pek çok kişide baş gösteren bir hevestir ama iş karanlık odaya evrildiğinde işte o anda hayatınızın en güzel dönemlerinden biri başlar. çektiğiniz fotoğraftan önemlisi onları üst üste basmak, çizmek, boyamak, az pozlamak- fazla pozlamak... tır. bir girersiniz odaya, bir bakarsınız aylarınız geçip gitmiş. sonra bir çıkarsınız dışarı; bahar gelmiş, çiçekler açmış filan. hormonlar galip gelir. karanlık odanın anahtarı da yağmurlu bir günde tekrar alınmak üzere başka bir öğrenciye devredilir.
çok uzun yıllar geçmeden sönen bir hevestir. klişeleşmiş bir olaydır, her üniversite öğrencisi mutlaka tanıklık etmiştir, edecektir. ya kendisi ya yakınından bir arkadaşı bu eyleme muhakkak yönelecektir. fotoğrafçılık güzel meslek, keşke devam etseler.
üniversiteye gelip hobi arayışı içine girmiş, ne istediğini kendisi de tam olarak bilmeyen kişidir. bugün fotoğrafçılığa merak sarar yarın dansa diğer gün dağcılığa. en sonunda da yine bir hobi edinemeden mezun olur üniversiteden.
ikinci el dslr piyasasını hareketlendiren hevestir.
öyle ki internet alemine koyduğunuz bir ilan aynı gün alıcı bulabilmektedir.
yukarıda bir kaç çeşit tavsiye var benden de bir tane olsun; ola ki derdiniz "kankileri çekmekten biraz daha fazlasını yapayım ama ben foto muhabiri de değilim azcık kurcalamalı bişiler olsun" diyorsanız dslr ile uğraşmayın.
bunlar yerine üst model, yüksek zoom değerli, kompakt makinelere bakın. benim şahsi favorim "sony dsc-h50" makineye göz atarsanız ne demek istediğimi anlarsınız.
Diğer markaların da benzer özelliklerde ve yapıda makineleri var ancak ekstradan objektif iliştirebileceğiniz modeller az.
fotoğrafçılık hevesine kapılmış kişileri japonlara benzetirim. her ski çektikleri gibi, her çektikleri kare içinde çevresindekilerden olumlu güzel şeyler duymak isterler.. olmamış bu nedir burdaki tema diye sorduğunda, yüzleri düşer ve birşeyler mırıldanarak bak burada böcek var burdada kapı var al sana tema dediklerinde, oradan usulca uzaklaşırım.
istanbul'a adımını atan gencin vapurda fotoğraf terörü yaratmasının davranış bilimindeki adıdır bu. genetik değildir, sosyolojiktir daha çok. eğer üniversitelinin, çocukluğundan beri görsel sanatlar vs ilgisi mevcutsa bu dönemde harçlığın el verdiği ölçüde fotoğraf coşkusu tavan yaptırılır. diğer gençlerde ise havaya karaya flaş patlatma evresi hızlıca geçtikten sonra kamera ve ucuzcu tripod genç odasında pahalı sayılabilecek bir dekor olarak yerini alır.
fotoğraf konusunda gözle görülür bir yeteneğe sahip olmayıp üniversite ve sonrasında fotoğrafçılık statüsünde barınmak isteyen kişiler ise genelde kişi adı+photography başlığı ile hayatlarına devam ederler. fotoğraf kulüplerinin etkinliklerinde elinde şarabı en önde duranlardan seçip beğenip alabilirsiniz.**
her yerdeler tiksiniyorum dedirten saçma heves. makine iyiyse güzel çıkıyor hacı çokta abartmanın bir lüzmu yok.
hele o çekilen fotoğrafların altına imza babında isim soyisim yazılıyor ya beni benden alıyor. ulan sen kimsin? baban sınavı kazandın diye aldı 500 liralık makine, cep telefonlarının 3,2 mp geçmeyen fotoğraflarına alışkın gençler fotoğrafı biraz güzel görünce götünü şişirdi senin.
moralini bozmak istemem ama bu işten anlamıyorsun dostum. millet bunun okulunu okuyor, bunu yapabilmek için kaç ay profesyonellerin yanında para almadan çalışıyor o bile fotoğrafların altına imza bırakmıyor senin ne haddine?
tamamiyle erkeklere has bir durumdur.üniversiteye gelen herkes lan bir şeklim olsun deyip önüne gelen envai çeşit kızların fotoğrafını çekmek adı altında yavşama aşamasıdır.
lisedeyken kendini gitar *** çalma hevesi olarak gösteren hevestir. zamanla değişir fotoğrafçılık kısa film sinema araba köpek merakı olarak ilerler zaten evlendiğinizde gider bu tür hevesler.
bi boka yaramayan asalakların kıskandığı adamlara attığı boktur. Fotoğrafçılık sevilen bir hobide olabilir profesyonel yapılan bir iş de olabilir. üniversite yaşları insanın dramatizm duygusunun arttığı yaşlara isabet etmektedir bu yüzdne fotoğraf seçilir. herkes fotoğraf sanatçısı olamaz zaten, hele burda böyle asalak asalak yorumlar yapanlardan hiç bi bok olmaz önermesini de iteklediğim konudur