gerçekten emektir. sınavı kazanabilmek için yüz binden fazla soru çözmüştüm. zaten kötü bir liseden mezun olmuştum ve ingilizcem hiç de iyi değildi. ama sınavda ilk yüzde beşe girmem gerekiyordu ki istediğim yer olsun. şimdi son sınıf oldum. düşünüyorum bu üç senede bir sürü hocam oldu çok değer verdiğim ve bana çok değer veren. çok güzel dostluklar kurdum, sosyal sorumluluk projeleri yaptım. o yüz bin soruya değdi, emeğime değdi. şükürler olsun.
belli başlı okullarda okumadığınız sürece son derece gereksiz bir zaman kaybıdır.
bir kurum profili satış departmanı:
satış personeli üniversite mezunu *
satış yöneticisi lise mezunu.
satış personelinin işe başlangıç tarihi 2004
satış yöneticisinin işe başlangıç tarihi 2000 *
zamanın çobanı şimdinin ağası sene 2000 mevcut 100 koyun
sene 2008 mevcut 1000 koyun
zük üniversitesi okuyan öğrenci sene 2000 öğrenci 2004 mezun
2004 kurumsal satış temsilcisi 2008 kurumsal satış temsilcisi.
üniversiteye girip okumak için öss ve türevi sınavları bi tarafından terler akarak geçmeyi başarabilen insanların yaptığıdır. bazı üniversiteler gerçekten bilgisi ve eğitimiyle insanlara istediklerini sunarken,bazı üniversitelerde sadece işi ticarete dökmeyi başabilmişlerdir.eğitimden bir haberdirler. ve düşünülmesi gereken acaba o kadar sene boşunamı okuyup çalışıp bu üniversiteye girdim sorusudur.
gerektiğinde aç kalındığı, hocalarla iyi geçinmek zorunda kalındığı, gidildiğinde çok eğlenildiği düşünülen, ezbere dayalı, teoride öğreten fakat pratikte hiçbir yararı olmayan eğitim yuvası, bu mekanlarda gerçek hayatı, gerçek insanları tanımak mümkündür.