herkesin bir güncük yaşayıp anlatamadığı hisleri hergün hissedip dile getirmiş şairdir.ayrıca o anlatamadığı bir gününe uzak olanlar içide hala liseli olan şairdir.
Ulan Ümit Oğuzcan
Ulan hergele
Ulan ekşimiş ayran
Ulan düdüklü tencere
Edebiyat senin nene
Behey mantar kafalı
Behey çengelli iğne
Behey çamaşır mandaı
Ne desem azdır sana
Behey hacıyatmaz
Bırak şiiri bir yana
Ulan adam ol biraz
''Aşk başlamadan güzel,
Kalplerde heyecan
Bakışlarda korku olduğu zaman güzel...
Birbirimize sezdirmemek için çırpınış,
Başkaları görmesin diye çabalayış,
Gözlerim gözlerinin mavisine değdiği zaman...
Aşk başlamadan güzel..''
dizeleriyle şiirleriyle ilk kez tanışma fırsatı bulduğum şair..
ben ağlayan şairim
bana gülmesini öğretmediler
eğil de bir bak mahzun yüzüme
anlatır sana çektiklerimi
birer bıçak yarası gibi
alnımdaki çizgiler
ben mutluluk nedir bilemedim
saçlarım okşanmaya alışık değil
hep böyle dalıp gider gözlerim
ve ne zaman düşünsem geçen günleri
bir karanlık basar içimi
aydınlık değil
seni nasıl severim bilirsin
nasıl yanarım özlemler içinde
bastığın yerler cennet olur
bilirim en serin rüzgarla gelirsin
yine de yanar tutuşurum ben
cehennemler içinde.
en mutlu sandığın yerde kederliyim
ben seninle sensizliği düşünürüm
bir korku düşer içime apansız
burkulur yüreğim
seni şiirlerimde bin yıl yaşatır da
ben bin defa ölürüm
bir gün yokluğum bir gölge gibi
düşüverirse gözlerine
unutma ağlayan şairini
unutma o günde kapanıp dizlerine
kendi yokluğuma kendim ağlarım
sen ağlama e mi
sen ağlama e mi?
Bir zamanlar sizi de sevmiştik hatırlar mısınız
Güzelsiniz demiştik gerçekten güzeldiniz
Her gece ayla beraber çıkardınız gökyüzüne
Gün olur güneşler doğardı aydınlığınızdan
Gözlerinizin şavkı vururdu duvarlara
Gün olur dağ rüzgarıyla gelirdiniz
insanı büyüleyen bir havanız vardı
Güzelsiniz demiştik gerçekten güzeldiniz
Tutunca avuçlarımızda eriyecek sanırdık elleriniz
Öyle beyazdılar, inceydiler anlatılmaz
Ya dudaklarınız yaban eriği kokulu
insanı deli divane eden dudaklarınız
Hiç öpmemiştik ama bilirdik tadını öpmüşçesine
Zekiydiniz aklımızdan geçenleri bilirdiniz
Bir tanrı yüreğiyle severdik sizi
Güzelsiniz demiştik gerçekten güzeldiniz
Nereye gitsek sizi bulurduk karşımızda
Yürüsek gölgemizdiniz uyusak düşümüzdünüz
Kır çiçekleri açardı bastığınız yerde
iyot kokuları gelirdi uzak denizlerden
Gözlerinize gemilerin biri gelir biri giderdi
Yosun yeşili elbiseler giyerdiniz
Bilseniz nasıl da yaraşırdı size
Şimdi ne desek faydasız yoksunuz
Bir karanlıktır bıraktınız arkanızda
Yüzünüzü görmek mümkün değil artık
Kulaklarımızda yalnız aksi kaldı gülüşlerinizin
Hani yokluğunuz bu kadar uzun sürmeyecekti
Hani giderken gelirim demiştiniz
Vefasızlık bile yakıştı size
Güzelsiniz demiştik gerçekten güzeldiniz.
Seni görmediğim günler bir çakır diken büyüyor göz bebeklerimde
Bir çocuk ağlaması başlıyor, kulaklarımda uzun uzun
Ellerim bir yerlere yapışıyor, kurtaramıyorum
Ya ayaklarım, o benim zavallı ayaklarım
Öyle şaşkın, öyle kararsız, öyle çaresiz ki
Seni görmediğim günler
Karanlıktayım, katran gecelerdeyim
Cehennem misali ...bir yerdeyim
Bir demir nasıl paslanır, bir elma nasıl çürürse
işte öyleyim...
bir daha dünyaya gelsem
yine seni severdim..
beni üzesin diye..
beni deli divane edesin diye..
biliyorum,
sen de bir daha dünyaya gelsen yine beni sevmezdin..
kahrımdan öleyim diye..
bir tren hareket etti. Sabahtı. Karşıkarşıyaydık .
Konuşuyorduk. Ben sevmek diyordum durmadan.
Gözlerim gözlerine soruyordu: 'seviyor musun?' diye.
Hep evet diyordu gözlerin, ellerin, dudakların hep
evet diyordu. Oysa ki, bir çok hayır diyen insan vardı
çevremizde. Örneğin: bir çocuk hayır, diyordu, bir kadın,
bir adam ve bir başkası, bir başkası hayır diyordu.
Hayır'lar arasında ezilmeğe mahkûmdu evet'lerimiz .
şunu net olarak söyleyebilirim ki; klişe ve arabesk yazan şairdir -ki zaten şiirlerindeki bir çok mısranın hemen hemen aynısını ümit yaşar oğuzcan'dan hiç haberiniz olmamışken bile onlarca kez söylemişsinizdir.
"Bugün bendeki resimlerini ve mektuplarını yakıyorum. Küllerini sana göndereceğim" diye başlayan ve "Seni bensizliği ve kendimi sana mahkum ediyorum." diye biten 25.Mektup'u yazan şair.
Tam sınırdan kaçarken vurulmak nedir bilir misin?
Nöbetçiler ha gördü, ha görecek
Parmaklarının ucu dikenli tellere değdi değecek...
Ama... Bir adım daha atamazsın.
Uzanıp tutamazsın;
Göz pınarlarında donup kalır hayallerin
Planların, kaçışın, kurtuluşun
Ve deler sevgi dolu yüreğini
Sevgi bilmeyen bir kurşun.
Bir okyanus da boğulmak nedir bilir misin?
Batan bir gemiye el sallayamamak,
Oturup ağlayamamak,
Birkaç kulaç ötedeki
Bir tahta parçasını tutamamak,
Nedir bilir misin?
Sevmek nedir bilir misin?
Bir şeyler tutuşur yüreğinde kıpır kıpır
Bütün benliğini sarar, ısıtır.
Her gülüşte yeniden doğarsın
Ve bin kere ölürsün her iç çekişte
Nasıl anlatsam bilmem ki.
Yani 'sevmek' işte.
Duymak nedir bilir misin?
Duymak, ama anlatamamak
Çemberini kıramamak kelimelerin.
Tam dilinin ucuna gelmişken söyleyememek
'Seviyorum' diyememek
Yani ölümü yaşamak nedir bilir misin?
ayrılık diye birşey yok.bu bizim yalanımız.sevmek var aslında,özlemek var,beklemek var.şimdi nerdesin? ne yapıyorsun? güneş çoktan doğdu.uyanmış olmalısın.saçlarını tararken beni hatırladın değil mi? öyleyse ayrılmadık.sadece özlemliyiz ve bekliyoruz.