nilüfer göle'nin avrupalı üniversite öğrencilerine kıyasla anlatımı.
"türk gençleri şımarıklık içinde. avrupalı öğrenciler çok daha dayanıklılar. bunu söylemek bana acı veriyor. ama türk öğrencilerim çok kolaycı, egoları çok daha yüksek.... öte yandan inanılmaz bir disiplinsizlik, zora gelmemişlik... bunu boğaziçi'nde görüyordum. parlak çocuklar, söyleyecek sözleri var...amerika'ya gidiyor, orada çalışmaya başlıyor... peki ben ne yaptım ki çalıştıramadım sizi bu kadar?"
mahremin göçü.
bu sorunun temeline inmek gerekir. üniversite hazırlık sürecine.. bir çok aday istediği bölümde okumuyor, bu yüzden 1-0 mağlup başlıyor, zaten sevmiyorum, lanet olsun şu bu... üniversite öğrencisi istemediği bir bölümde okumanın yarattığı mutsuzlukla okulu zar zor bitiriyor, bu süreçte de türkiye'nin eğitim sistemindeki bozukluklardan alıyor nasibini. bölüm okuyor, akademisyen olacak, bilim adamı sıfatı ile mezun olacak adam ama araştırmaya yönlendirilmiyor. kanımca bunun gibi sebeplerden dolayı üniversite mezunlarının (istisnalar muhakkak vardır) en büyük eksiği öz güvendir. birey donanımsızdır. kendini mezun olduğu bölümde yeterli görmez.