televizyonlardaki üniversite tanıtım programlarının değişmezi. demek istiyorlar ki bakın özgür öğrenciler. buna pek anlam veremem bu çim sevgisine, ne orta okulda ne lisede çime oturmayan insanlar üniversitede hop kendini çimde buluyor. hem rahat değil sırf işkence. git mis gibi sandalye masa ikilisinde otur.
+oley üniversite kazandım
-nereyi kazandın ?
+xxx
-nasıl lan orası güzel mi?
+çim var olm çim..oh uzanacağım şimdi , bir iki aya kadar gitar da alıyorum. hobaaa
+ agaaa bugune kadar hep inekler gibi çalıştık, artık karşılığını görecez. heyoo
- nasıl olum anlamadım?
+ aga üniversitenin her tarafında çimler var, yemyeşil bir alan bütün gün koşuşturacam o çimlerde.
- *** iyi güzel yaw, çimlere basma ama *
+ agaaa sen ne diyon bütün gün dolanacam o çimlerde, huaaa
- * ee tabii emeğinin karşılığını alacaksın elbet (iç ses: senin neyine tıp, amk sikseler sana muayene olmam, kendi kendimi tedavi ederim gene kendimi senin ellerine emanet etmem)
burdan çıkardığımız sonuç şu; bir bireyi * eşşek gibi çalıştırırsan, sınava değilde hipodramda altılıya koşacak gözüyle bakarsan çocuk böyle mal olur.
ha bu arada yukarıda ki diyalogda gerçektir, sikeyim böle adaleti. ah ulan ah, ne zaman gelişmiş ülkeler seviyesine gelecez, ne zaman eğitim sistemimiz düzelecek. neden böyle mala bağlamış insanlar, iyi yerlere gelirde biz zekiler bi yere gelemeyiz.
hiç öyle zeki olan çalışıyor demeyin hatta diyeni sikeceklermiş. amk bi insan öss sınavı denen sınavda hem türkçe hem sosyal ve bununla birlikte matematik ve fen kısmını hangi akla hizmet 180 dakikada çözüyor. kimse kusura bakmasın ama insan değil bunu yapanlar.
güneşli bir çarşamba günü bir üniversitenin çimleri ne kadar kalabalıksa; o okulda o kadar inek vardır demektir. Ben orada otlananlara inek demek istemiyorum: ama gözlemlerime dayanarak; itü'de bu iki karakterin %83 oranda uyuşmakta olduğunu söyleyebilirim.
öyledir ki ortalama puan almış lise öğrencisi üniversite tanıtım günlerinde gezerken ilk çimlerde yayılma planı yapar, gönlünde de hep en büyük çimli bayırlı okulda okumak vardır.
özentilikten başka bir şey değildir ve olayın psikolojik boyutu da vardır hani. çimlere yayılan arkadaşlar, gece nerede sevişiyoruz planları yapan azgın gençlik ve ortamda gitar çalan salak çocuk. yıllardır zihnimize kazınan bu bokluklar, üniversite soytarılarını kurbanlık dana misali çimlere salmaktadır.
hiç unutmam, son senemizde biz bu danalığı ilk kez yaptık. o hikayedeki gitar çalan mal ,yani ben, müziğe küsmüş, ayrıca okulda kalma korkusuyla sevişmeyi komplece bırakır halde, yusuflarda ders çalışıyorduk.
Kampüs diyince akla gelen şeylerin başında yeşillik ve ağaçlar olmasıyla ki bir çok kampüsünde bu özellikleri tam anlamıyla içermesiyle kampüslü bir üniversite kazanan insanın içinde bir anda doğup gelişecek engellenemez doğa aşkıyla doğru orantılı olabilecek olaydır.