kötüdür liseden farkı olmayacağı muhtemeldir. gece nerde kaldın diye sizi arayan bir baba, kendi evinde yaşamanın; rahatlığı, şuursuzluğu, boşvermişliği olmayacağından zordur.
para sıkıntısı çekilmez. hasta olduğunuzda naz buğuz çekecek insanınız vardır. dışarı çıkmak etmek, geç dönmek de problem olmuyorsa yaşanasıdır. sadece okulu bitirince başka bir şehirde iş aramaya yönlendiriyor insanı; kendi ayaklarının üzerinde durmak adına.
gece ateşiniz çıktığında başınızda bekleyecek bir anne, eve geldiğinizde hazır bir sofra, her gün aynısını yemek zorunda kalmayacağınız yemekler, akşam sofrasında masada olan bir aile, sabahladığınız geceler size sürekli sıcak birşeyler getiren bir baba, kırtasiyeden uç, ya da bakkaldan canınız çekti diye çikolata alacak bir kardeş ile beraber yaşamak demektir. herşey dozunda olduğu sürece süper bir özgürlüktür, tüm istediklerinizi yapar, ama yalnız yaşamaya mahkum olmazsınız.
annenin degerini yeterince anlayamamak. soyle ki, anneniniz siz evde yasarken bulasik, camasir, bakkal pazar, yemek vs vs.. gibi isleri yaptigindan, bu islerin zaten bi sekilde yapildigini zannedip, zerre sorumluluk hissetmeyen, kendini bi bok zannedip anneyi ve diger aile bireylerlerini her firsatta azarlamaktan cekinmeyen bunyeler (bkz: uff anne bi sus yaa), universitede de aileyle yasamaya devam ettikleri surece, ailenin degerini tam olarak anlayamazlar. yurt koselerinde gece yarisi anneye telefon edip 4 saat boyunca zirlamak ve kadinin moralini bozmayi rutin haline getirmeyi gerektirmemektir ayni zamanda aileyle yasamak. (bkz: kafami sikeyim)
trink para kaç para diyince hemencecik banka aktivitelerine girmeden para sahibi olabilmenin dayanılmaz hafifliği.
başka bir vasfı var mı dur bi düşüneyim ...
tabii (bkz: aile saadeti)
tek kötü yanı eve geç gitme sorunsalıdır hele bir de eviniz uzaksa..ama onun dışında yalnızlığın tadına doyasıya varırsınız hem isterseniz arkadaşlarınızda kaldığınızda hiç bir sorun da kalmaz ortada..ama her insan evladı önce yurtta kalmalı, akabinde arkadaşıyla eve çıkmalı ki ailenin güvenini ve rahatlığını hiç bir yerde bulamayacağını anlasın.
üniversitede okurken yurtta ya da bir apartman dairesinde burnun sürtene kadar sürünmemek, sıcacık evinde, hazır yemek ütülü giysilerinle canının istediğini doya doya yapmak için vakit bulabilmektir.
haftalık 18 saatlik çok rahat bir ders programında bile doyasıya gezemezsiniz çünkü paso evden aranırsınız. hatta arkadaş arasında geyikler olur "aha st27 nin anası arıyo" şeklinde. çok vefalı arkadaşlarınız varsa bir de siz gideceğim dedikten sonra geceyi bitirirler erkenden. siz de bunun vicdan azabını çekersiniz. istanbulu herkesden iyi bilirsiniz ama onlar kadar gezecek vaktiniz yoktur. papa istanbula gelir inönü stadından sirkeci tren istasyonuna kadar yürümek zorunda kalırsınız evdekiler "nerde kaldın" diye suratınıza höykürür. akabinde emlakçılar gezilmeye, uygun fiyata ev bulunmaya çalışılır.
liseden farkı olmayan üniversitedir. istediğin saatte eve giremessin. sevgilinle gezemessin. uslu uslu okula gidip gelmen gerekir. iki dakıka eve geç kalman olay olur.
liseden kalma arkadaşlarla görüşüldüğünde şehir dışında okuyan arkadaşların anlattığı olayları kıskanmak ve onlar gibi evde yalnız ya da samimi bir arkadaşla birlikte kalmaya, kendi yemeğini kendin yapmaya, eve istediğin saatte gelmeye özenmeyi de beraberinde getiren durum*