bir hafta boyunca ingilizce sınıfında derslere girer. sınıf listesinde adı yoktur. hoca adını yazmamışlardır diye ses etmez. yeni gelen listede ismi olmayınca hoca hangi bölümde okuduğunu sorar. arkadaşın turizm rehberliği demesi üzerine olum senin burda ne işin var, siz almanca eğitim görüyorsunuz der ve arkadaşı kovar.
insan hiç bakmaz mı kılavuza yahu biz hazırlık okuyacağız ama hangi dil diye.
bir de o arkadaş tam bir dönem boyunca hoca sınıfa girince ayağa kalkmıştı.*
bu arkadaşın maceralarını yazsam roman olur.