çıkardan ziyade kişilerin yalnız kalmamak için kurduğu arkadaşlıklardır genelde. yani ben kendi okulumda bunu görüyorum.
insanlar çok hızlı arkadaş değiştiriyorlar. hayatlarına yeni bir kişiyi çok hızlı alıp, bir kişiyi sebepsiz yere veya çok küçük bir nedenle silip atabiliyorlar.
ben buna pek anlam veremiyorum. ortada olan şey arkadaşlık değil ki. samimiyetsiz ilişkiler bütünü. arkasından demediği şey kalmayan insanlar 2 gün sonra can ciğer oluyorlar. sonra size gelip birbirlerini kötülemeye devam ediyorlar. hayret bir şey doğrusu.
lise arkadaşlarımla mezun olmamın üzerinden 4 yıl geçmesine rağmen hala görüşürüm. hatta whatsapp grubumuz var, hala geyik döner o grupta. üniversitede hiçbir arkadaşımla mezun olduktan sonra görüşeceğimi düşünmüyorum. sadece benim değil, onların da birbirleriyle görüşeceğini düşünmüyorum.
bu üzücü bir şey. bunu iyi bir şey olarak anlatmıyorum. ama ne bileyim, sanki insanlar mecburiyetten bir arada gibiler.
yanlış anlamayın, arkadaşlarımı seviyorum. inanılmaz bir yardımlaşma içindeyiz. hele onların bana dersler konusunda ettikleri yardımın karşılığını hiç ödeyemem. ama olmuyor işte, o dostluk enerjisi kimsede yok.
korkarım mezun olduktan sonra iş hayatına girince de bu böyle devam edecek muhtemelen. samimiyetsiz ilişkiler, bir büyüme belirtisi. *
samimi olmayan arkadaşlıklardır herkes kendi çıkarını düşünür 3 hadi bilemedin 5 arkadaşın olur kampüste geçindiğin kampüsten çıktıktan sonra oda biter yani kampüse kadar dır kızlar için aynı şeyi söyleyemeyeceğim.
Bugün canciğer olan arkadaşınızın yarın sanki tanımıyormuş gibi davranması çok manidardır. ilk önce bir hayret ettim sonra alıştım. Değişik günlerdi üniversite yıllarım. Allah uzak etsin.
bu orospu cocuklarinin allah bir dedigine inanmayin amk. yeni universiteli olacak genclere tavsiyemdir. hayir insan ilerde meslektas olacagi insana niye serefsizlik yapar valla enteresan mk.
üniversitede okuduğum dönem iyi arkadaşlarımız vardı. ne hikmetse üniversite bittikten sonra dostluğumuzda bitti. ne arayan ne soran yok şimdi. hani arkadaştık? bırakın bu işleri çok sağlam çocukluk arkadaşlarınız varsa şanslısınız yoksa ne üniversite, ne iş arkadaşları ile yakın dostluklar kurulabileceğini düşünmüyorum.
durustluk fesisti mallari ortaya cikaran arkadaslar. bakin liseli kardeslerim yukarida siz durust olun herkes size durust olur diyen hic kimseye inanmayin. cok net soyluyorum bunu iki univeriste ortami gordum. en durust olmayan en cikarci insanlar yukarida millete durust olun diye tavsiye verenlerdir.
Çocukluk arkadaşlıklarından daha sağlamdır. Beraber büyüdüğünüz insanın ne kadar değiştiğini görmek büyük hayal kırıklığı oluyor bence. Bu yüzden oturmuş kişiliklerinizle seçerek ve isteyerek kurduğunuz üniversite arkadaşlıkları uzun süre devam edebilir. Benimkiler devam etmedi ama olsun
hepsi afedersiniz ama a*salak olduğu için zerre tamah etmedim. Bir tane vardı o pezevengide evde 2 kızla bastım. Akademisyen ruhunz varsa eğer hepsi size boş gelecektir.
Gelecegi olmayan, o yîllarda yaşanan ve biten kaypak arkadaşlıklardır.
Üniversite döneminden, halâ ilişkimin sürdüğü insanlar, yurt arkadaşlarımdır.
Gerisi hava civa...
Bir çoğunun adını bile unuttum..
lise arkadaşlıkları>üniversite arkadaşlıkları. üniversite arkadaşlıkları genel itibariyle çıkar üzerine kurulmuş arkadaşlıklardır, çok nadir devam eder.
Muhtemelen aynı şehirde olamamanın verdiği durumla yıpranan arkadaşlıklardır. *mesafe her türlü ilişkide tehlike çünkü.
Benim içinse tam tersi bir durum söz konusu. Mezun olalı beş yıl geçti, her gün görüştüğüm sekiz-on arkadaşım var. Ki bence yeterli.
Aslına bakarsanız üniversite arkadaşlıklarının neden kötü olduğunu anlayamıyorum. Aynı üniversitede, şehirde, fakültede büyümüş insanlarsınız. Aynı ortamlarda, aynı fikirler içinde en güzel yaşlarınız geçti. Neden yani?
Elbette insan ilişkilerinde evrilen yaşam şartlarıyla birlikte, -ve işte mesafede eklenerek- uzaklaşmak normal ama.. param olmadığında anında yardım eden, moralim bozuk olduğunda beni güldüren, her türlü nazımı niyazımı çeken, arayıp sormamama tahammül eden dostlarım, üniversitede edindiklerim.
Kendi yaşadığınız şehirde üniversite okuduysanız ve en yakın lise arkadaşlarınız da sizin gibi aynı şehirde kalmışsa üniversitedeki arkadaşlıklar genel olarak not alışverişi üzerine ve ders aralarında vakit geçirmek için kuruluyor gibi.
tahtıma yürüdüğüm arkadaşlıklardır. erkeklerle olan münasebetlerden bahsetmiyorum, onlar tamamen çıkar odaklı, özel bir samimiyet kurulmadığı sürece yazılı olmayan ticari anlaşmaları andıran iletişim şekilleridir. midem kalktı akşam akşam.
kızlarla daha çok arkadaşlık yapardım; bu kalabalık kız gruplarında kız muhabbetleri ortasında kalmaya bile giderdi. memnunum böyle olduğuna da, mallık şurada başlıyor: ben kampüs günlerimi anlattığımda bir arkadaşım; malkral ben üniversitede kızlarla çok birlikte oldum, skorum yüksekti, ama senin imkanlar bende olsa skoru en az ikiye katlardım demişti ve yıllarca anlam veremedim. ama şu şöyle, bu böyle, onun çıktığı var, buna mı yazsaydım falan diye geçti. yıllar yıllar sonra idrak ettim.
üniversite arkadaşlarım olan kızların önemli bir kısmının erkek arkadaşı vardı. doğal olarak; bir kısmı okulda veya okul dışındaysa da ziyarete geldiklerinde tanışmış olduğum için; hatır sorar selam söylerdim. erkek arkadaşı varken çıkıyormuş tavrında benimle takılan birkaç vakaya girmiyorum, onlar ayrı bir bahis konusu, ama konuyu oraya getirme veya selam söyleme faslında atılan tuhaf bakışları.. ya da dünya üzerinden başka konu yokmuş gibi erkek arkadaşları ve onlarla olan ilişkilerinden bahsediyor oluşum.. bir ilişkiye, ilişkiyi yaşayanlardan fazla sahip çıkmak diye birşey olabilir mi yani??
ha neden olur söyleyeyim, çünkü o ilişkide üçüncü kişi veya akıl çelen ilişki bozan kişi rolünde olmaktan korkarsın. neden; o kızı adamın elinden alma ihtimalini yüksek görmediğin gibi yaşanacak bir çatışmada haksız durumda olacağını düşünürsün. ama bok varmış gibi bunu göze alamadığın kızı kampüste ararsın, zaman geçirmeyi iple çekersin falan, bunlar da yaşandı. Ama mallık bitti mi, bitmedi.
şunu hatırladım: aynı sınıfta olduğumuz bir kızla üniversiteye gidiş gelişte samimi olmuştum. kızın lise arkadaşları üniversitenin farklı semtteki bir kampüsünde ve bazen yol üstünde olduğu için karşılaşıyorduk. iki kızdan bahsedeceğim, pınar ve deniz. pınarın erkek arkadaşı var ve bir kere tanıştım. deniz az konuşuyor bildiğim bir ilişkisi yok. güzel kızlar, pınar çok daha güzel ama denizin boş olma ihtimalinden dolayı ona meyilleniyorum. ama çok sınırlı süre, ayda 1-2 sefer 20-30 dakika falan bahsettiğim.
sonra ne oldu, deniz'i arkadaşa sorduğumda uzun süreli bir ilişkisi olduğunu söyledi. pınar zaten uzun süreliydi, kendisi de uzun süreliyken o aralar ayrıldı bizim ekipten bir arkadaşla çıkmaya başladı. sonra pınar ın ayrıldığını öğrendim. ama çok uzun zaman sonra, pınarla olan muhabbetlerimizde bana ilgi gösterdiğini, olası bir yakınlığa karşılık gelebileceğini idrak ettim. sonra da, tesadüflere kalmış karşılaşmalar sırasında gördüğüm kızla bunu yaşamışsam, sürekli yanında takıldığım kızlar ile kimbilir neleri pas geçtiğimi, kimin hayatını bilip bilmeden kendilerinden bile kıymetli bir yere koyduğumu falan düşününce.. tahtı almam bu arada bu anlattıklarımın kırıntıları ile oldu, tahtı verenler tüm detayları bilselerdi zaten tanrı katı mı yaparlardı, tahta oturtmak yerine tahtı direk arkadan eklerler miydi bilmiyorum. ama üniversite arkadaşlığının bana hatırlattığı bunlar.
son olarak, genç arkadaşlarım bunu baştan sona okuyacak sabrı gösterir mi bilmem ama bir kıssadan hisse bölümü yaparak kapatayım. yukarıda ismi geçmeyen, kriterleri sağlayan 20 ye yakın kız var. aralarından o zamanki ilişkileri bitenler de oldu, o zamanki ilişkilerini evlilikle sonlandırıp çoluk çocuğa karışan da oldu, beni iyi anan ve lanet eden de eminim oldu. yukarıda varsaydığım durumların her birini, farklı ele aldığım durumuyla ve farklı kombinasyonlarda yapmış olduğumda sonuç alacağımı tahmin ediyorum. ama belki de alamayabilirdim, haklıydım çekincelerimde. hangisinin daha iyi olacağından emin olamayacağımı biliyorum. emin olduğum tek konu, üniversite arkadaşım olan kızlarla kaliteli zaman geçirdim, güzel sohbetlerim oldu. bugün başımı yukarı kaldırıyorsam eğer, kendim güzel zaman geçirdiğim, eğlendiğim, kendimi düşünerek kararlar alıp doğruyu bulduğum, tüm bunlardan dolayı mutlu hissettiğim zamanlar içindir. bugün başımı öne eğiyorsam eğer, kendimi özünde yalnız bıraktığım, açık olmadığım, yeterince kendimi dinlemediğim, karşımdaki insanları zaten hiç görmediğim ve bunlardan duyduğum pişmanlıklar içindir. dengelemeyi düşündüğüm zaman da çıkarcı, enerji emici vasatlar ile asla ulaşamayacaklarım peşinden gittiğimdendir huzursuzluklarım.