öğrenciler tarafından her görüldüğünde "ulan bu ne ya? ne demek şimdi bu? mermer ısrafından başka bir şey değil ya!" gibi inciti sözler sarfetmek suretiyle kalbi kırılan heykellerin üzüldüğü acı olay. fakat heykellerin bir çoğu için geçerlidir bu hakaretler. zira söz konusu taş yığınları tamamen anlamdan mahrumdur.
(bkz: sanat dusmani yazarlar)
"düzgün olmayan odun bile bu kapuya layik degildir." diyen yunus emre nin sözüyle ögrencilere atifta bulunan anadolu üniversitesi bunun bir örnegidir. ancak sacma oldugu tartisilir. belkide en anlamli heykellerden biridir, yunus emrenin odun tasiyan heykeli.
saçmalık değildir. mesela odtü de u gibi duran bir c nin etrafında sevinçle kollarını açarak zıplayan öğrencilerin olduğu bir heykel vardır, yaşasın c aldım heykeli. çok anlamlı. lütfen.
herkesin bir anlam çıkarmasını beklemenin saçma olduğu bilindiğinden bok atmamak hayırlıdır. her bakan illa ki hayatın anlamını bulacak, işte budur, anlatılmak istenen de şudur demek zorunda değildir ki zira sanat sanat içindir. gösterime sunuluyor olması bunun aksini ispatlamaz.
eğitim sistemimizin doğurduğu bir yanlış algılamadır.
üniversiteye kadar heykel diye bir şey bilmeyen, gördüğü tek heykel atatürk heykeli olan, bir heykelin ne anlama geldiğini hiç düşünmemiş gençlik, sabah akşam önünden geçtiği bir heykeli istemeden de olsa değerlendirmek zorunda kaldığında sonuç budur. ukalalık yapmıyorum bunları derken, ben de aynı durumdaydım neticede. ama bilmemek değil öğrenmemek ayıp dememiş mi atalar?
marmara dişhekimliği fakültesinde de yaşanan saçmalıktır. okulun bahçesinde bir heykel vardır, hocalar bile hala ne olduğu konusunda kesin bir görüş bildirmemiştir. öğrenciler ise teoriler üretmektedir.
(bkz: çağdaşlık kriteri olarak heykel)
anadolu üniversitesinde alışık olduğumuz hatta zorla alıştırıldığımız hatta ve hatta bağımlısı olduğumuz görmeden yapamadığımız kampüsün her yanını sarmış sevecen şeyler.*