ümit yaşar oğuzcan

entry514 galeri18 video3 ses1
    64.
  1. karanlığın gözleri şiiri mutlaka okunmalıdır. hele ki sevdicağız terki diyar ettiyse, görüşme ihtimali yoksa, yalnızlıktan kafa sıyrılmışsa sabah akşam olmak üzere günde 2 defa okunmalı. okuyup birde sevdicağıza maillenmeli.
    2 ...
  2. 63.
  3. sahibini arayan mektuplar la ve yazdığı bi ton şiirle beni benden almıştır. özellikle karanlığın gözleri, dağ rüzgarı, ayrılık saati,milyon kere ayten, aytenin sonu gibi şiirleriyle saygı duyulası bir yazardır.

    -Karanlığın Gözleri-
    şimdi yoksun...
    seni dilediğim gibi düşünebilirim artık
    tutar ellerini, öpebilirim uzun uzun...
    kimseler ayıplayamaz beni
    yokluğunda seni nasıl sevdiğimi anlayamazlar
    işte gözlerin... işte dudakların
    senin olan ne varsa karşımda duruyor
    ayaklarını dilediğim yere götürebiliyorum artık
    sevdiğim şarkıları söyletiyorum dudaklarına
    ve hoyrat ellerimle seni
    her gün biraz daha güzelleştiriyorum

    bütün resimler sana benziyor
    hayret...!
    bütün aynalarda sen varsın
    nereye gitsem peşimden geliyorsun
    şimdi sigarasın dudaklarımda
    biraz sonra beyaz bir kağıt...
    ve akşam içtiğim bir kadeh içki olacaksın
    kimse yokluğunda bunca sevilmedi

    kimse yokluğunda ilahlaşmadı bu kadar
    saçların böyle daha güzel
    sen..daha güzelsin
    gelecek mutlu günlerin ışığında
    her şey daha güzel
    ne var ki ayrılığın adı kötüye çıkmış
    yoksa bin yıl daha yaşamak isterdim
    ve seni bin yıl daha
    ayrılıklar içinde sevmek isterdim
    ama biliyorsun nihayet ben de bir insanım
    umutsuzluğa düştüğüm anlar oluyor
    hiç gelmeyeceksin sanıyorum
    o zaman kurşun gibi bir korku saplanıyor kalbime
    katran gibi bir yalnızlıktır sarıyor içimi
    yalnızlığımdan utanıyorum..

    beni sevmesen ölürdüm...!
    beni sevmesen bir çakıl taşıydım şimdi
    beni sevmesen bir duvar gibi sağırdım
    kördüm bir at kadar
    ölümden acıydım... ölümden beterdim
    beni sevmesen,
    dünyayı bütün insanlara zindan ederdim

    beni bunca saracak ne vardı..?
    kanıma girecek,
    göz bebeklerime oturacak...
    bir senfoni gibi dudaklarımdan eksilmeyecek
    ne vardı hiç karşıma çıkmasaydın
    bu kör olası gözler görmeseydi seni
    ne vardı güzelliğini hiç bilmeseydim
    bir dua gibi bellemeseydim adını
    ne vardı bütün gece gözlerimi tavana dikerek...
    seni düşünmeseydim.

    belki karşımda değilsin yanılıyorum
    bu gözler senin gözlerin değil
    aldatıyorlar beni!
    karanlığın gözleri olmalı bunlar
    bana böylesine keder veren
    gülmeyi,yaşamayı haram eden,
    bir karanlığın gözleri olmalı...
    öyleyse sen hiçbir yerde yoksun
    sana hiçbir zaman yaklaşamayacağım
    yalan bu geçici sevinç,bu nur,bu ışık...!!!
    bu karanlığın ortasında yanan alev gözler!
    bu kadeh içki gibi aydınlık

    ne dedimse inanma
    seni değil... kendimi aldatıyorum
    sen istediğin kadar
    varlığın kendisi ol,
    ölümsüzlüğün ta kendisi
    ben günden güne yok olmaktaydım
    bütün ışıkları kaldırıp attım bir yana
    anlıyor musun.....
    gökyüzü güneş olsa,
    sensiz karanlıktayım...

    -Milyon kere Ayten-
    Ben bir Ayten'dir tutturmuşum
    Oh ne iyi
    Ayten'li içkiler içip
    Sarhoş oluyorum ne güzel
    Hoşuma gitmiyorsa rengi denizlerin
    Biraz Ayten sürüyorum güzelleşiyor
    Şarkılar söylüyorum Şiirler yazıyorum
    Ayten üstüne
    Saatim her zaman Ayten'e beş var
    Ya da Ayten'i beş geçiyor
    Ne yana baksam gördüğüm o
    Gözümü yumsam aklımdan Ayten geçiyor
    Bana sorarsanız mevsimlerden Aytendeyiz
    Günlerden Aytenertesidir
    Odur gün gün beni yaşatan
    Onun kokusu sarmıştır sokakları
    Onun gözleridir şafakta gördüğüm
    Akşam kızıllığında onun dudakları
    Başka kadını övmeyin yanımda gücenirim
    Ayten'i övecekseniz ne ala, oturabilirsiniz
    Bir kadehte sizinle içeriz Ayten'li iki laf ederiz
    Onu siz de seversiniz benim gibi
    Ama yağma yok
    Ayten'i size bırakmam
    Alın tek kat elbisemi size vereyim
    Cebimde bir on liram var
    Onu da alın gerekirse
    Ben Ayten'i düşünürüm, üşümem
    Üç kere adını tekrarlarım, karnım doyar
    Parasızlık da bir şey mi
    Ölüm bile kötü değil
    Aytensizlik kadar
    Ona uğramayan gemiler batsın
    Ondan geçmeyen trenler devrilsin
    Onu sevmeyen yürek taş kesilsin
    Kapansın onu görmeyen gözler
    Onu övmeyen diller kurusun
    iki kere iki dört elde var Ayten
    Bundan böyle dünyada
    Aşkın adı Ayten olsun...!

    -Ayten' in Sonu-
    Ayten'i Markiz pastanesinde vurdular...
    Onu ben vurdum!
    Ayten kanlar içinde düştü yere
    Bense ağlıyordum

    Şimşek gibi loşluğunda Markizin,
    Bir usturaydı ellerimde parlayan
    Vurdum,ve baktım dağılmış yüzüne
    Dedim;o da güzeldi bir zaman..

    Onun da gözleri vardı,dudakları vardı
    Mermerler dile gelirdi konuşunca
    Ya elleri her zaman duygulu,serin
    Başım dönerdi ellerini tutunca

    Önce bir garson gördü ikimizi
    Sonra yabancı adamlar gördü,kadınlar gördü
    Ayten'i hiç ayıplamadım
    O anda kim olsa ölürdü

    Renkli bir balon gibi sönüverdi
    Koluna gömleğimin kanı damladı
    O lekeden başka şimdi
    Ayten'den eser kalmadı

    Aldılar götürdüler beni
    Bu cinayetin hesbını sordular
    Dedim:Ayten'i ben vurmadım
    Onu Markiz pastanesinde vurdular.
    3 ...
  4. 62.
  5. iş işten geçtikten sonra

    Önce aynalar farkedecek yoklugumu
    Sonra elbiselerim
    Sonra pencere
    Sonra yatak
    Sen farkina vardigin zaman
    Is isten geçmis olacak.
    3 ...
  6. 61.
  7. 'kader kapıyı çalıyor' şiiri harikadır. bir bölümü:

    Gelme diyorsun
    Bu gel demektir
    Birazdan güneş doğacak
    Dolu dizgin atlılar geçecek yüreğimden
    Seni düşüneceğim
    Gümüş mahmuzlarının parlaklığınca
    Yağmur nal izlerini örtmeden
    Sana geleceğim
    Bekle beni

    Hindistan'da Banaras şehrinde seni aradım
    Ganj'ın sularında lanetlenmiş insanlar yıkanıyordu
    Ganj'ın suları pisti bulanıktı
    içtim
    Bir kadın tanıdım Haydarabat'da
    Cüzzamlıydı güzeldi üstelik
    Sana benziyordu
    Etli dudakları vardı
    Brahman mabetlerinde seviştik üçgün üç gece
    Taşların üzerinde yattık
    Bir hayvan tarafımız vardı alımlı
    Bir Tanrı tarafımız vardı iğrenç
    Bir insan tarafımız olacaktı
    Aradık üç gün üç gece
    Bulamadık
    Bir Tanrı tarafımız vardı korkunç
    Sevemedik

    Sonra Nijerya'da Mozambik'te Altınsahilleri'nde
    Kulaklarımda ulu ormanların uğultusu
    Vahşetin musikisini dinledim yeşil yeşil
    Zifir gibi bir yalnızlıktı içimde yokluğun
    iri bir memeydin kalçaydın avuçlarımda
    Belki bir tutam tuzdun kirli
    Seni düşündükçe susuyordum
    Nehirler göller kandırmıyordu beni
    O kadınlara gidiyordum
    O bakır tenli kadınlara
    O kadınlarla da yattım
    Adam boyu yaprakların üzerinde
    Boyanıp boyanıp yeryüzüne çıkıyorduk derinlerden
    Yorgundum
    Kuşkuluydum
    iliklerime kadar bendim
    Bir yeşildim
    Bir beyazdım
    Karanlıktım
    insan eti yiyenler anladı beni

    Kanarya adalarında
    Bir kamış kulübede iki ayna buldum
    Birinde ellerim vardı kemik kemik
    Parmaklarım beni çağırıyordu sana
    Birinde gözlerim vardı
    Ağlıyordum
    Çiğnenmemiş otlara döndüm
    Ağlamaklı denizlere
    Köpek balıklarının azı dişleri avutamaz beni

    Bir gemiydim
    Battım
    Santa-Isabelle adasının önünde
    Şimdi 3200 metre derindeyim
    Sana ahtapot gözleri topluyorum
    sana mürekkep balıklarının göz yaşlarını getireceğim
    Bırak beni
    Yosunlarla bir çeşmeden su içiyorum
    2 ...
  8. 60.
  9. şairliğe başlarken etkilendiği ilk isim hecenin beş şairinden biri olan faruk nafız çamlıbel'dir.
    1 ...
  10. 59.
  11. 58.
  12. 57.
  13. ortaokul ve lise yıllarımıza şiirleriyle renk katmıştır, ama kendi şu dünyada gün yüzü görmemiştir.
    1 ...
  14. 56.
  15. yazdıklarıyla tanrıyı ağlatabilecek adammış...

    (bkz: tanrı bile ağlar)
    2 ...
  16. 55.
  17. 54.
  18. bir gün gelir de unuturmuş insan
    en sevdiği hatıraları bile
    bari sen her gece yorgun sesiyle
    saat on ikiyi vurduğu zaman
    beni unutma

    çünkü ben her gece o saatlerde
    seni yaşar ve seni düşünürüm
    hayal içinde perişan yürürüm
    sen de karanlığın sustuğu yerde
    beni unutma

    o saatlerde serpilir gülüşün
    bir avuç su gibi içime, ey yar
    senin de başında o çılgın rüzgar
    deli deli esiverirse bir gün
    beni unutma

    ben ayağımda çarık, elimde asa
    senin için şu yollara düşmüşüm
    senelerce sonra sana dönüşüm
    bir mahşer gününe de rastlasa
    beni unutma

    hala duruyorsa yeşil elbisen
    onu bir gün benim için giy
    saksıdaki pembe karanfilde çiy
    ve bahçende yorgun bir kuş görürsen
    beni unutma

    büyük acılara tutuştuğum gün
    çok uzaklarda da olsan yine gel
    bu ölürcesine sevdiğine gel
    ne olur tanrıya kavuştuğum gün
    beni unutma
    3 ...
  19. 53.
  20. şiirleri ve sahibini arayan mektuplar adlı yapıtları şahaser niteliğinde olan ; hayatı hep çilelerle geçmiş şair . öyle ya çile olmadan ruh olmaz ki.
    2 ...
  21. 52.
  22. tüm şiirleri iç acıtan şair , ne kadar şiir söylensene ;

    (bkz: umit yasar oguzcan/#757965)

    Bir gün anlarsın aslında her şeyin boş olduğunu,

    Şerefin, faziletin, iyiliğin güzelliğin.

    Gün gelir de, sesini bir kerecik duymak için,

    Vurursun başını soğuk, taş duvarlara,

    Büyür gitgide incinmişliğin, kırılmışlığın

    Duyarsın.

    Ta derinden acısını çaresiz kalmışlığın.

    Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

    mısraları ile delen , geçen şair.
    1 ...
  23. 51.
  24. melankolik edebiyatın babasıdır.okudukça bi sıkıntı çöker içinize.biten bir ilişki sonrası okunmaması tavsiye edilir.
    1 ...
  25. 50.
  26. pek anlam veremedigim bicimde, kendisinin cirkin oldugunu dusunen ve bazı siirlerinde bunu acıkca soyleyen ya da ima eden unlu sair.
    1 ...
  27. 49.
  28. şiirleriyle insanın gönül dünyasına işleyen şair. aşıksanız şiirleri sizi kendinizden alır götürür.
    2 ...
  29. 48.
  30. *

    Benim yalnızlığım köpek yalnızlığı
    Sürer bütün sokakları boyunca dünyanın
    Nereye varsam
    Orada yalnızlığı beni bekler bulurum

    Her sabah evler boşalır
    Bir sel akar sokaklardan caddelere
    Ben kendi içimde kaybolurum
    Ne gidecek yerim vardır ne bekliyenim
    Gökyüzü saltanatım, dünya soframdır benim
    Zamanlar geçer, mevsimler değişir
    Değişmez benim kaderim
    Görür yüzüme bakanlar ilk aldanmışlığımı
    Söyler köpek yalnızlığımı gözlerim

    Ne zaman ellerin elime değse
    insan yüreğim o zaman çarpar
    Yalnızlık bir o zaman terk eder beni
    Tutar eşsiz gözlerin dağınık saçlarımdan
    O ışıktan dünyasına sürükler beni
    Ellerin bir bir ayıklar
    Eski halimden ne kalmışsa
    Doldurur sevgiyle, umutla, aşkla
    Suyum çekilmişse, içim boşalmışsa
    Verdiğin mutluluktan, sunduğun aydınlıktan
    Bir anda değişir bakışlarım
    Çözülmüş bir yumağı
    Yeniden sarmaya başlarım

    Işıkların demet demet
    Denizlerin dalga dalga gelir üstüme
    Yokluğun ölüme
    Varlığın aşka çağırır bir yandan
    Bilirim biraz sonra gideceksin
    Saatleri durduramam
    insanları öldüremem
    Ne çare ben de güçsüzüm bir yerde
    Kadere karşı duramam
    Ve işte çirkin alınyazım
    Sensizliğe mahkum eder
    işte o zaman
    Yıkılmış bir şehirdir kalbim
    içinde baykuşlar öter

    Dünyaya gelişimin
    Kırkıncı yılına bir basamak kala
    Bütün basamakların çöktüğünü hissederim
    Dünyaya gelişimin
    Kırkıncı yılına bir basamak kala
    O kırk kuruş etmez kaderim
    Her adım başında beni bir kere boğmaya başlar
    Gözbebeklerim sönmeye
    Ellerim soğumaya başlar
    Taşlar yağar üstüme gökyüzünden
    Uzun, sivri iğneler saplanır tenime
    Bir kere daha içim isyanla dolar
    Bir kere daha lanet ederim dünyaya geldiğime

    Kapını açık tut, pencereni kapatma
    Yarın evinin önünden ben geçeceğim
    O zaman
    Duvarların ağladığını duyacaksın

    ilk çağırışımda gel
    ikincisinde çok geç olabilir
    Ve ben ilk çağırışında geleceğim
    ikincisinde çok geç olabilir
    Kimbilir nasılım ve nerdeyim
    Bulursan ne olur beni bırakma
    Bulamazsan aradığın yerdeyim
    Hani o toprakla denizin kesiştiği
    Kumların üzerine yorgun gölgelerin düştüğü
    Sevenlerin ürkek adımlarla buluştuğu o yerde

    Yoksul rıhtımlarda köhne gemiler
    Benden bir parça koparıp gider
    Ben hep böyle yarım, ben böyle kırık dökük
    Ne olur beni bırakma bulunca
    Ve ilk çağırışımda gel
    Sarsın krallığım yeryüzünü bir uçtan bir uca

    Elini uzatsan tutacaksın
    Yakındayım
    Baksan göreceksin
    Görsen seveceksin
    Aradığın benden başkası değil
    Farkındayım
    Benim yüreğim değil
    Kayan bir zamandır avuçlarından
    Uzat ellerini susadım
    Güzelliğin
    Bir eski şarap gibi sızıyor parmak uçlarından

    Gel diyorum
    ilk çağırışımda gel
    Gel ki
    Aydınlığında
    Bütün geceler gündüz olsun
    Dinle, uzak bir saat onikiyi çalıyor
    Ne güç anlamıyor musun
    Bir ömür boyu arayıp da seni bulmamak
    Ben yokluğunda böyle yok, böyle yoksun
    Ben yokluğunda böyle paramparça
    Sensiz olmak hiç olmamak .

    *aşka aşık eden adam.
    başka şekilde tanımlamak mümkün değil.
    3 ...
  31. 47.
  32. GERÇEKTEN SEVMEK



    O durmadan kaçıyor;

    sen ardından gitmiyorsan;



    o günün her saatinde saklanıyor,

    sen yollara düşüp deli divane aramıyorsan;



    o sana acıların en büyüğünü tattırıyor,

    sen bundan en yüce hazzı duymuyorsan;



    boşuna aldatma kendini,

    onu sevmiyorsun demektir.



    Elindeki içki kadehinde,

    dudağındaki sigarada ,

    okuduğun kitapta,

    mırıldandığın şarkıda,

    söylediğin şiirde,

    gördüğün rüyada

    ve yaşaman için

    ciğerlerine doldurduğun havada

    o yoksa;

    Onun vazgeçilmezliğini anlamamışsan;

    onu sevmiyorsun demektir.



    Renkler onunla değerlenmiyorsa,

    örneğin onsuz kırmızı kırmızılığının,

    mavi maviliğinin farkında değilse,

    beyaz yalnız o giydiği zaman

    güzelliğini haykırmıyorsa,

    sabahları onu görünceye kadar

    güneş doğmuyorsa

    ve onsuz gökyüzü geceleri

    aya, yıldızlara

    hasret değilse

    onu sevmiyorsun demektir.



    Sokakta gördüğün her yüzde

    ondan birşeyler aramıyorsan,

    güzel bir manzara,

    hüzünlü bir musiki onu hatırlatmıyorsa,

    uykudan uyandığın zaman

    yaşamakta olduğundan önce

    onu hatırlamıyorsan,

    omuzlarına dökülmüş saçları,

    bir sis perdesinin ardında

    her zaman gülen,

    ışık saçan gözleri

    aklına gelmiyorsa,

    durup durup avuçlarının

    sıcaklığını özlemiyorsan;

    Onu sevmiyorsun demektir.



    Dünyada yaşıyan öteki insanların

    senin için hala bir değeri varsa,

    ona karşı tutumunu

    toplumun köhne ve manasız

    kurallarına göre ayarlıyorsan

    ve açık açık

    sanki var olduğunu haykırırcasına

    sevgini söylemiyorsan;

    Onu sevmiyorsun demektir.



    Yok o senin için

    herşeyden değerliyse,

    gözünü yumduğun anda

    onu görebiliyorsan,

    o bütün şarkılarda,

    bütün şiirlerde,

    bütün resimlerde ise,

    ona muhtaç olduğunu

    söylemekten utanmıyorsan,

    senin içten ve büyük sevgine

    karşılık vermiyeceğinden

    korkmuyorsan,

    bütün bencil duygularından

    sıyrılabilmişsen

    onun için herşeyi,

    ama herşeyi yapacak gücü

    kendinde buluyorsan,

    her hali sana

    ayrı ayrı güzel geliyorsa,

    karşısında kendini

    bir çocuk gibi hissediyorsan,

    istediği anda onun için

    ölebileceksen,

    onun için yaşıyorsan

    ve yine onun için

    bildiğin bilmediğin

    bütün düşmanlıklara

    karşı koyabileceksen,

    o her geçen dakika

    sende biraz daha büyüyorsa

    ve kendi kendine bile

    çok sevdiğini bütün

    samimiyetinle,

    inanmışlığınla

    itiraf edebiliyorsan,

    bir gün o seni hiç,

    ama hiç sevmediğini söylese bile,

    senin sevginde azalma olmayacaksa

    ve ölünceye kadar onu aşkların

    en ölümsüzü ile sevebileceksen;

    işte o zaman

    onu seviyorsun demektir.



    O sana sevmeyi,

    gerçek aşkı öğretti.

    Sen onu hep sevecek

    ve sevilmenin mutluluğunu tattıracaksın.



    O, hiç sen olmasan bile,

    seni bir parça sevmese bile...
    3 ...
  33. 46.
  34. bir insan aski ancak bu kadar güzel anlatabilir. askin her duraginda sanki durmus, duygulari durulmus ve bunlari en kolay dille anlatmis. insan okudugunda her kelimesi kalbinde bir yere dokunuyor ve onun yazarken hisettiklerini aynen algilayabiliyor.
    3 ...
  35. 45.
  36. *

    perdeleri kapat, sevgime tanık istemem
    ışığı söndür, gel otur yanıma konuş
    er geç anlaşacağız, başka çaremiz yok
    sonra sevişeceğiz, bu düzen böyle kurulmuş

    istersen yine hep hayır de, olmaz de, ne çıkar
    her şey olacağına varıyor, çaresiz
    yaşamak zorundayız sen de biliyorsun
    öyleyse gel otur yanıma sevişmeliyiz

    durmadan sevişmeliyiz aslında gece gündüz
    daima istekli, aç, doymak bilmez, vahşi, çılgın
    sabaha karşı koşu atları gibi yorgun argın

    yine de usanmış değil, pişman değil, bıkkın değil
    belki biraz sarhoş, biraz durgun, biraz uykulu
    ama her zaman ateşli, sabırsız, her zaman dolu
    4 ...
  37. 44.
  38. 43.
  39. Bir sabah,
    gün doğarken
    aç perdelerini,
    bak sevinçle...
    Balkonuna konuyorsa martılar,
    Kendini tadılmamış
    derin bir hazza bırak.
    Dökülsün dudağından
    en umutlu şarkılar.
    Bil ki;
    seni istiyorum!
    *
    4 ...
  40. 42.
  41. 41.
  42. 22 Ağustos 1926'da Tarsus'ta doğdu. 4 Kasım 1984'te istanbul'da yaşamını yitirdi. 1845'te Eskişehir Ticaret Lisesi'ni bitirdi. Osmanlı Bankası ve Türkiye iş Bankası'nda çalıştı. ilk şiiri 1942'de Eskişehir'de yayınlanan "Kocatepe" gazetesinde yayınlandı. Daha sonra Yedigün, Varlık, Büyük Doğu gibi dergilerde yayınlanan şiirleriyle tanındı. ilk şiir kitabı "insanoğlu" 1947'de basıldı. Zamanla geniş kitlelerin okuyup hayranlık duyduğu bir aşk ve ölüm şairi olarak tanındı. Şiirlerinde Faruk Nafiz Çamlıbel duyarlılığı görülür. 1973'de büyük oğlu Vedat'ın intiharından sonra "ölüm" temasına daha çok eğildi. Bazı şiirleri çağdaş sanat müziğinin popüler bestecileri tarafından bestelendi. En duyarlı ve yoğun aşk şiirlerinin yazarıdır.
    2 ...
  43. 40.
  44. Türk Şiirinde hiçbir zaman önemsenmemiş şairdir. Duygusal iç dökümlerini andıran şiirlerinden bazıları güzeldir halbuki.

    Sen kum nedir bilmezsin
    Deniz görmedin ki.
    Yum gözlerini zamanı düşün,
    Deniz bir gözünde
    Kum bir gözündedir.

    Sen taş nedir bilmezsin
    Dağa çıkmadın ki.
    Yürü ufuklara doğru,
    Dağ bir ayağında
    Taş bir ayağındadır.

    Sen kül nedir bilmezsin
    Ateş yakmadın ki.
    Uzat ellerini gökyüzüne, Ateş bir elinde
    Kül bir elindedir.

    Sen kan nedir bilmezsin
    Ölmedin, öldürmedin ki
    Yat toprağa boylu boyunca, Ölüm bir yanında
    Kan bir yanındadır.

    Sen aşk nedir bilmezsin
    Beni sevmedin ki.
    Ağla, ağlayabildiğin kadar,
    Bütün güzellikler sende
    Aşk bendedir.
    (Kum)
    8 ...
© 2025 uludağ sözlük