üniversite öğrencisi olmak, o günlerin içindeyken kıymeti bilememek, sürekli şikayet etmektir. okul bitip gerçek dünyaya geçiş yapıldığında ise geri dönebilmek için herşeyinizi verebileceğiniz yıllardır. nitekim tek derdiniz vizeler ve finallerdi ama şimdi, dertlerinizi 40'a bölseniz, her birini kırık katıra yükleseniz, her katırı bir bağa yollasanız, o bağlarda 40bin çeşit ot biterde dertleriniz gene de bitmez.
askerlik anısından başka anılara sahip olmaktır. her erkek asker olabilir ama herkes kampüsü olan bir üniversitenin öğrencisi olamaz. zorluklar , kazıklar , aşklar , dostluklar üniversite öğrencileri kendi aralarında bir dünya kurarlar mezun olana kadar. hep genç görmekten sıkılmaktır üniversite öğrenciliği.
yan gelip yatmak daha sonra da işsizlikten dert yanmak! ne yazık ki çoğu türk üniversite öğrencisinin durumu budur. gider sadece derslerine kasar kendini geliştirmez sonra gelir ben neden işsizim der! özeleştiri yapacak olursam ben de bir çalışan olarak keşke mal mal durmasaydım üniversitede demişimdir hep kendime.
üniversite öğrencisi olmak öyle bir şeydir ki insana yemekhaneden çatal bıçak çaldırtır.
her bulduğun şeyi ben bunla bir şey yaparım ki diyerek eve getirmektir.
sigara paketleriyle özene bezene komidin yapmaktır komidin ulan komidin.
ha bide para falan da sorun değildi bizim için sadece kazanmasını bileceksin arkadaş yeri gelir asosyal olursun yeri geli alemlere akarsın ama sakarya'da öğrenci olmak isteyeniniz varsa gelmeyin kardeşim çok sıkıcı şehirdir biz de izmit'e es-es'e falan kaçıyoruz zaten alem yapmaya.
edit: tekel bayi bulmak için 2 km gece 3 te yürüdüğüm oldu lan benim.
icmek sıcmak gezmek tozmak bazen hic uyumamak bazense gecelere gunduzlere kadar uyumaktir. parani birden harcayip fakir gezmek, eline para gectigi gunlerde comert olmaktir. lisede yapilan eglenceli goygoylar yerine bu yillarda fiiller alir yerini bi cilginlik gelir aklina ve yaparsiniz önü ardi dusunulmez. universite ogrencisi olmak hayatinin askini orada bulacagina inanmaktir. ama her zaman oyle de olmuyor o isler. insanlar duzensiz bi hayatiniz oldugunu soylese de sadece kendinize ait bazen aykiri olan bi duzen yaratmaktir. mumkun oldugunca uzun tutulmali. bitmesin lan.
Şu anda fena sayılmayacak bir iş bulmama rağmen deliler gibi özlediğim durumdur(7 ay önce mezun oldum, çok da değil). Öyle bir hayat düşünün ki, sadece tek sorumluluğunuz dersleriniz ( geride bıraktığınız 20 küsür yıl boyunca olduğu gibi) ve onlara ne kadar zaman ayıracağına, kaçta uyuyup kaçta kalkacağınıza, kimlerde arkadaş olacağınıza da sadece siz karar veriyorsunuz. Bu kadar az sorumluluğun bu kadar fazla özgürlükle birleştiği başka bir dönem yaşayamacağımı bilmek beni üzüyor. Herhalde tek sıkıntı çoğu kimse için paradır ama, ama işte o da olayın tuzu biberidir. Geceleri ezik ezik siyaset konuşup makarna yapar, adını sonradan unutuacağın hatun için içki içip üzülür, saçma sapan farkındalıklar için mücadele eder, sonradan erişince mutlu olacağın şeylerin hayaliyle yaşarsın. Heyt be arkadaş, nasıl da geçiyor zaman.
aynı şehirde, sürekli içinde olduğunuz bir üniversiteye lisedeki arkadaş tayfası ile birlikte girildiğinde, tek farkeden şey kampüse girerken mırın kırın etmeden kimlik göstermektir. ha bi de bölüm kapısından çıkar çıkmak sigara içmek.
asosyalseniz ve çevreniz yoksa çok kötüdür üniversite. birileri çimenlerde kızları götürür, arkadaşlarıyla spor salonuna gider ve kızlar sürekli birilerinin etrafındadır. siz sadece izleyici olursunuz...
lisedeyken hep düşünürdüm ne güzel üniversite hayatı diye ama üniversiteye gelince de normal oldu hersey liseden tek fark hocalar sanırım daha sertler sonra daha detaylı dersler diyebiliriz. Üniversite biz dersleri az saate indirgiyoruz siz daha çok araştırmaya zaman ayırın diyen hocaların varlığıdır.
--spoiler--
YGS'ye girmeden, sadece 10 gün boyunca sürekli makarna yiyerek kendiliğinden üniversite öğrencisi olabileceğinizi biliyor muydunuz?
--spoiler--