Üniversite de ki ilk günümdü. Fakültenin önüne geldim tabelalara bakmak yerine şu kimya bölümü nerede diye sorıyım dedim. Bir sakallı adam tam fakülteye girerken çevirdim ve sordum sorumu.
+bakar mısınız kimya bölümü nerede ?
-tabelalara bakmayı akıl ettin mi
+insan gibi soru soruyoruz ya sizde kendinizi ne zannediyorsun. iyi günler
dedikten sonra adam gülümseyerek gitti sanki beni senin ağzına sıçıcam dermiş gibi.
Her neyse bölümü buldum. Derse bilin bakalım kim girdi işte o adam girdi.
O sene adama bütün yavşama çabalarım sonuçsuz kaldı.
Daha büyük bir salaklık düşünemiyorum. Bölüme geçip dersler arasında kaybolup gitmek yerine, gez, eğlen, dolaş, partilerde iş kaynat, bir kız bul, istanbul'u turla, yarım gün ders, dosdoğru sınav yok, sene sonundaki proficiency'i beklemek dışında bir şey yok, tek dikkat etmen derslere devam. Bünye alışsın istanbul'a, okula..yok anam serde gurur var.
Hazırlığı geçebilecek kapasitedekilere sesleniyorum: Geçme sınavına bile girmeyin, okulunuz boktan değilse, bir yılınızı ona ayırın, okulunuzla balayı yaşayın. Bir yıl sonra zaten ister istemez rutin karıkoca hayatı yaşamaya başlayacaksınız.
Güvenmektir. Sayın yazarın dediği gibi kolay güvenmek. Sanırım ortam telaşesine kapılıp çok çabuk arkadaşlıklar kurmak istiyoruz halbuki insanları tanımak uzun zamanlar alabiliyor. En büyük hata budur kanımca.
kısık sesle konuştuğunu sanıp herkes duycak şekilde '' of zil ne zaman çalcak ya '' demek.
su almaya giderken '' kantinden bişe isteyen var mı? '' diye çığırmak.
ruhum liseli.
-vizesinden 100 alınan dersin finalinden 10 alıp tüm bölüme alay konusu olmak.
-4. sınıfa sürüyle alttan ders bırakmak
-1.sınıfta kendi sınıfından bir kız tarafından reddedilerek 4. sınıfa kadar kız mezun olana kadar her görüldüğünde utanmak.
-yaz okulunda isim benzerliği olan iki dersten dd düşen ders yerine aa düşeni almak. sonunda aldığım dersi iptal ettirdim ama paramı geri alamadım.
birileriyle tanışma çabaları. ortamı lise ortamı gibi değil haliyle. her türlü insanı var. iyi niyetli gibi gozukenlerin yaptıkları iki üç gün sonra farklı bir karakter oluşturuyo. güvenmek istiyosun. senin ailede yetiştirme tarzına, kültürüne uyum sağlamıyo. çok çok farklı. o yüzden ilk sene insanları bir süzgeçten geçirmekte, gözlem yapmakta fayda var.
tam rezil olmadım ama rezil olmaya yaklaştım. laboratuvarda ders vardı hoca da içeride oturuyor tek başına **. neyse girdik bomboş içerisi az kalsın hocaya " abi ders var mı burada " diyecektim fakat sadece "ders var mı" diye sordum. rezilliğe ramak kalmıştı.*
1.sınıfın ilk dönemi okula hiç aksatmadan gitmek . Derslere girince ögrendiğimi sanıyordum bu yüzden salak gibi hergün okula gittim bütün derslere girdim. Tabi dikkatimi 10 dk bile derse veremedigimi anladığımda neredeyse hiç gitmemeye başladım okula sonradan . Kaybım ne? bence hiç , sınav puanlarım degişmedi . Gereksiz, samimiyetsiz ortamdan uzak kalmak , sabah erken uyanmamak, kendine ayıracak vaktin artması ve huzur da kazançlarımdan bir kısmı. tabi bu kişiye yönelik şimdi kötü örnek olmayalım sözlük.