yıllardır okul müdürün baskısından bıkmış ve lisenin de bitmesiyle özgürlüğün tadına varmış gencin ne yapacağını şaşırmasından ibarettir. geneli en fazla 3 yıl sonra sıkılıp kestirir birdaha da uzatmaz.
özentidir efenim, genelde baktığımızda üniversite öğrencileri kendini salmış, saç sakal birbirine karışmış, sanki hiç durmadan ders çalışıyormuş gibi ellerinde kitaplar yaz kış demeden dolaşırlar, sanki çanta üretilmemiş bunlar için, böyle uzar gider.
hemen açıklayayım; insanlar genelde lise çağında arabeks takılırlar. mesela cep telefonlarında mesaj geldi uyarısı dahi müslüm gürses'in ''kaç kadeh kırıldı sarhoş gönlümde'' şarkısının introsu olarak ayarlanır.
ağır abi havaları had safadadır. esrarı dahi delikanlı olmanın bir gereği gibi sayar insan. manita olayına gelince her yiğidin gönlünde bir arslan yatar ya bu yüzden manita da yapılır, belde bıçakta taşınır.
ama üniversiteye gelince iş değişir haliyle. farklı insanlar, senin gibi olmayan marjinal çocuklar, sana her daim verecekmiş gibi bakan hatunlar... ve daha neler neler.
işte bizim cahil oğlan bu fazlaca ve gereksiz özgürlüğün içinde açar gözlerini. önce kumaş ya da keten pantolon giymekten vazgeçer. sonra nubuk ya da köselenin yerini convers alır. bey abi tarzı kareli oduncu gömleklerinden kurtulup, pembe tişörtler giymeye başlar. ve t-sırt'ünde kollarını kıvırmaya ayrıca
sonra teke gibi koktuğunun farkına varır. kadıköyde cami avlusunda alkolsüz kenzo satan hacı amcadan da parfümünü aldıktan sonra, ölümüne parfüm sıkar, giyinir, kuşanır... bir eksik daha farkeder; nedir o? saçları.
kendisi saç konusunda da ortayı bulamamıştır. saçları hala 1970 modeldir. ediz hun abi gibi simetriktir yani. jöle falanda kullanmamıştır hayatında. kırmızı ambalajlı tüp şeklindeki briyantinle idare etmiştir bu zamana kadar. jöle uygarlığı daha saçlarına uğramamıştır. bu süreç uzundur hemen kendini ortaya çıkarmaz zannımca. önce apaçi modeline merak salınır. bunda da istikrar yakalanamayınca yeni arayışlara yönelinir.
üniversitede algıları hassaslaşır insanın. mesela üst ranzanda yatan ve kulağında kulaklık ile gecenin üçünde bangır bangır led zepplin dinleyen çeşit diye tabir ettiğimiz karalara bürünmüş oğlana özenmeye başlar bizim hikayemizin mağduru. mağdur diyorum çünkü çoğu zaman aslında kopar çoğu insan. dini bütün anasının babasının karşısına marksist olarak dikilir. tipik aile yapısındaki feodal baba tipiyle savaşır önce... neyse bu konu dışında bişey.
ne diyordum, evet rockçu oğlana özenir. önce ondan rock'un ''rak'' diye değil, ''rok'' diye okunduğunu öğrenir. sonra metalica'yı tanır. sonra rock müziği içselleştirir. arabeks damarı ağır bastığı için duman dinlemekle başlar işe. ortak noktası çoktur çünkü onunla. kendisi de esrar kullanıyordur kaan gibi.
bu aşamaları geçtikten sonra o rocker oğlanın etrafındaki kızlara bakar ve mütemadiyen her gece rockçı oğlanın o siyah giyinen kızlara nasıl sakso yaptırdığını dinler. etkilenir haliyle.
sonra cafede otururken uzun saçlı bi oğlanı işaret ederek hastayım ona diyen ve çatalı görünen kız da eklenince işin içine, bizim varoşun gözleri iyice açılır. yakışıyorsa eğer hem yeni tarz yapmak hem de uzun saç manyağı hatun düşürmek adına salar çayıra nasıl olsa mevlam kayırır mantığı ile uzatır saçlarını.
popüler kültürden bir kez daha iğrendim bu yazımdan sonra. çünkü bizi biz yapan herşeyden daha doğrusu kendimizden uzaklaştırıyor zannımca.
işte size bir saç hikayesi. kendisi kadar hikayesi de uzun...
mahalle baskısından kurtulmanın getirdiği özentilik patlamasıdır.
yakışanlara ve belli bi dönemden sonra saçı uzun olanlara diyecek laf yok, ama lise döneminde saçlarını devamlı üç numaraya vurdurup, üniversiteye geldiğinde saçını uzatıyorsa bu kişilik özenti kişiliktir. ayrıca yakışmayanlar size sesleniyorum, bu yanlıştan bir an önce dönün, adama benzeyin.
üniden sonra bir devlet kurumunda çalışmaya başlamayı planlıyorsa yakışsa da yakışmasa da hayatta bir kez yapabileceği bir şeyi gerçekleştirmek istiyor olabilir. kendisinden başka kimseyi bağlamayacağının da farkındadır. *
tıp öğrencisiyse yaptığını kendisi de bilmiyordur.
-abi bu hal ne saç baş dağıtmışsın!
+sorma yahu o kadar uzamış mı?
-tek rakibin rapunzel o kadar diyorum.
her yaz tatilinde uzatıp, tam hevesini alacağı zaman okul başladığı ve saçını kestirmek zorunda kaldığı içindir. kısacası hevesi kursağında kaldığı için.