Ümraniye Katliamı ya da Ümraniye hadisesi , 17 Mart 1978
tarihinde Ümraniye'nin 1 Mayıs Mahallesinde
(şimdiki Mustafa Kemal Mahallesi) Milliyetçi işçi
Sendikaları Konfederasyonuna üye olan ve Giresun'un
Çanakçı ilçesinden gelen beş işçinin (Salih Ulug, Ömer Bayraktar,
Cevat Koca, Bahri Bilgin ve Sinan Koca)
Türkiye işçi Köylü Kurtuluş Ordusu (TiKKO) mensupları
tarafından öldürüldüğü olay.
Öldürülen işçilerin bazılarının kulakları kesilmiş,
ikisinin gözleri oyulmuş, bazılarının da erkeklik uzuvları
kesilmiştir. Her birinin başına da ateş edilmiştir .
Hıdır Fırat, Hıdır Özdemir, Hıdır Aktaş, Mehmet Kurtoğlu
ve Hüseyin Gökdemir cinayet zanlısı olarak tutuklandılar.
19 Mart 1978’de Ümraniye’de işçileri kurşunlayan
TiKKO’cular, 1991 Affı’nda serbest kaldılar.
Dünyanın her yerinde çuvallamış, on milyonlarca kişiyi öldürmüş, pek çok terör örgütüne ve katile rant yedirmiş olan gelişime kapalı ilkel katil ideolojisinin türkiyedeki insan kıyımlarından bir tanesidir.
Terör örgütü niteliğindeki Sol örgütlerin 1960ların sonlarından 1981 yılına kadarki süreçte işlediği pek çok cinayet ve katliam gibi, içi eski sol militanlar ve entellerle dolu olan türk medyası tarafından unutturulmuştur..
Çevrelerinde ağır başlı, kendi halinde olarak tanınan, hiçbir suç kaydı bulunmayan ve hunharca bir şekilde katledilen 5 Ülkücü işçi için istanbul'da düzenlenecek cenaze töreni valilik ve emniyet kararıyla yaptırılmadı. Katledilen işçiler Giresun'da sessiz sedasız toprağa verildiler.
Ülkücü oldukları gerekçesiyle katledilen işçilerden 23 Yaşındaki Sinan Koca'nın biri 10 günlük olan 3 çocuğu, 29 yaşındaki ağabeyi Cevat Koca'nın 1 çocuğu, 29 yaşındaki Bahri Bilgin'in 7 çocuğu, 27 yaşındaki Ömer Bayraktar'ın 4 çocuğu, Salih Ulu'nun 1 çocuğu yetim kaldı...
19 Mart 1978 tarihli Hürriyet Gazetesi'nin birinci sayfasının tamamı bu katliama ayrıldı. Gazete şu ifadeleri kullandı: "Vahşet beş kişi kurşuna dizildi" Giresun Görele ilçesi'nden istanbul Ümraniye'ye yerleşen beş vatandaşımız marksist-leninist bir örgüt tarafından kaçırılarak işkenceyle öldürüldü. Otopsi raporuna göre ikisinin gözleri oyuldu."
Yaşanacaklardan habersiz taş ocaklarına, daha iyi bir hayaliyle giden işçiler önce darp edilmeye başlandı. Dakikalar ilerledikçe işkencenin boyutu arttı. Milliyetçi kimlikleriyle bilinen işçiler akla hayale gelmeyecek işkencelere maruz kaldıktan sonra kafalarına sıkılan tek kurşunla katledildiler.
Tarihler 17 Mart 1978'i gösterdiğinde Ümraniye'de bulunan Mustafa Kemal mahallesi korkunç bir katliama sahne oldu. Memleketlerinden çalışmak için istanbul'a gelen 5 işçi, başlarını sokacakları gecekondu inşaatı için çalıştıkları sırada TKP terör örgütü mensuplarınca "gelin size daha ev yapımı için yardımcı olalım" denilerek içerenköy'de bulunan taş ocaklarına götürüldüler.
Marjinal sol grupların ülkücü katliamlarından sadece birisi.
Memleketlerinden kalkıp ekmek parası için istanbul'a giden 5 garip ülkücü işkence edilerek şehit edilmiştir. Ama ne hikmetse 7 tip'linin bahçeli katliamı olarak bilinen olay kadar konuşulmaz.
Bugün ülkücü camia dışında pek fazla bilinmeyen, fakat bu ülkede ideoloji adına işlenen en vahşi katliamlardan biri.
Salih Ulug, Bahri Bilgin, Ömer Bayraktar, Cevat Koca ve Sinan Koca isimli beş işçinin sadece ve sadece ülkücü oldukları, misk (Milliyetçi işçi Sendikası) üyesi oldukları için kızıl katiller tarafından vahşice öldürüldükleri katliam.
Katliam bilinen eski adıyla 1 mayıs mahallesi yeni adı ise Mustafa Kemal Mahallesi'nde gerçekleştirildi.Ancak olayın geçtiği yer olarak kaynaklarda daha ziyade Ümraniye semt adının kullanılması sebebiyle olay "Ümraniye Katliamı" olarak bilinmektedir.
Salih Ulug, Bahri Bilgin, Ömer Bayraktar, Cevat Koca ve Sinan Koca kardeşler, doğup büyüdükleri, çocukluklarının geçtiği, evliliklerini yaptıkları, çocuklarının dünya ya gözlerini açtığı, anılarında derin izlerin mekanı olan Giresun'un Görele ilçesinde hayat şartlarının ve maddi geçimsizliğin zorluğundan şikâyetçidirler.
Dertleri ekmek paralarını çoluk çocuklarının nafakasını kazanmaktan başka bir şey değildi. ikisi kardeş beş arkadaş geçim sıkıntısının önüne geçmek için çıkmış oldukları gurbet yolculuğunda hayallerini süsleyen kente istanbul'a gitmeye karar verirler.
Oto-yol fiat (otosan) firmasında iş bulurlar. işe başlamalarıyla beraber talihsiz sona doğru adım atmaya başlamış oluyorlardı.ülkenin içinde bulunduğu kızıl tehdit karşısında Türk milletinin dürüst namuslu insanları olarak milliyetçi görüşleriyle tanınmışlardı....
Milliyetçi işçi Sendikaları Konfederasyonu'na (misk) üye olan bu beş işçi , Ümraniye'de kiracı olarak oturmaktaydılar.Ev kirasından kurtulmak, ailelerini istanbul'a getirmek, aileleriyle birlikte başlarını sokacakları kendilerine ait bir gecekondu yapmak için Ümraniye Mustafa Kemal Mahallesi'nde bir arsaya kazma vurmaya başlamışlardı.hayalleri ,gelecekleri, yuvalarıydı.
Aidat adı altında para toplayıp mahalleyi haraca bağlayan bir grup beş can yoldaşına, gelin sizlere daha düzenli, yan yana ev yapacağınız yer gösterelim diyerek bir kahvehaneye çağırırlar. davet edildikleri kahveye geldiklerinde tkp/ml-tikko mensubu militanlar tarafından etrafları çevrilir. adına "halk mahkemesi" dedikleri bir tiyatro sergilerler.
Neticesinde ülkücü işçiler suçlu! bulunup ölüm cezasına çarptırılırlar. infazı uygulamak için elleri ayakları bağlanarak, içerenköy'deki taşocaklarına götürülürler. değişik işkenceler uygulandıktan sonra (kulakları kesilip, gözleri oyulur, ayakları taşlarla ezilip, erkeklik uzuvları kesilir) kafalarına sıkılan kurşunlarla canlar toprağa düşer şehadet şerbetini içerler!
23 yaşındaki Sinan Koca'nın biri 10 günlük olan 3 çocuğu, 29 yaşındaki ağabeyi Cevat Koca'nın 1 çocuğu, 29 yaşındaki Bahri Bilgin'in 7 çocuğu, 27 yaşındaki Ömer Bayraktar'ın 4 çocuğu, Salih Uluğ'un 1 çocuğu yetim; gencecik hanımları da dul kalır... bu 5 gariban işçinin tek suçları, milliyetçi, ülkücü olmaları, bu aziz vatanı canlarından çok sevmeleriydi!..
Nasıl bir düşmanlık,nasıl insanlıktı bu! neyin bedeliydi, yıkılmıştı dünyalar,çöktü gök kapandı perdeler!anası feryad eder Bahri'nin "kör olsaydı gözlerim görmeseydim bu günü!ağlamak kar etmez yıkıldı dünyam! dünya malım olsa değişmem bahrimin saç teline ! "
17 mart 1978 tarihinde beş kadının dul, onaltı çocuğun yetim kaldığı bu olay hürriyet gazetesinde 19 mart 1978 pazar günü manşetten şu şekilde verilir:
"vahşet beş kişi kurşuna dizildi" Giresun Görele ilçesi'nden istanbul Ümraniye'ye yerleşen beş vatandaşımız marksist-leninist bir örgüt tarafından kaçırılarak işkenceyle öldürüldü. otopsi raporuna göre ikisinin gözleri oyuldu.
Ümraniye için toplanan emniyet yetkilileri saatlerce karar alamadı.Yazarak bu vahşeti türk halkına duyurdu.Bir çok insanın filmlerde bile görünce tüylerinin diken diken olduğu işkencelere uğrayan, çalıştıkları fabrikada dürüstlükleri ve saygınlıkları ile bilinen işçilerin cenaze namazları,mavi gömleği ,kasketi ile meşhur karaoğlan tarafından istanbul'a vali atanan ve olayı basit bir zabıta vakası olarak gören ihsan Tekin'in izin vermemesi neticesinde, istanbul da kılınamamış, cenazelu olayla, daha doğrusu bu katliamın failleri ile alakalı bir bilgi de TBMM yazışmalarından:
Aradan 23 yil geçtikten sonra Mhp istanbul Milletvekili Mehmet Gül'ün verdiği bir soru önergesi üzerine içişleri Bakanı Sadettin Tantan bu katillerle ilgili olarak şu açıklamayı yapıyordu:
"istanbul milletvekili Mehmet Gül tarafından TBMM başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.
15.3.1978 tarihinde istanbul ili Ümraniye ilçesi Mustafa Kemal Mahallesinde bir kahvehanede, Salih Ulug, Bahri Bilgin, Ömer Bayraktar, Cevat Koca ve Sinan Koca'nın öldürülmesi olayı ile ilgili olarak, güvenlik görevlilerince yapılan çalışmalar neticesinde eylemin yasadışı silâhlı terör örgütü (tkp/ml-tikko)ne mensup ( kişi tarafından gerçekleştirildiğinin belirlendiği, bunlardan üçünün yakalanarak tutuklandığı, yasadışı silâhlı örgüte üye olmak ve tasarlayarak adam öldürmek suçundan 1 inci ordu komutanlığı 2 nolu askerî mahkemesinin 1980/222 esas, 1981/426 karar sayıları ile yargılandıkları, olayın firari durumda bulunan diğer (5) örgüt mensubunun aranmasına devam edilmekte olduğu,"
hemen belirtelim, bu olayın ortaya çıkmasından hemen sonra ecevit hükümeti tarafından atanan istanbul valisi ihsan tekin, bu olayı "basit bir zabıta vakası" olarak nitelemiş ve "siyasi yönü yoktur" demiştir.
ayrıca cenazelerin cenaze namazlarının istanbul'da kılınması polis marifetiyle engellenmiş, cenazeler zorla Giresun'a gönderilmiştir.Vahşice öldürülen bu kurbanlara arkadaşlarının son görevlerini yapma fırsatı dahi verilmemiştir...
cenazeler toprağa verilmek üzere arkadaşları tarafından memleketlerine yollanmıştı.
Ruhları şad olsun.
bahçelievler olayından dolayı cezaevinden çıkan ülkücüler hakkında atıp tutan kızılların görmemezlikten geldikleri ve gelecekleri katliamdır.
bölünmesin diye millet,baki kalsın diye devlet,hayatlarını sebil eden tüm ülkücü şehitlerimizin ruhları şad ,mekanları cennet olsun.vatan sağolsun...
allah katına çıkan 5 vatan millet sevdalısının ülkenin pek dikkat çekmeyen hikayesidir. onlar bu ülke için canlarını vermişlerdir onlar bu yola çıkarken ölümü göze almışlardır. arkalarından fazla gürültü çıkmaması devlete olan saygıdandır.
cezalandırılmaz kardeşim, olur mu hiç, ölen kim 5 tane ülkücü,
ölen bir ermeni gazeteci değil ki,
ölen bir kürt terörist piçi değilki,
ölen bir papa değil ki,
niye cezalandırılsın ki,
bu ülkede azınlıklar kıymetli , vatandaşlar bir hiçdir ,
devlet dış güçlerin bir oyuncağından başka birşey değildir...
tkp/ml tikko sütten çıkmış ak kaşıktır; tabi bazı mallar gibi yersen.
tkp/ml tikko, pkk'dan hiç bir farkı olmayan resmen bir terör örgütüdür ve yapmadığı halt da kalmamıştır. burada çıkıp davar gibi o örgüt masumdur vs diye avukatlık yapmanın bir alemi yok.
katledilen işçilerin ruhların şad olsun.