Onbir kadının hikayesi bittikten sonra Hz. Aîşe annemiz efendimize sorar; Ya Resulallah beni nasıl seviyorsunuz ? Efendimiz cevap verir ; ilk günkü gibi , kördüğüm gibi...
dursun ali erzincanlı nın en sevgiliye 8 (adın geçer) isimli albümündeki şiirlerden biri.
Şiir gibi bir ev yeryüzünün en saadetli evi
Efendimiz ve ayşe annemiz
Onbir kadının hikayesini anlatıyor annemiz
Yemenli onbir kadının hikayesi
Bu kadınlar biraraya gelmiş kocalarının hallerini anlatıyorlar
Önce söz veriyorlar hiç bir şey gizlemeyecekleri hususunda
Ve birinci kadın başlıyor benim kocam
Yalçın bir dağın başındaki zayıf bir deve gibidir
Kolay değilki çıkılsın semiz değilki götürülsün
Sert mizaçlı huysuz gururlunun tekidir
ikinci kadın anlatır ben kocamın
Kötü huylarını anlatmak istemem korkarım
Eğer anlatmaya başlarsam büyük küçük herşeyini söyleyip
Geriye hiç bir şey bırakmamam gerekir
Buda kolay değil vakit yetmez
Sıra üçüncü kadındadır oda kocasını kötüler
Benim kocamın boyu uzundur ama aklı kısadır
Konuşursan boşanır konuşmazsam mullakta kalır
Dördüncü kadın kocasını över benim kocam tihame gecesi gibidir
Ne sıcaktır ne soğuk ne korkulur nede usanılır
Söz beşinci kadındadır kocam içeri girince pars
Dışarı çıktımı aslan gibidir bana bıraktığı ev işlerinden hesap sormaz
Altıncı kadındadır benim kocamda yedimi üstüste katlayıp yer
Çok yer içtimi sömürür yeyip içmekten başka bir şey düşünmez
Yedinci kadın bir ah çeker benim kocamın işi sadece beni dövmektir
Başımı yarar vücudumu yaralar bunları yapmak için
Eline ne geçerse kullanır
Sekizinci kadın kocasını tavşana benzetir ve bir cümleyle anlatır
Güzel kokulu bitki gibi hoş kokar
Dokuzuncu kadın anlatır benim kocam boylu posludur evi rahattır
Ocağının külü çoktur evi meclis gibi bir adamdır misafirperverdir
Onuncu kadın anlatır benim kocamda maliktir
Akıl ve hayalinizden geçen her hayra maliktir
onbirincisi benim kocam ebü zerdir. amma ne ebü zer!
anlatayım: kulaklarımı ziynetlerle doldururdu. beni hoşnut kıldı,
kendimi bahtiyar ve yüce bildim. o beni şıkk denen dağ kenarında
bir miktar davarlarla geçinen ailenin kızı olarak buldu.
beni atları kişneyen, davarları böğüren, ekinleri sürülüp daneleri harmanlanan
müreffeh ve mesud bir cemiyete getirdi. ben onun yanında söz sahibiyim, hiç azarlanmam.
akşam yatar sabaha kadar uyurum. doya doya süt içerim. ebü zer in annesi de var: ümmü ebü zer
ama o ne annedir. onun zahire anbarları büyük, hararları iri, evi geniştir.
bir gün ebü zer evden çıktı. her tarafta süt tulumları yağ çıkarılmak için çalkalanmakta idi.
yolda bir kadına rastladı. kocam bu kadını sevmiş olacak ki beni bıraktı bu kadınla evlendi.
ondan sonra ben de şeref sahibi bir adamla evlendim. o da güzel ata binerdi.
hatta mızrağını alır ve akşam üzeri deve ve sığır nevinden birçok hayvan sürer,
bana getirirdi. getirdiği her çeşit hayvandan bana bir çift verirdi.
ve bana: ey ümmü zer! ye, iç ve akrabalarına ihsanda bulun! derdi.
ümmü zer der ki: buna rağmen, ben bu ikinci kocamın bana verdiklerinin hepsini
bir araya toplasam, ebü zerr in en küçük kabını toplamaz.
bunun üzerine Rasülallah buyurdu: ey ayşe ben sana ebü zerr in ümmü zerr e nispeti gibiyim.
şu farkla ki ben seni boşamadım. biz beraber yaşayacağız.