egoist hocaların bulunduğu, modüler eğitimin hiçbir değişime uğramadığı sistemdir.
derste " x'i bilmeyen var mı? " diye sorulduğunda " ben " derseniz hocaya ters düşüyorsunuz. halbuki siz, x'i bilmeyen mevcudun yarısında bulunuyorsunuz. nasıl bir sistemdir lan bu?
bizim üni de pdr bölümünde adamlar her sene bir dersi çıkarıp başka birini ekler. bilim tarihi, ona buna giriş dersleri (devamını yapsalar anlarsın sadece giriş)... yav bölüm dersi koysana, bu öğrenciler zaten bunları öğrenip geldi lisede andaval. tamamen zaman kaybı. son sınıfa geldiğinde de karşına şak diye uygulama koyuyorlar. tamam zor filan değil o kadar da, şu milleti hazırla şuna di mi? 2 sene boyunca kuram anlatmakla olmuyor o işler.
Bu eğitim dönemini sonlandırken söylecek şeylerim okuldan okula farketse de
1) Türkiye'de akademi diye adlandırılan ortamın bilim ile genellikle uzaktan alakası vardır. Yakından değil.
2) Gerçekten iyi bir üniversite eğitimi, bu dönemde kişinin hayata bakış açısını ne kadar genişletip, kendine ne kattığına bağlıdır.
3) Kısacası demem o ki, sanırım güzel sanatlar fakültesi gibi fakülteler hariç Türkiye'de çoğu kurum, senin ezberine bağlı meslek adamı yetiştirir. Sen bu 2 ya da 4 yıllık süreçte, kendine bir şeyler katmamamışsan, bir dil öğrenmemiş, bir spor yapmamış, bir etkinlikte bulunmamış ve okula gidip geldiysen, üniversite sistemini eleştirme özgürlüğün de yoktur. Çünkü bu bilindik bir gerçektir.
kendi universitemden yola çıkarak yorum yaparsam:
öncelikle; universitelerde eğitim, amaç değil para kazanmak için araçtır. yönetim ve eğitim veren kisilerde iş ahlakı yoktur. üniversite bünyesinde bir kaç değerli öğretmen barındırır ve bunlar çoğunlukla arka planda kalır yine yönetim sayesinde, hatta suçlanıp cezalandırılır. öğrencinin isteği doğrultusunda tek bir hareket olmaz, ışte bahsettiğim o kiymetli hocalar dışında hiçbir kamu personeli öğrenci için cabalamaz ya da çabalar gibi görünür. biz de buna diploma ticareti diyoruz.