gerektiğinde aç kalındığı, hocalarla iyi geçinmek zorunda kalındığı, gidildiğinde çok eğlenildiği düşünülen, ezbere dayalı, teoride öğreten fakat pratikte hiçbir yararı olmayan eğitim yuvası, bu mekanlarda gerçek hayatı, gerçek insanları tanımak mümkündür.
üniversiteye girip okumak için öss ve türevi sınavları bi tarafından terler akarak geçmeyi başarabilen insanların yaptığıdır. bazı üniversiteler gerçekten bilgisi ve eğitimiyle insanlara istediklerini sunarken,bazı üniversitelerde sadece işi ticarete dökmeyi başabilmişlerdir.eğitimden bir haberdirler. ve düşünülmesi gereken acaba o kadar sene boşunamı okuyup çalışıp bu üniversiteye girdim sorusudur.
belli başlı okullarda okumadığınız sürece son derece gereksiz bir zaman kaybıdır.
bir kurum profili satış departmanı:
satış personeli üniversite mezunu *
satış yöneticisi lise mezunu.
satış personelinin işe başlangıç tarihi 2004
satış yöneticisinin işe başlangıç tarihi 2000 *
zamanın çobanı şimdinin ağası sene 2000 mevcut 100 koyun
sene 2008 mevcut 1000 koyun
zük üniversitesi okuyan öğrenci sene 2000 öğrenci 2004 mezun
2004 kurumsal satış temsilcisi 2008 kurumsal satış temsilcisi.
gerçekten emektir. sınavı kazanabilmek için yüz binden fazla soru çözmüştüm. zaten kötü bir liseden mezun olmuştum ve ingilizcem hiç de iyi değildi. ama sınavda ilk yüzde beşe girmem gerekiyordu ki istediğim yer olsun. şimdi son sınıf oldum. düşünüyorum bu üç senede bir sürü hocam oldu çok değer verdiğim ve bana çok değer veren. çok güzel dostluklar kurdum, sosyal sorumluluk projeleri yaptım. o yüz bin soruya değdi, emeğime değdi. şükürler olsun.
zamanın en hızlı akıp gittiği dönemdir gezip arkadaşlarınla bol bol vakit geçirsen dersler yürümez ders çalışsan bunalırsın gelecek endişesi son yıllarda sarar nasıl biter bu okul derken mezun olmuşsundur.
Ülkemizde çok basite indirgenmiş bir olaydır artık sürekli açılan yeni üniversiteler sayesinde. Yani okumayan yoktur, havası, ayrıcalığı falanda kalmamıştır bu sebeple.
mesele üniversite okumakta değil okuduktan sonra iş bulabilmekte.
belli bir sinav sistemiyle alinan puan sonucu , ön lisasns ya da lisansli olarak , devlet ya da vakif okullarinda okumaktir. Liselerden farkli olarak her görüşün ve özgür iradenin devlet kurumlari tarafindan sinirlandirilmamasidir. bu görüşler ve özgür irade araciliğiyla şahsin görüşünün daha da genişlemesi şüphesiz ki üniversitelerin bireye kattiği bilgi birikimiyle mevcut olabilir.
Bazılarının bms tarzı bir eğlence hayatıyla karşılaşacağını sandığı ama hayal kırıklığına uğradığı liseden sonraki yeni öğrenim hayatı, aman vizelere dikkat.
gereklidir, lakin %90 itibariyle universite'nin insani gelistirmedigi de bir gercek. insan ancak kendi cabasiyla kendini gelistirir. erkeklerle kizlarla takilmak universite okumaktan sayilan bir ulkede genclerin nerdeyse hepsi universite mezunu ama cogu da cahil nasil oluyor bu?
almanya'da birçok kişinin yapmadığı eylem. onun yerine meslek yüksekokuluna gidip meslek sahibi oluyor insanlar. böylece üniversiteye çoğunlukla bilime, teknolojiye vs yatkın öğrenciler girip üniversiteler çöplüğe dönüşmüyor. meslek yüksekokuluna giden çoğunluk da meslek sahibi olarak eli işe yatkın insanlar olarak mezun oluyor. herkesin üniversite okumaması gerektiğinin en güzel örneğidir bu. türkiye'de insanlar bunun ne zaman farkına varacak bakalım?
günümüzde çok basit bir olgu haline gelmiştir.diğer meslek bölümleri neyse de 2 matematik neti yapıp üniversite okuyabilmek yetmezmiş gibi mühendislik bile okunabilir hale gelmiştir.özetle anlamını yitirmiştir.