Tam üstüne geldi bu baslık bugünü cumartesi sanıp dün 5 e kadar ders çalışmak bugünün cuma olduğunu yeni öğrenyorum ve devamsızlık yaptığım dersimı kaçırdım artık salaklık mı dersiniz şaskınlık mı dersiniz bilemem ama devamsızlıktan kaldım bıldgm tek şey bu.
geçen sene geçtiğim dersin sınavlarına tekrar girmek ve sınavın kötü geçmesi. sonrasında hocanın odasına gidip sınav kağıdımı görmemesi için rica etmek. neyse ki anlayışlı çıktı adam.
ilk üniversite günü derslikte ve amfide ders işleme olayını bilmediğimden mütevellit harıl harıl 1-a sınıfı nerede diye aradığımı bilirim.sonunda çok rezil olmadan yurttan 3. sınıf bir arkadaş hacı burda sabit sınıf yok ders programı bölümün panosunda orda her dersin sınıfı yazar dedi ve aydınlattı.2. soruyu sormasam aslında basitçe geçip gidecekti.''peki hacı bu program her derste değişiyomu nasıl takip edicez ?''.
aynen olay bu.ayrıca daha fenaları var kınamayın bbeni dostlar.ne zaman zil çalcak hocam diyen bir arkadaş vardı sınıfta.
hayatımda ilk kez ders çalışma eyleminde bulunmaya karar verip, ertesi gün finalimin olduğu bir gün, gece 2'den sabah 5'te kadar fotokopiler kucağımda oturup (fotokopiler kucakta olunca bilgiler beyne giriyor, tabi), 6'da uyuyakalıp, 9'da ev arkadaşımın çığlıklarıyla uyanmak.
salaklık bunun neresinde kısmına gelince, sınav sabah 8 buçuktaydı ve ders istatistikti.
sonra ne mi yaptım?
kahvaltı keyfi yapıp, akşam konsere gittim. gün içinde de bir adet arkadaşımın baskısıyla hocayı arayıp uyuyakaldığımı söyledim, hocam da seneye uyuma bence dedi.
derse çay ve eti cin ile girmeme izin vermeye hocaya; "o zaman size de vereyim 1 tane" diyerek rüşvet teklif etmem. sonra dersten de kalmıştım zaten o yıl.
yarısı dolu bir amfide ders öncesi girilen bir iddaa üzerine hocanın ders anlattığı mikrofonla şarkı söylemek. sonrasında tivorlu ismail gibi hissetmek.
Birinci sınıfız ilk hafta daha. Uz-em* dersleri vardır malum. Ders programında da sınıf olarak e101 yazıyor. Yaklaşık bi 20 kişi filan tam o ders saatinde e101 sınıfına girdik ve iki saat boyunca hocanın gelmesini bekledik.
Şimdilerde muhabbetini açmaya utanıyoruz o olayın o derece.
ingilizce dersinde cümleyi çevirirken "eat" kelimesini 100 kişinin önünde bir anlık dalgınlıkla "et lokantası" olarak çevirmek,
yemekhanede sessiz düşündüğünü zannederken bağırarak "kendimi iftar çadırında gibi hissediyorum" demek ve sonrasında karşı masadaki çocukla göz göze gelmek,
hoca hakkında ağza gelen ne varsa söylemek ve arkaya dönüldüğünde hoca ile karşılaşmak akabinde final kağıdına "-20 puan" yazmak zorunda kalmak.
Belkıde en kolay dersi en kolay hocadan almak vizeye de 3 gün aralıksız Çalışıp 100 alma hedefiyle sınava gıttıgınde sınavın 2 gün önce oldugu öğrenmek , bu aptallık 1 yılımı bıle alabılır benden