(bkz: gazi üniversitesi dangalak)
Adını çok sevdiğim için dangalak koydum. okulu bu sene bitirdim. fakat dangalakta kayıp. bir ara okula uğrayıp kokumu 1-2 kıza bırakırsam geri geleceğini düşünüyorum.
Gebeş gebeş yayılıyor ipneler. Ben de bir keresinde spor olsun diye kovaladım bu ipneleri, hayvan sever bacılarımız tarafından az kalsın tecavüze uğruyordum.
geceleri boş amfide sevişmektedirler. evet, bunu yapan yalnız siz değilsiniz. misal iki gün evvel sabah 7 buçukta amfinin kapısını ilk açan kızın üzerine attırdıl... pardon atladılar.
şaka bir yana kedi olsam ben de bizim fakülteye gelirdim. yemek, su, barınma, üreme her şey beleş valla.
Profesör edasıyla merdivenden inmeleri hiç insanları takmayan" belki bana vuracak"diye kaçmayan yabanilikten uzak tamamen insan canlısı tombalak hayvancıklar ama bazen siradan kalkmamalari beni deli ediyor.
Özellikle edebiyatın önünde çok vardır. Bir gün yanımdaki kediyi beslemek için biri yanaştı sevgi dolu
-haydi al bakalım
Kedi başını ıyy dercesine çevirdi ve o an bomba patladı.
-ulan "it" yesene görgüsüz.
Sessizce oradan uzaklaştım. Zira az sonra ayı olmayacağım ne malumdu?
(bkz: Hacettepe) (bkz: beytepe)
istanbul üniversitesinde bolca var,bir tanesi bizimle vizeye bile girmis tüm kızların çığlığı basmasına sebep olmuştur. eğitim fakültesinde okuyorsanız ya da yolunuz düşerse tavuklara, horozlara bile rastlayabiirsiniz bir de kıvırcık köpeği unutmamak lazım.
bir tanesi de ankara üniversitesi tandoğan merkez kantindeki battaniye gibi kürküyle ''osman''. ona yemek veremezsin o gelir almaya. her yemeği sevmez, kendini sevdirmez, her öğlen yemekhanenin kapısında beklemesiyle ünlüdür.
marmara gsf deki kedilerdir. bizle beraber derse girip fırçalarımızı koklarlar. yıllardır burda olanlar iyice entelektüel, kültürlü ve sanattan anlar hale gelmiş diye duydum hocalardan... öyle ki sevdiği bir müzikte ritme uygun bir şekilde kuyruğunu sallıyormuş birisi. * ama yine okulumuzdaki bir köpek tarafından öldürülmüş. keşke görebilseydik o kediciği. ayrıca tavuklarımız da vardır, kedilerle bakışırlar. ama onlar hep bahçedeler.
Yediklerinizin dörtte biri üzerinden öşür vergisi alan Osmanlı hükümdarları gibidir, geçenden beş lokma geçmeyenden on lokma isterler. Sıkıysa vermeyin.
Kampüsün manevi bekçileri diyebiliriz. Kediler ve köpekler. ilginç olan şey ise dalaşmazlar da. Gül gibi geçinip giderler. Belki de bu kedi ve köpeklerin insanlığa vermek istediği bir mesajdır. Kozmopolit bir popülasyon oluşturan üniversite öğrencilerine "kardeşçe yaşayın, ırkçılık, ayrımclık yapmayın" mesajı veriyor olabilirler.
Nedense bu kediler üniversitede (kafa olarak) varoş olan ile normal olanın ayrımına varmama yarıyordu.
Normal insan evladı ne şeker şey der. ya sever, ya da çok titiz ise hiç bir şey yapmaz uzak dururdu.
varoş olan ise,
"şşş psssst sieee hörk hörk!" gibi hayvansal sesler çıkarıp minicik kedilerden en az iki kat büyük olan ayağıyla tekme atardı.
kedi tekme yememek için mi yoksa ayaklarının kokusundan mıdır kaçtığını asla öğrenemedim.
Neyse toparlarsak gerçekten de varoş insanların hayvan sevmediğini fark edeceksiniz. Burada varoş kelimesinin altında gelir düzeyi ya da doğduğu yer etken değil.
bu ülkede ağaoğlu da varoş, iki makarnaya sevinip gecekonduda cep telefonu ile oynayan adam da.