üniversite ile ilgili söylenen yada ortaya çıkan en büyük yalan herhalde erkekler arasında yapılan kız muhabbetidir. "Abi üniversitede kızlarla işi pişirmek çok kolay ya gittik mi yaşadık" gibi cümleler kurulur. aslında bilmezler ki o üniversiteye giden garibim (bkz: abazalar) 4 yıl boyunca boş gezsin, Elizabeth'in den ayrılamaz hala gelsin.
-çimenlerin üzerinde oturmuş laptop kullanan şortlu kızlar (tek kaşlı cemaat ablaları vardır, onlar da çime oturmaz)
-sex partileri (hele balkonda şortla oturan öğrenciyi bile ''gızım rahatsız oluyo'' diye polise ihbar eden hayvancıklarla dolu bir mahallede düşünülmesi bile abestir. kıllı bacaktan tahrik olan kız da ayrı bir sorunsaldır ama neyse...)
-modern çizgilerle döşenmiş öğrenci evleri (sadece dizilerde olur, normal bir öğrenci evinde garibanlık sebebiyle çataldan elbise askısı, yağ bıçağından anten, portakal kasasından sehpa gibi daha extrem tasarımlarla karşılaşılır)
-sınavlardan önce 1 hafta çalış yeter, her dersten geçersin (hele sakarya üniversitesi gibi vize+2 adet quiz+ödev+ödevin sunumu+final+bazı hocalarda devam şartı+çan eğrisinden yırtma olan ünilerde külliyen yalandır.)
-gezme, tozma, aktivite, su gibi içki (ayın 7'sinde aldığın burs 15'ine kadar, 15'inde evden gelen para da 25'ine kadar idare eder seni çocuğum...)
1) ''kapağı at, nasıl olsa bitirirsin'' yalanı.
bitmiyor. okul değil azaphane mübarek. niye mi bitmiyor? geçme notları yükseliyor, hoca bırakıyor, para kazanmak isterken dersler unutuluyor, ayrı bir evde kalıyorsanız doğalgaz kesiliyor, elektrik kesiliyor, su kesiliyor ve işte bir şekilde okumak için gelmişken apayrı bir dünyada buluveriyor insan kendini.
2) ''liseden daha kolay'' yalanı.
siktir lan. hayatımda üniversiteye gelmeden bildiğim tek sosyolojik-felsefik şey freud'un id-ego-süprego üçlüsüyken sosyolojiye giriş, sosyal düşünceler tarihi ve endüstri sosyolojisi alıyor olmam bu derslerin resmen götüme girdiğini net anlatıyor mu? ekonomi okuyorum lan ben!
3) ''süper eğleniyor üniversite öğrencileri, şehir şehir, konser konser, etkinlik etkinlik geziyorlar'' yalanı.
etkinlikten etkinliğe koşulduğu doğru. elektrik su faturası kuyruğunda şahane eğlenceler yaşıyorum. doğalgazı açtırmak için 4 defa bursagaz'a gittik mesela. kirayı yatırmak içinse heykele gidiyor ve kahkahayı basıyorum. çünkü kirayı yatıracağım banka heykel'de değil şehreküstü'de! kapımın önünde zırt pırt çıkan kavgaları da keyifle izliyor, akşam markete giderken ritmen üçbuçuk atıyorum. anlaşılmasın diye arada parmaklarımı şıklatıyorum. bol bol konser afişleri çalıyor, son sigaramı içerken onlara bakıyorum. bu arada mp3'te onların şarkılarını dinlemeyi ihmal etmiyorum. gezilecek tüm yerleri gezen arkadaşları bulup onları dinliyorum. oooohh!
4) ''erkekler ödüyor hesabı, sen keyfine bakıyorsun'' yalanı.
bunu hangi orospu söyledi hatırlamıyorum. bulsam ağzını topuğuna kadar yırtıcam. artık tek derdim üç kuruş parama göz dikmeyen arkadaş bulabilmek.
5) ''eve çıkmak lazım, süper içeriz sabaha kadar eğleniriz'' yalanı.
daha önceki başlıklarda değindim, ama kafi değil. çıkmayın eve. ev adamı yutuyor. şöyle düşünün: özenle, ellerinizi çamaşır duyu kokuta kokuta temiizlediğiniz klozete hayvan bir arkadaşınız işiyor ve avcunuz kadar sidik damlası bırakıyor. çükü düşesice! yaşadığım hayalkırıklığı bununla bitmiyor, bir başka hayvan arkadaş geliyor özenle saklanan, hatırası olan viski şişeşine işiyor! içmiyor muyuz? evet, ev zaman zaman meyhaneye dönüyor. kusmukları temizlerken buruk bir gülümseme bir de tazecik bir seğirme beliriyor suratımda. ilk sene rezillikle geçti, sonra da bir ev hanımı oluverdim. ağzını yüzünü sikerim bundan sonra evi dağıtanın, kirletenin. ona göre. yoksa severim misafiri. ev bir problemler silsilesi. 3. evimdeyim, eve çıkalı bir buçuk sene oldu. ilk evimde odamda rüzgar esiyordu, ikincisinde ise odama adamlar girmeye kalkıyordu gecenin bir vakti. yöneticiyi rüyamda görüyorum sanıp evin içinde bulmam ayrı dava. anahtarı dışarda bırakmışız. ha ev arkadaşı var bir de. her an göt gibi bırakabilirler. borç takıp çatallarınızı çalabilirler giderken. ulan borcu anladım da çatalı niye çalıyorsun?
6) ''üniversiteye git kurtulursun'' yalanı.
burda yazar aile baskısından bahsediyor. anamın baskılarına kurban olayım lan. elin herifinden, aidatı verin terbiyesizler, lafından iyidir. memleket iyidir. aidat yok, kira, fatura yok. sıfır sorumluluk! lisenin gözünü seveyim. ah lise yıllarım!
daha ekleyecek çok şey var, onları da yazacağım. bursa'dan bildirdm.
bunu bana biri dedi. 2 senedir kim dedi diye düşünüyorum bulsam ağzına ağzına vurucam. sonra da okulu bitirince diplomayı suratına fırlatıp '' hani bir zamanlar .... ''
ben en çok şunu duymuştum korkutamaya çalışan gözler ve baskın bir sesten' üniversitede bi hoca illaki ama illaki sana takar ve seni dersten ne yaparsan yap geçirmez'.dördüncü yılımdayım çok şükür böyle bişey gelmedi başıma. şimdi bir dersten kalmayayım gider ayak, gülerim valla buraya da not düşerim artık doğruymuş diye.
"Risk nedir ?" sorusuna boş kağıt verip sınavdan kahraman edası ile çıkan ve akşam gene bütlere kaldık diyerek kendini içkiye vuran gençlerin ortak buluşma noktası.