türkiyeyi üretim açısından, bilim açısından gerileten bir durumdur. üstelik büyük bir zıtlığı içinde barındırır. türkiyenin gelişmesinde bilimin, akılcılığın, üretimin egemen olmasını isteyen insanlar okudukları bölümünde bilim hariç her şeyle uğraşmaktadırlar. üstelik başkalarının da uğraşmalarına siyasi propagandalarla ve manipülasyonlarla engel olmaktadırlar.
yahu bırakında okuduğumuz bölümün hakkını verelim. hukuk okuyorum bırakın adalet duygumu geliştireyim. mühendislik okuyorum bırakın projelerimi geliştireyim. mülkiyedeyim bırakın ülkemin daha iyi nasıl kalkınacağına dair projeler üreteyim. tıptayım bırakın daha iyi bir doktor olayım.
biz bunlardan yakınırken siyaset liselere kadar sıçradı. sik kadar beyniyle siyaset yapmaya çalışan insanlar türedi. gittikleri yerlerde iki üç kelime öğretmişler bunlara ağızlarında dolandırıp duruyorlar.
bir taraf diyor ki hak, adalet, özgürlük istiyoruz. aydınlanma istiyoruz diyip irtica diye bağırıyorlar lakin bakıyoruz başkasının hakkına riayet etmiyorlar. adaletle ilgili en ufak fikirleri yok. kendi haklarının özgür olmasından yanalar fakat bu özgürlük sadece onlar için geçerli. başka fikirlerin özgürlüklerine bir gram saygıları yok. aydınlanma kelimesinin yanından geçemezler. okudukları kitap sayısı ellerindeki parmak sayısını geçmez.
diğer tarafa bakıyorsun memleketin sahibi havasındalar. eskinin özlemiyle yanıp tutuşuyorlar. dini ağızlarında sakız haline getirmiş insanların sözlerine itibar edip talimatlarıyla hareket ediyorlar.
kendimi bildim bileli iki tarafında en azılı düşmanıyım. hukuk okuyorum ve adaleti, hakkaniyeti ülke insanına tattırmak için elimden gelen her şeyi yapacağım. aklıma bu iki görüşle ilgili şu sözü getiriyorum.
"sağ da, sol da aynı cehaletin ürünüdür." cemil meriç
siyaset yüzünden bilim yapılamaması değil, kafayı sadece siyasete takanların bilim yapmaması ve yaptırmamasıdır. Türkiye gerçeğidir, ülkenin gelişmeme sebeplerinden biridir.
Siyaset te bir bilimdir. Ve insanlar siyasal bilinclerinin temelini üniversite eğitimi sırasında şekillendirir. Mesele üniversitede siyaset yapmak değil , üniversitede siyasete dalıp bilimi geri plana itmektir.
Bilimsel bir sempozyumu siyaset yapacağım diye iptal etmenin bana hangi siyasi görüşte yeri var biri açıklasın.
Okuduğun ilim siyaset ilmi değilse , Ders başlar siyaset biter. Olması gereken budur.
Siyaset ise karşındakini kabul ile başlar. Karşında kimseyi görmek istemiyorsan yaptığın siyaset değil "çapulculuk" tur.
Malesef iş siyasete gelince hepimiz çapulcuyuz. değilim diyen bundan önceki entrylerine bir göz atsın yeter.
"fezaya roket yollayacaktık ODTÜ ye takıldı" dedirtmeyin.
üniversitelerimizde bilim yok; siyaset olduğu zaman da böyle, olmadığı zaman da böyleydi.
cumhuriyet tarihinde tek bir erzurumlu ibrahim hakkı, ibn sina, farabî, zührevî, harezmî, birunî, cahız, cabir bin hayyan, gazzalî dahi yetiştiremedik. yetişenleri de ''gerici bunlar'' diyerek tahsilden ettik. halbuki en büyük ilim insanları, hep teologlardan çıkmıştır islam tarihinde. islam, hristiyanlığa benzemez. bunu da bir türlü anlatamadık.
cumhuriyet tarihinde eğitim tam bir fiyaskodur.
başörtüsünü, türbanı 'siyasi simge' olarak gören islam'dan bihaber kimseler; 'burası bilim yuvası' deyip, sağa sola molotof sallamaktan sıkıntı görmeyenlerdir.
--spoiler--
''Fezaya roket gönderdiniz de, başörtüsüne mi takıldı?''
--spoiler--
ha bir de merak ettiğim şu'dur.. mesela sizce siyasetin olmadığı okulları da bir sıralasanız?
nasıl bir bilim üretildiğini de bir bir ortaya dökseniz.. nasıl olurdu?
e o zaman siyaset bilimi ve kamu yönetimi bölümlerini kapatalım ha?
bir de şu var ki, üniversite meslek okulu değildir, bu üniversite siyaset yeri değildir, tribün siyaset yeri değildir tarzı zeka yoksunu açıklamaları ancak 3. sınıf insanlara yedirirsiniz ki, evet çok da güzel yediriyorsunuz..
üniversite, şunu bunu yapmayacaksın denilebilecek bir yer değildir.. kimse kimseye şiddet uygulamadıkça herşeyin söylenebileceği yerdir..
bir biz de vardır sanırım üniversiteyi meslek okulu kafasında yaşayan gerizekalılar..
o yüzden yetiştirdiklerimiz de bi sikime benzememektedir..
üniversiteler de siyaset yapılmadığı gibi bilim de yapılmıyor diyerek karşı çıktığım söylem. belli başlı tekeller var.bilim odtü'de itü'de boğaziçinde yapılır. diğer üniversiteler işsiz yetiştirir. hepsi bu. kaçınız laboratuarlara özgürce girebildiniz, bir bakmak lazım.
olması gereken durum. Üniversitelerle ilgili siyaset yapılabilir. Örneğin üniversitelerle alakali çıkan bir yasayı begenmezsin elestirirsin siyasetini yaparsın biter. sen öğrenci adamsın ne sokaklara düşüp ona buna tekme atiyosun. Geç içeriye okuda en azından tekme atılanların arkasında dur.
sokakta siyaset yapma, parkda siyaset yapma, stadda siyaset yapma, okulda siyaset yapma, işte siyaset yapma, üniversitede siyaset yapma... eeeee ?! peşin peşin "biz halkın siyaset yapmasını istemiyoruz. onlar dizi falan izlesinler, siyaseti biz yapalım." deyin de rahatlıyalım yaa !!!
üniversite denilen yer eğitim sisteminin en tepesindesi birimdir. bu özelliği itibariyle de düşünürleri, bilim adamlarını çatısı altında toplar ve yenilerini yetiştirmeyi hedefler.
bu çerçevede üniversiteleri apolitize etmek akıl fikir sahibi insanları siyasetten uzak tutmaktan başka bir şey değildir. tabi ki mevcut iktidarlar, (hadi iktidar olmasına da gerek yok, halkı temsil etmekten sorumlu politikacılar diyelim) kendi icraatlarının toplum tarafından sağlıklı bir biçimde eleştirilmesinden hoşlanmayacaktırlar. tabi ki okuyan, araştıran ve kendi görüşlerine antitezler üreten bireylerin yetişmesinden çekinecektirler. ama demokratik toplumlar tartışarak, eleştirerek ve eleştirilerden ders çıkararak gelişirler.
ama benim anlayamadığım, benim yurdum insanımın neden siyaset konuşulmasından bu kadar rahatsız olduğu...
tamam siyaset konuşmayalım, onun yerine muhteşem yüzyılı konuşalım, galatasaray - fenerbahçe maçını konuşalım, magazin falan konuşalım... tamam sizin istediğiniz gibi olsun, tamam...
çok doğru bir önermedir. zira rektörlerin
siyaset erkince seçilmesi, o rektörün
siyasilere yalakalık yapmaktan bilime
eğilmesine zaman bulamamasına sebep
olmaktadır.
üniversitelere ödenek ayırmıyorsunuz , üstüne birde oraları ticari işletme gibi işlemesini istiyorsunuz . sonra bilim irfan yok diyorsunuz . beyler , bayanlar daha düne kadar psikiyatrik hastalıkları hacı hocaya götürmüyor muydunuz ?
Görende türkiye'de bilim yapılıyor sanacak.
yazmayayım yazmayayım diyorum, durunamıyorum arkadaş. sığ ve aptal olarak ne denli mutlu olunabileceğinin göstergesidir bu önerme. hadi tonton teyzeler bu tip apolitik laflar edince şirin, sevimli bir yanı oluyor. ama azbuçuk "okumuş" kisvesi altındaki insanlardan aynı lafları duyunca, insan yumruklayacak bir şeyler arıyor. anlatamamaktan.
siyaset denilen şeyi klasik anlamıyla alırsan eğer güzel kardeşim, iktidar ve güç odaklarına, genelde siyasi partiler temelinde karşı durmayı ya da desteklemeyi anlarsın. ama el insaf, artık 21. yüzyıldayız ve "siyaset"in bu tanımına artık kimse itibar etmiyor. her şey siyasidir, her seçim, her şey politiktir. çünkü kişisel olan politiktir.
bu açıdan bakınca, benim bir kadın olarak kampüste yaşadığım taciz olayına karşı durmam, ya da yaşayana destek vermem de, bir erkek öğrenci olarak, misal arkeoloji kazısına ya da ağ laboratuvarına seçilip götürülmememe karşı çıkıp bu durumu yaratan mekanizmaları sorgulamam da siyasettir. hatta siyasetin ta kendisi, gündelik siyasettir. siyaset, hak arayışıdır, ve/veya hakların bölüşümünü yeniden ve yeniden sorguya tabi tutmaktır. neden siyaseti bambaşka mecralarda arıyorsunuz ki? dolayısıyla, hem klasik hem de post/modern anlamıyla, siyasetten uzak yaşamak zaten imkansızken, hele ki "kurtarılmış bölgeler" olan üniversitelerin siyasetten azade olabilmesi nasıl bir hayal gücünün/güçsüzlüğünün arzusu-ürünüdür?
belli ki, siyaset denilen şey sizin için, ömründen bezmiş hocanızın "blok yapıp erken çıkalım mı çocuklar?" önerisine vereceğiniz "evet" ya da "hayır" cevabıyla sınırlı. tşk cnms kib bye.
siyaset hayattır, hayatın devamına ilişkin olarak bireylerin kendi kaderlerini başkalarının eline bırakmama çabasıdır. her zaman pejoratif anlamlarla yüklü olsa da kaçınılmaz olarak herkes kendisi ile ilgili konularda düşündüklerini ifade etmelidir. bilinçsiz, varsayımsal, uydurma siyasetten şikayet edilebilir ancak bilinçli bireylerle siyaset konuşmak insana bir şeyler katacaktır.
bu ülkede böyle önemli sorunlar varken, bu topraklar böyle kan kokuyorken gençlerin duyarsız kalması ayıptır yahu.
adamların yapacakları bilimi korumaları için de siyaset yapmaları lazım, ses çıkarmaları, duyarlı olmaları lazım.
en ilginci de askeri istihbaratın tavan yapmasına neden olacak göktürk 2 uydu projesinin gölgelenmeye çalışılması olayının üniversite gençleri sayesinde olmasıdır. pkk'nın belki de sonu olacak olan bu proje, giderek çoğalan üniversitelere olan yatırımın daha da çoğalması için bir anahtarken üniversite gençleri bunu desteklemek yerine bu projenin töreninde parkları, bankları ve lastikleri v.s. yakıyor, sapanlarla demir bilyeler fırlatıyor, devlete yani vatandaşa 400 bin tl zarar veriyor.
yalan yanlış götten atma önermedir. üniversitelerde siyaset yapıldığı için bilim yapılamıyor değildir, halihazırda siyaset yüzünden bilim yapılamamaktadır.
aslı yoktur. üniversiteye eksik bakan, üniversiteyi eksik anlatan sözdür bu.
üniversitede siyaset yapıldığı için bilim üretilmemesi mi? yoksa, üniversitede siyaset yapılması mı? asıl derdiniz hangisi? dürüstçe söyleyin derdiniz bu ikincisi. öyleyse, kusura bakılmasın ama 80 ihtilalcilerinden farkınız kalmamıştır.
madik atmayın! "üniversitede siyaset yapılırsa, bilimsel misyonu için güç bulamaz" falan gibi laflar topluma madik atmaktır. asıl, üniversitede siyaset yapılmıyorsa mesele vardır. üniversite bir şeye inanırsa, arkasında hiçbir kuvvet duramaz. nas'ı yani halkı, yani yığınları bir yerden bir yere taşıyacak fikirler üniversiteden doğar.
üniversitede siyaset yapma, kahvehane kıraathanede siyaset yapma, sokakta siyaset yapma, e ne zaman, nerede siyaset yapılacak? halkın sahiplerinin(!) izin verdiği zaman ve yerde mi? belli ki cevap evet. önüne sandık koyduğumuzda, burnuna dayadığımız adaylardan birine oy ver. bunun adı da demokrasi oluyor tabi, lütfedip yerseniz. bir entry'de daha yazmıştım daha önce (bir yerde okuduğum) bunun adı demos'a rağmen kratos'tur. halka rağmen yönetim. halk için yönetim değil bu.
mecbur değilim ancak söylemek istiyorum; bu hükümete oy verdim fakat oy verdim diye her icraatlarını kabul etmem gerekmiyor. despotik tutumlarını da kabul etmem gerekmiyor. bu anlamda ihsan eliaçık'ın şu sözlerini, katıldığımın bir işareti olarak buraya aynen alıntılıyorum:
"Allah kimseye 105 koruma aracı, 20 zırhlı araç, 8 TOMA, 3600 polisle gençlerin olduğu yere gitmeyi yaşatmasın. Tam diktatör geliyor görüntüsü"
"Başbakan hakarete bile göz yummalı, ancak iftiraya dava açabilir. Gösterilere müdahale etmemeli. Gençlik dinamizmdir, anlıyorum diyebilmeli."