hangi şehirde olunursa olunsun, oxford da okuyormuş hissine kapılınan yıldır. muhtemel düzenli not tutulur. eksiksiz, bütün kitaplar alınır. yurtta kalınır genellikle. böyle sevecen, çekingen, saftirik bi ifade vardır suratlarda. yüksek olasılıkla ilk üniversite aşkı deneyimi hüsranla bitecektir. kısacası nasıl geçtiğini bile anlamayacağınız bir yıldır ilk yıl.
Gelecekte adından bahsedilmeyecek, nerede olduğu zerre merak edilmeyecek insanların başa taç edileceği, ilerleyen senelerde çoğu kişinin sahip olmayacağı ya da çok daha az hissedeceği heyecana sahip olunacak yıl.
Üniversiteden sonra çoğu insan sizin için mazide kalacak. Tek partiye katılmayacaksınız. O hayalleri unutmanın zararı olmaz.
Bir de kızlar teklif etmiyor, aklınızda bulunsun.
batak masasinda heba edilmemesi gereken, edildigi farzedilerek geriyede donuk bos gecirilen zaman zarfı hesaplanarak dahada vakit kaybedileceğine, ileriye dönük daha verimli planlamalarla ilerlenmesi gereken sürecin başlangıcı için birkaç fikir beyanı
kamu okuyanların "kaymakam", uluslararası ilişkiler okuyanların "büyükelçi", egitim fakultesinde okuyanların "ogretmen" olacaklarini zannettikleri senedir. ulkemiz sartlarinda son seneye dogru sırasıyla "ptt memuru", "banko asistani", "nakliyeci" gibi meslek alanlarına yonelmek durumunda kalirlar.
ilk sene aslında zor geçer, hele ki kendi şehirinizden başka bir şehirde okuyacaksanız. ilk dönem zaten şehri tanıma, yurt hayatına alışma, kendini tanıma falan derken cidden zor geçiyor. ama ikinci sene her şey yoluna oturmuş, şehire hakim, sağlam arkadaş ortamınız devam ederse ilk sene unutulur geçer.
tavsiyem ilk sene için ; kulüplere bir anda saldırmayın, kendinizi tanımaya başlayın, karakterinizi oturtun yavaş yavaş. ve en önemlisi her size gülen insanı arkadaş olarak bellemeyin, götünüzde patlar benden demesi.