ümit yaşar oğuzcan

entry514 galeri18 video3 ses1
    514.
  1. --spoiler--
    Gecelerden bir gece uyanırsan apansız
    Uzaklarda elemli, garip bir kuş öterse
    Bir ceylan ağlıyorsa dağlarda yapayalnız
    Ve bir gün kabrimde bir kara gül biterse
    Bil ki SENi düşünüyorum
    --spoiler--
    1 ...
  2. 500.
  3. 1926’da Tarsus’ta doğan Oğuzcan, Eskişehir Ticaret Lisesi’ni bitirdi. Çeşitli banka ve ga­zetelerde çalıştı. iş Bankası Halkla ilişkiler Müdür Yardımcısı iken 1977’de emekli oldu. ilk şiirlerini 1940 yılında yayınladı. Kırkı aşkın şiir ki­tabı, dört düzyazı, on üç de antolojisi çıkan, ayrıca şiir plakları ve şarkı sözleriyle de tanınan şairin kendi adını taşıyan bir resim galerisi vardı.

    Şiire aşk ve benzeri güzel duyguları işlemekle başlayan Ümit Yaşar, çok sevdiği oğlu Vedat Oğuzcan’ın ölümü üzeri­ne, “ölüm” ve “acı” konularını dile getirmeye başladı.

    Bir gazete küpüründen:
    "4 Kasım 1984 Ümit Yaşar Oğuzcan öldü. “Pop” şair oldu. Üç kez intihara kalkıştı. “ Kimse acımasın bana, istemem / Ben aşkın ve ölümün şairiyim” dedi. 26 yaşındaki büyük oğlu Vedat avucunda “ işte böyle intihar edilir” notu ile Galata köprüsünden atladı. Bu olayın ardından şiirleri ölümün bahçesi oldu"

    aŞK Şairi Ümit Yaşar Oğuzcan, önceki gece ge­çirdiği bir enfarktüs sonu­cu 58 yaşında vefat etti. Oğuzcan geçirdiği krizin ardından Şişli ilk Yardım Hastanesi’ne götürül­dü ama kalbi yeniden çalıştırmak için yapılan girişimler sonuç vermedi.

    Cemal süreya,
    Bazı insanların ölümü insanda ayrı ve ek bir eksiklik duygusu yaşatır. Ümit yaşar'ınki böyle oldu bende. eski bir arkadaşımdı. Son yıllarda çok az karşılaşıyorduk. buna kendimi çok zor alıştıracağım.

    SELiM iLERi,
    Ümit Yaşar’ı çok eski yıllardan, gazetelerden ve takvim yaprakların­dan tanımıştım Böylesine popülerleşmiş bir şiir, okuma isteğinin gitgide ortadan kalktığı bir toplum için, elbette bir işlevi yerine getiriyordu. Ayrıca kendisini sonradan tanıdım. Çok duyarlı bir insan olduğunu gördüm.

    MÜJDAT GEZEN,
    Ümit Yaşar yalnız Türk şiirine değil, taşlama ve hiciv edebiyatımıza, ve mizahımıza da büyük katkılarda bulunmuş bir sanatçıdır. Tüm seven­lerine başsağlığı dilerim.

    ORHAN Duru,
    Gerçek bir şair yaşamı sürdüren Ümit Yaşar Oğuzcan, yeni şiirimizin, özellikle 1940’lardan sonraki şiirimizin geniş halk kitlelerine yayılmasında etkin oldu. Şiirlerinden ve mısralarından bazıları nerdeyse atasözleri hali­ne geldi. Anısı önünde saygıyla eğiliyorum.

    Cenazesi teşvikiye camii'nden kalkmış ve zincirlikuyu mezarlığı'na gömülmüştür.
    0 ...
  4. 511.
  5. ...

    Al beni de erit ateşinde gözbebeklerinin
    Erit beni
    Ruhumu aşkının potasında yak
    Kahrolsun bu karanlıklar
    Bu mesafeler
    Bu zaman
    Ben seni istiyorum
    Ya seninle yaşamak
    Ya da sende yok olmak.
    2 ...
  6. 500.
  7. "Anlamıyor musun?
    Gökyüzü güneş olsa
    Sensiz karanlıktayım"
    1 ...
  8. 499.
  9. oğlu vedat intihar ettikten sonra daha güzel şiirler yazmış denilebilir.
    0 ...
  10. 498.
  11. ve kendi kendine bile
    çok sevdiğini bütün
    samimiyetinle,
    inanmışlığınla
    itiraf edebiliyorsan,
    bir gün o seni hiç,
    ama hic sevmediğini söylese bile ,
    senin sevginde azalma olmayacaksa
    ve ölünceye kadar onu aşkların
    en olumsuzu ile sevebileceksen;
    işte o zaman
    onu seviyorsun demektir.
    1 ...
  12. 498.
  13. türk sanat müziğinde ayrı bir yeri olan şair...
    pek çok şiiri avni anıl tarafından bestelenmiştir...

    şiirleri içten bir sesleniştir benim için.
    şiirlerinde müzik vardır.
    kendisi de şiirlerin böyle olması gerektiğini ifade eder...

    bu nedenle pek çok şiiri rahatlıkla müzik cümlelerine uyarlanabilmiştir...
    avni anıl ve ümit yaşar bu anlamda bir ruhu temsil ederler...

    sabite tur gülerman'dan dinleyeceğiniz bu şarkının sözleri ümit yaşar oğuzcan'a aittir..
    https://www.youtube.com/watch?v=v30V-fh-B_M

    sözleri:
    uzuyor yıllar gibi dakikalar sen yoksan
    teselliler, ümitler neye yarar sen yoksan
    alev alev yanarken bilsen nasıl her gece
    bin defa ölüyorum fecre kadar sen yoksan
    0 ...
  14. 497.
  15. Tam 24 kez intihara teşebbüs etmiş olan şair. En sonunda oğlu vedat 17 yaşındayken kendisini galata kulesi'nden atarak intihar etmiştir ve üzerinden çıkan notta ise şu yazmaktadır "baba öyle intihar edilmez, böyle edilir."

    Keşke bu kadar melankolikken ebeveyn olmasaymış.
    0 ...
  16. 496.
  17. kıymetini eski kuşak bilir... kimi çok güzel şiirleri kimi çok güzel şarkı sözü olmuş/olacak şiirleri vardır ama yine de yere göğe eğdirilmeyecek bir şair değildir.

    https://www.youtube.com/watch?v=_6Bq0IWwkx4
    (bkz: Nilüfer) - (bkz: Ayrılanlar için)

    timur selçuk versiyonu da vardır ama... nilüferle çalışan (bkz: buğra uğur) düzenleme olarak iyidir... piyano falan duyarsın ya... yaylılar girer çıkar vs.
    1 ...
  18. 495.
  19. Ben böyle olsun istememiştim;
    Ya sana çok yakın
    Ya senden çok uzak olmalıydım!
    Aramızda aşılmaz engeller olsun istiyordum
    Büyük dağlar, derin denizler olsun istiyordum
    Sana gelmeye gücüm yetmemeliydi...

    Çaresizliğimin bütün hıncını mesafelere yüklemeliydim.
    Dağda yanan bir çoban ateşi gibi
    Gökte bir yıldız gibi
    Seni görmeli,
    Seni yaşamalı,
    Ve senden çok uzaklarda olmalıydım.
    6 ...
  20. 494.
  21. Ya senden çok uzak olmalıydım
    Aramızda aşılmaz engeller olsun istiyordum
    Büyük dağlar, derin denizler olsun istiyordum.
    Sana gelmeye gücüm yetmemeliydi
    Çaresizliğimin bütün hıncını mesafelere yüklemeliydim
    Dağda yanan bir çoban ateşi gibi
    Gökte bir yıldız gibi
    Seni görmeli
    Seni yaşamalı ve senden çok uzaklarda olmalıydım

    Biliyorum güzelliğin yer altı nehirlerine benzer
    Biliyorum bir sır gibi güzelsin
    Hani anlatılmaz duygular vardır
    Hani şarkılar vardır
    Sevip söyleyemediğimiz
    Şiirler vardır unuttuğumuz
    Aşina çehreler vardır hani
    Zaman zaman hatırlayamadığımız
    işte sen o kadar güzelsin
    Ve ben o kadar karanlıklar içindeyim ki
    Şunlar ellerindir diyorum, tutamıyorum
    Şunlar gözlerindir diyorum bakamıyorum.
    Düşün kahrımdan ölmeliyim artık
    Ölemiyorum.

    inanmak var olmaktır, bilirsin
    inandığımız şeyler için yaşayalım
    Nice sabahlar, nice aydınlıklar
    Gelecek nice günler için yaşayalım.

    Sarı gülleri seversin
    Sarı karanfilleri seversin
    Sarı kasımpatılarını
    Sarı bir dünyayı seversin
    Ben sende olan bütün renkleri seviyorum
    işte tek farkımız bu
    Yoksa hiçbir şey önemli değil bu dünyada
    Senden başka.
    Ne zulümler
    Ne kavgalar
    Ne günler ne geceler hiçbiri önemli değil
    Sen yaşadıkça.
    Ve yaşamak hiçbir zaman
    Bunca güzel olmayacak
    Sen yaşadıkça.

    Bir kalbim var et, kan, sinir
    iki gözüm var seni görür
    Ayaklarım sana gelir
    Ellerim seni arar
    Bir dünya ki kocaman
    Bir evren ki sonsuz
    Sen olmasan neye yarar

    Şimdi söyle bana bütün çirkinliğimi
    Yalanlarımı
    Kötülüklerimi yüzüme vur artık
    Utandır beni yaşadığıma
    Çaresizliğimi suratıma bir tokat gibi indir
    Yanağımda beş parmağının izi kalmalı
    Sonra geç karşıma
    Olanları unutalım
    iki eski dost gibi
    Her şeye yeniden başlayalım
    Yeniden yaşayalım geçmiş, gelecek bütün yılları
    Bütün keder ve sevinçleri paylaşalım
    Sana sevinç düşsün, bana keder
    Benim ellerimde kanlı diken yaraları
    Senin ellerinde kanlı güller.

    Bir yere yaklaşıyoruz
    Kulağıma sesler geliyor
    Bir gemi demir alıyor olmalı
    Belki bir adam ölüyor
    Ne biliyorsun
    Belki de bir sona yaklaşıyoruz
    Yum gözlerini her şeyi zamana bırak
    Yum gözlerini nasılsa akşam olacak

    Korkma yaklaş karanlığa
    Orda ben varım
    Çaresizliğimize, zavallılığımıza
    Gel, beraber ağlayalım.
    5 ...
  22. 493.
  23. Gitgide alışıyorum sana....
    Hiçbir alışkanlık bu kadar güzel olamaz...
    Ellerin ellerimden uzaksa nasıl güçsüzüm bilemezsin...
    Yanımda olduğun zamanlar;
    Sigara dumanı gibi ciğerlerime doluyor,
    Alkol gibi damarlarıma yayılıyorsun...
    Durmadan başım dönüyor verdiğin hazdan...

    Alışkanlıklar daima korkutur beni...
    Düşün ki ben yaşamaya bile alışkın değilim...
    3 ...
  24. 494.
  25. 493.
  26. Kanıma girecek
    Gözbebeklerime oturacak
    Bir senfoni gibi kulaklarımdan eksilmeyecek

    Ne vardı?
    Hiç karşıma çıkmasaydın
    Bu kör olası gözler görmeseydi seni
    Ne vardı
    Güzelliğini hiç bilmeseydim
    Bir dua gibi bellemeseydim adını

    Ne vardı bütün gece
    Gözlerimi tavana dikerek
    Seni düşünmeseydim.
    2 ...
  27. 492.
  28. umduğum gibi çıkmadı insanlar.
    herkes bir şeyler aldı götürdü benden.
    4 ...
  29. 491.
  30. Özlemin buruk bir tadı var, hele seni özlemenin.
    Bir kokusu var bütün çiçeklere değişmem.
    Bir ışığı var, bir rengi var seni özlemenin, anlatılmaz.
    2 ...
  31. 489.
  32. Hani o iki kişilik dünyalar bizimdi
    Hani sen iyiydin
    Halden anlardın
    Hani sen git demiyecektin bana
    Ve ben herşeye rağmen gelecektim
    içimde bir umut
    Ellerimde olgun meyvalar
    Dünya nimetleri
    Gözlerimde yanıp yanıp sönen bir pırıltı
    Ama ne sen gel dedin
    Ne de ben gelebildim herşeye rağmen
    Aşkımız ayrılıklarla başladı

    Deli dolu akan nehirlerden tas tas sular içtik
    Öyle ateşlerle doluydu yüreklerimiz öyle tutkundu
    Karlı dağların serinliğinde uyurduk geceleri
    Deniz fenerinin ışığında yıkanırdık
    Köpükten bir çalkantıydı içimizde zaman
    Ne yana baksak denizdi, maviydi, ışıktı
    Sonra bir çaresizlikti zifir
    Akıntıya kapılmış gemiler gibiydik

    Bir org çalınır gibi yanıbaşımızda
    Öyle kendinden geçmiş, öyle başıboş
    Öyle derin duygular içindeydik, anlatılmaz
    Sarhoş rüzgarlara bıraktık kendimizi
    Aldığını geri vermez dalgalara
    Görmediğimiz ülkeler gördük gün doğusunda
    Tatmadığımız yemişlerden tattık; günahkar olduk
    Alevden bir tasta eridi günler
    Bir cehennem ateşiydi aşk içimizde
    Hiç sönmeyecekmiş gibi yanıyorduk

    Tutsaklığımız nasıl başladı bilinmez
    Paslı demir kapılar kapandı üstümüze
    Taş duvarlarda kayboldu boğuk seslerimiz
    Çaresizliğimizi bize aynalar söyledi, inanmadık
    Kuşatıldık ansızın kederle, ayrılıkla
    Aman vermez karanlıklar sardı dört yanımızı
    Yalnızlık bir ağrı gibi çöktü başımıza
    Uyuduk bir daha uyanamadık

    Şimdi bir kutup var sana çeker beni
    Bir kutup var senden öteye
    Ben onun için böyle ortalıklarda kaldım
    Dağ yollarında, caddelerde, sokaklarda
    Onun için bulup bulup yitirdim seni
    Hangi kapıyı çaldıysam sen açtın bana
    Hangi gözümü yumduysam seni gördüm
    Zamandın, zamandan öte bir şeydin
    Yıllarca bir meşale gibi yandın uzaklarda

    Bu manyetik alanda boğulmam senin yüzünden
    Bu zincirleri sen vurdun ellerime
    Sen getirdin bunca karanlıkları
    Al şunu mum yak
    Korkuyorum
    Bir taş aldım attım denize
    Günahlarımdan kurtuldum
    Alfabenin yirmisekizinci harfindeyim
    Öteye gidemem
    itme beni

    Benim de bir insan tarafım vardı
    Bakma böyle kötü olduğuma
    Benim de dileklerim vardı
    Benim de bir beklediğim vardı yaşamaktan
    Yeter artık vurma yüzüme çirkinliğimi
    Her gün bir kadın ağlar benim yüzümde
    Büyük dertler için benim ellerim
    Anlamıyor musun
    Sen sevildiğin için güzelsin bu kadar
    Ben sevilmediğimden böyle çirkinim

    Bütün kötü yerlerde ben korkarım
    Biliyorum
    Bir hayvan leşiyim öleli kırk gün olmuş
    Fabrika bacalarında bir kara dumanım
    Zehirim akrep kuyruklarında
    Kötüyüm sevemediğin kadar
    Öyle fenayım
    Kapanmış bıçak yaralarında
    Bu pis çöp tenekelerinde unut beni
    Unut artık
    Bayat bir ekmek gibi
    Çürümüş bir elma gibi

    Sarı badanalı evlerde kazanlar kaynar
    Sarı badanalı evlerde günahlar işlenir her gece
    Sarı badanalı evlerde ölüler yıkanır
    Sarı badanalı evleri sev biraz
    Bu evlerde zaman benim akşamlarımdır yitirilmiş
    Bu kazanlarda benim gözbebeklerimdir kaynayan
    Bu sarılarda benim yüreğim bir ölür, bir dirilir
    Anladım
    Bu dünyada benden başka kimse yok beni anlayan

    Tosca'dan bir arya hatırlıyorum şimdi
    Sus biraz
    Ensemde bir akrep yürüyor
    Bırak yürüsün
    Sabaha asacaklar beni
    Dokunma
    Yedi canım vardı, ikisi gitsin
    Bunca ölümler az gelir bana

    Kalbimi yardım
    Bir damla kan aktı
    Kutuplara kar yağıyordu
    Üşüdüm
    Failatun vezniyle seni çağırıyorum
    Bana imbiklenmiş yeşilliğini getir
    Dur gitme
    Beş kuruşum vardı kaybettim
    Dur gitme
    Isırgan otlarından kurtar beni

    Deniz analarının gözlerini çaldım
    Sana bakmak için
    Güneşi üçe böldüm
    Al biri senin olsun
    Yüzümde beş bıçak yarası var
    Bir de sen vur
    Barut kokusunu severim
    Bir portakalı dilim dilim soy
    Acıktım
    Tut ki ben yoğum artık yeryüzünde
    Tut ki bir marul yaprağıydım
    Öldüm

    Al şu serçe parmağım sende kalsın
    Ben kötüyüm
    Allahsızım
    Korkunç çirkinim
    Ben seksensekizinci tul dairesiyim
    Sağ gözümün üç kirpiğini kestim
    Al
    Ben lanetlendim

    Chopin'in cenaze marşı çalınıyor
    Ölüler ayağa kalktı
    Görüyor musun
    Şu soldan ikinci benim
    Senin yüzünden öldüm
    Şimdi seni getiriyorlar karanlığıma
    Ağlıyorum
    Biraz sev beni
    Gül biraz
    Yaklaş biraz
    Seni affediyorum

    Kuşkonmaz dallarına astım kendimi
    Sedir ağaçlarına gül yapraklarına
    Başımı taşlara vurdum
    Gözbebeklerimde büyük camlar parçalandı
    Tanrısal duygular içindeydim
    Bütün tanrısızlığımdan uzakta
    Bir kemiklerinin sertliğini aldım
    Bir teninin aklığını
    Sonra sıcaklığını dudaklarının
    Gel bak
    Sana bir tanrı getirdim
    Gel bak
    Bir tanrı yarattım senden.
    5 ...
  33. 490.
  34. ve şu saat geldigin anda
    durabilir sevincinden
    zaman çıldırabilir
    çünkü benim dünyamda
    olumsuzluk, seni sevmek demektir.
    11 ...
  35. 489.
  36. ayten ismini özel kılan şair.

    "ayten'i hiç ayıplamadım
    o anda kim olsa ölürdü".

    Nur içinde yat.
    2 ...
  37. 489.
  38. Beşinci Mektup
    Ayrılık diye bir şey yok.
    Bu bizim yalanımız.
    Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var.
    Şimdi neredesin? Ne yapıyorsun?

    Güneş çoktan doğdu.
    Uyanmış olmalısın.
    Saçlarını tararken beni hatırladın, değil mi?
    Öyleyse ayrılmadık.
    Sadece özlemliyiz ve bekliyoruz.

    Zamanı hatırlatan her şeyden nefret ediyorum.
    Önce beklemekten.
    Ömür boyunca ya bekliyor ya bekletiyor insan.
    ikisi de kötü, ikisi de hazin tarafı yaşantımızın.

    Bir çocuğun önce doğmasını bekliyorlar,
    Sonra yürümesini, konuşmasını, büyümesini...
    Zaman ilerliyor, bu defa para kazanmasını,
    Kanunlara saygı göstermesini,
    insanları sevmesini, aldanmasını, aldatmasını bekliyorlar.

    Ve sonra ölümü bekleniyor insanoğlunun.
    Ya o? Ya o?
    insanlardan dostluk bekliyor, sevgilisinden sadakat,
    Çocuklarından saygı ve bir parça huzur bekliyor,
    Saadet bekliyor yaşamaktan.

    Zaman ilerliyor, bir gün o da ölümü bekliyor artık.
    Aradıklarının çoğunu bulamamış,
    Beklediklerinin çoğu gelmemiş bir insan olarak
    Göçüp gidiyor bu dünyadan.

    işte yaşamak maceramız bu.
    Yaşarken beklemek, beklerken yaşamak
    Ve yaşayıp beklerken ölmek!

    Özleme bir diyeceğim yok.
    O kömür kırıntıları arasında parlayan bir cam parçası.
    O nefes alışı sevgimizin, kavuşmalarımızın anlamı.
    O tek güzel yönü bekleyişlerimizin.

    insanlığımız özleyişlerimizle alımlı,
    Yaşantımız özlemlerle güzel.
    Özlemin buruk bir tadı var, hele seni özlemenin.
    Bir kokusu var bütün çiçeklere değişmem.
    Bir ışığı var, bir rengi var seni özlemenin, anlatılmaz.

    Verdiğin bütün acılara dayanıyorsam;
    Seni özlediğim içindir.
    Beklemenin korkunç zehri öldürmüyorsa beni;
    Seni özlediğim içindir.
    Yaşıyorsam; içimde umut varsa,
    Yine seni özlediğim içindir.

    Seni bunca özlemesem; bunca sevemezdim ki!
    4 ...
  39. 488.
  40. Affet Beni Dünya

    Bugün bütün iyi kalpliliğim üzerimde
    Cümle düşmanlarımı affettim
    Yediğim meyvalardan
    Kokladığım çiçeklerden af diliyorum
    Yerde yürürken gördüğüm
    Sebepsiz kanına girdiğim
    Zevk için öldürdüğüm
    Böceklerden af diliyorum
    Dağdan, topraktan, taştan
    Evlattan, akrabadan, arkadaştan
    Yağan yağmurdan, doğan güneşten
    Denizlerden, göklerden af diliyorum
    Yıllardır kahrımı çeken kadından
    Ondaki yaşamak ümidinden
    Baba evinden, ana sütünden
    Yediğim ekmeklerden af diliyorum
    Kadrini, kıymetini bilmediğim
    Hayali ile bahtiyar olmadığım
    Otuz yıl arayıp bulmadığım
    Geleceklerden af diliyorum

    Ümit Yaşar Oğuzcan.
    12 ...
  41. 487.
  42. Şiir yazmanın romantiklik olduğunu başlığı altında öğrendiğimiz şair. Acıların en demlisi olan evlat acısını yaşamış insan, acıdan evvel de ahiren de şiir yazar. Şiirde romantizm yok mu? Şiirde hayatın kendisi var. Tüm sevgisi ve sıcağıyla, tüm nefreti ve soğuğuyla. Şaire bir tek pedofili ve ırkçılık yakışmaz, geri kalanı tasarrufu ve kendiselliğidir.

    Herkes de sanıyor şairler hep romeo hep mecnun, hep romantik hayat aşırı romantizm. Biyografisini bildiğimiz orospu çocuğu şairler de var. Naif orospu çocukluğu diye bir şey de var.
    5 ...
  43. 486.
  44. "Ayrılık diye bir şey yok.
    Bu bizim yalanımız.
    Sevmek var aslında, özlemek var,
    beklemek var.
    Şimdi neredesin? Ne yapıyorsun?

    Güneş çoktan doğdu.
    Uyanmış olmalısın.
    Saçlarını tararken beni hatırladın,
    değil mi?
    Öyleyse ayrılmadık.
    Sadece özlemliyiz ve bekliyoruz.

    Zamanı hatırlatan her şeyden nefret
    ediyorum.
    Önce beklemekten.
    Ömür boyunca ya bekliyor ya
    bekletiyor insan.
    ikisi de kötü, ikisi de hazin
    tarafı yaşantımızın."
    (bkz: beşinci mektup)
    2 ...
  45. 485.
  46. bugün yıkığım biliyor musun ?

    ezginim, çaresizim, umutsuzum..
    3 ...
  47. 484.
  48. Oğlu için yazdığı galata kulesi şiiri kendi sesinden: https://m.youtube.com/watch?v=9FxjyPJRB8E
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük