ümit yaşar oğuzcan

entry514 galeri18 video3 ses1
    469.
  1. beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın, denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın, öylesine yıktın ki bütün inançlarımı; beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
    3 ...
  2. 470.
  3. Onun unutamadığın hayali,
    Sigaradan derin bir nefes çekmişçesine dolar içine.
    Kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın.
    Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.
    0 ...
  4. 471.
  5. 33 şiir, 4 düzyazı kitabı, 13 antoloji ve biyografik eser, toplam 50 kitap çıkarmış, şiir plakları, şarkı sözleriyle tanınan günümüzde popüler şairlerinden biridir. (1926, Tarsus – 1984, istanbul)

    Melankolik dizeleri ile tanınan Oğuzcan, çevresi tarafından da ölüme her zaman daha yakın olan bir kişilik olarak görülmüştür. Öyle ki kendisi şiirleri kadar intihar girişimleri ile de bilinir bir hale gelmiştir.
    Çocukluğu sakarlıklarla, kazalarla geçmiştir. Gençliğinde ise ameliyattan ameliyata koşturmuştur. Aslında küçükken sıcak kanlı olarak bilinir fakat sonraları hayatı bir çile olarak görmeye başlar. Şiire başladıktan sonra bu durum iyice hissedilir hale gelir. "Yaşamdan çok ölümü seviyorum." der. Öyle ki sürekli olarak intihara kalkışır fakat başarılı olamaz. 24 kez denediği söylenir.
    Oğlu Vedat ise babasının bu halini görerek büyür, bu durumun hep içindedir. 18 yaşına geldiğinde babasına ders verircesine bir işe kalkışır. Kendini Galata Kulesi'nden aşağı atar. Söylentiye göre elinde bir not vardır: "Baba, öyle intihar edilmez. Böyle intihar edilir!"
    0 ...
  6. 472.
  7. Bitmişse
    Kızıllığını avuç avuç içtiğimiz şafaklar
    Öğleler, ikindiler çoktan geçmişse
    Bir akşamüstü garipliği
    Sarmışsa her yeri
    Güneş devrilmiş
    Renkler solmuş
    Sesler kesilmişse
    Son kuşlar da geçip gitmişlerse ufuktan
    Ve çiçekler
    Bükmüşse boyunlarını dalgın dalgın
    Bil ki ölüm saati gelmiştir
    Senden uzak, kendimden uzak
    Tüm umutlardan ve her şeyden uzak
    Ben ölmüşümdür uzaklarda bir yerde
    Gövdesini kurtların oyduğu
    Bir ağaç gibi devrilmişimdir
    O anı sen bileceksin herkesten önce
    Herkesten iyi sen anlıyacaksın
    Çaresizliğini, yıkılmışlığını
    Sevdiğin adamın
    Ve seni nasıl sevdiğini
    Duyacaksın derinden derine
    Belli belirsiz
    Bir gölge düşecek gözlerine
    Fakat ağlamıyacaksın, ağlamıyacaksın
    Sen tek gelinim, sen tek kadınım
    Sen güzelim, nazlım, bebeğim
    Kadersizim sen
    Gülerken ağlayanım, ağlarken gülenim
    Varlığım, nedenim, alınyazım benim
    Elbette ağlamıyacaksın
    Çünkü sonsuzluklar
    Sonsuz sevenler içindir
    Çünkü ölüm
    Sevmeyi ve ölmeyi bilenler içindir.
    14 ...
  8. 473.
  9. neden üzüldüğümü anlatayım;

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1799659/+

    ümit yaşar sürekli intihar girişimleri olan bir garip, kendi başına yaşayan sanatçımızdır. ümit yaşar, kendisini tanıtırken doğduğu tarihi, "köhne dünyayı şenlendirdiği tarih" kabul eder. fakat gariptir ki pek çok kez ölümü istemiştir. onun intihar girişimlerinden sıkılan oğlu vedat ise babasına bir ders vermek için kendini galata kulesinden atar. elinde de şu not yazılıdır,
    "baba, intihar öyle edilmez, böyle edilir." ne zaman hatırlasam, duygulanırım. hayal kırıklığım.

    ölümünün ardından oğlu vedat'a şu şiiri yazmıştır;

    GALATA KULESi

    6 Haziran 1973, pırıl pırıl bir yaz günüydü,
    aydınlıktı, güzeldi dünya,
    bir adam düştü o gün galata kulesinden.
    kendini bir anda bıraktı boşluğa;
    ömrünün baharında, bütün umutlarıyla birlikte paramparça oldu.
    bir adam düştü galata kulesinden;
    bu adam benim oğlumdu gencecikti Vedat,
    ışıl ışıldı gözleri, içi,
    bütün insanlar için sevgiyle doluydu
    çıktı apansız o dönülmez yolculuğa
    kendini bir anda bıraktı boşluğa,
    söndü güneş, karardı yeryüzü bütün zaman durdu.
    bir adam düştü galata kulesinden
    bu adam benim oğlumdu; açarken ufkunda güller alevden,
    çıktı, her günkü gibi gülerek evden,
    kimseye belli etmedi içindeki yangını
    yürüdü, kendinden emin sonsuzluğa doğru.
    galata kulesinde bekliyordu ecel,
    bir fincan kahve, bir kadeh konyak,
    ölüm yolcusunun son arzusuydu bu,
    bir adam düştü galata kulesinden;
    bu adam benim oğlumdu.
    küçücüktü bir zaman,
    kucağıma alır ninniler söylerdim ona,
    uyu oğlum, uyu oğlum, ninni.
    bir daha uyanmamak üzere uyudu Vedat.
    6 haziran 1973 galata kulesinden bir adam attı kendini;
    bu nankör insanlara bu kalleş dünyaya inat,
    şimdi yine bir ninni söylüyorum ona,
    uyan oğlum, uyan oğlum, uyan Vedat.
    7 ...
  10. 475.
  11. Kıymetli bir sairimizdir.

    Her ne kadar şiiri bazı kişilerce eleştirilmişse de bu onun iyi bir şair oldugu gercegini degistirmez. Sanırım şiirleri En cok avni anıl tarafın bestelenmiştir. Türk sanat müziğimizde artık kült eserler diyebileceğimiz pek çok şarkının güfte yazarı olarak karşımıza çıkar.

    Yine bestelenmis bir şiirine örnek olarak.

    Bir kerre bakanlar unutur derdi günahı
    Görmem gözünün nuruna daldıkça sabahı
    Ben hiç bu kadar sevmedim ömrümce siyahı
    Görmem gözünün nuruna daldıkça sabahı...

    Yorum mine geçili

    http://www.youtube.com/watch?v=LlcbDlGkHps
    0 ...
  12. 476.
  13. bir gece başımızı alıp gitsek diyorum
    bir deniz kenarı mı olur
    bir dağ başı mı olur
    kaçsak bu kalabalıktan
    bir yer bulsak kendimize
    düzenli yaşamalardan uzakta
    bir yanımızda şehrin ışıkları
    bir yanımızda kucak dolusu yıldızlar
    orada hiç yemesek hiç uyumasa
    hiç düşünmesek yarını
    sonra unutsak sıkıntısını günlerin
    gecenin karanlığını
    sonra bıraksak kendimizi sevgiye erdemliğe mutluluğa
    her nefes alışta duysak yaşadığımızı
    sonra kaybolsak bu özgürlükte
    bu hazda
    bu derin aydınlıkta
    sonra sabah
    sonra paydos
    sonra kurtuluş
    sonra ölüm.
    15 ...
  14. 477.
  15. Dinle sevdiğim, bu ayrılık saatidir. Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk, erken içeceğimiz bir ilaç gibi. Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.

    ümit yaşar oğuzcan.
    14 ...
  16. 478.
  17. Birgün gelir de unuturmuş insan
    En sevdiği hatıraları bile..
    1 ...
  18. 479.
  19. Beni seveceksen iyi sev.
    Pişman et dünyaya geldiğime.
    Sevmeyeceksen,
    Zaten pişmanım demektir.

    ümit yaşar oğuzcan.
    15 ...
  20. 480.
  21. "insan bir kere ölür
    Her gün ölen umutlarımızdır içimizdeki
    Paramparça olmuş sevgilerdir
    Her aldanış
    Yeni bir aldanışa hazırlar bizi
    Zamanla renkler değişir
    Donuklaşır anılar
    Silinir üstümüzden
    Güzel olan ne varsa
    Görür içindeki bütün hayallerin olduğunu
    insan yaşarsa.
    Ve bir gün insan da ölür
    Çimen gibi yaprak gibi
    Sarsılır yeryüzü yerinden
    Devrilen koca bir ağaçtır sanki
    Durur atışları yorgun kalbimizin
    El, ayak kesilir
    Göz ölür, dudak ölür, kan ölür
    Susar ta içimizde
    Yıllardır çalan çalgı
    Bütün teller ses vermez olur
    Acılar diner
    Ve bir gün biter bu çirkin oyun
    Perde iner..."

    Dizeleriyle hislere tercüman olmuş şairdir.
    3 ...
  22. 481.
  23. Bekleyenler için

    Bir ayak sesi duymayayım
    Kapıya koşuyorum
    Gelen sen misin diye
    Bir sarı saç görmeyeyim
    Yüreğim burkuluyor
    Ağlamaklı oluyorum
    Her şey bana seni hatırlatıyor
    Gökyüzüne baksam
    Gözlerinin binlercesini görürüm
    Bir rüzgar değse yüzüme
    Ellerini düşünmeden edemem
    Yaktığım bütün sigaraların dumanları sana benzer
    Tadı senden gelir
    Yediğim yemişlerin
    içtiğim içkilerin
    Ve içimdeki bu dayanılmaz sıkıntı
    Bu emsalsiz hüzün
    Seni beklediğim içindir

    Resmine bakamaz oldum
    Uykulardan korkuyorum artık
    Utanıyorum odamdaki bütün eşyalardan
    Şu sedir hala gelip oturmanı bekliyor
    Şu ayna karşısında güzelliğini seyretmeni
    Şu kadeh dudaklarına değebilmek için duruyor masada

    Ve şu saat geldiğin anda
    Durabilir sevincinden
    Zaman çıldırabilir
    Çünkü benim dünyamda
    Ölümsüzlük, seni sevmek demektir.

    Bir çocuk doğmayı bekler
    Bir ağır hasta ölmeyi
    Bitkiler yağmur ve güneşi bekler
    Yalnız bir kadın sevilmeyi
    Ve düşün ki bir adam
    içinde bütün bekleyenlerin korkusu ve ümidi
    Seni bekler
    Asılmayı bekleyen bir idam mahkumu gibi

    Sen gelinceye kadar
    Pencerem kapalı duracak
    Rüzgar gelmesin diye
    Artık perdeleri açmayacağım
    Gün ışığı girmesin diye
    Sonra kahrolacağım
    Bu karanlıkta, bu derin yalnızlıkta
    Ve günlerce gecelerce haykıracağım
    Nerdesin diye, Nerdesin?

    Bir gün bu kapıdan sen gireceksin
    Biliyorum
    Ergeç bu bekleyişin bir sonu gelecek
    Yıllarca sonra
    Öldüğüm gün bile gelsen
    Bütün bu bekleyişimi ve öldüğümü unutup
    Çocuklar gibi sevineceğim
    Kalkıp sarılacağım ellerine
    Uzun uzun ağlıyacağım.

    Ümit Yaşar Oğuzcan.
    15 ...
  24. 482.
  25. Çok önceleri gözleri mavi yeşil tonlarında olan bir kız arkadaşım olmuştu. Onu etkilemek için mısralarında az gezmediğim yazardır.

    Ben senin en çok gözlerini sevdim
    Kah çocukca mavi, kah inadına yeşil
    Aydınlıklar, esenlikler, mutluluklar
    Hiç biri gözlerin kadar anlamlı değil.
    0 ...
  26. 483.
  27. bir akşam getir bana,
    bütün akşamlardan farklı
    hançerle güneşi batır deniz kan rengi olsun
    en güzel yerinde değişen ufkumuzun
    yaşayalım, eskiden duyduğumuz masalı.

    Ümit Yaşar OĞUZCAN.
    17 ...
  28. 484.
  29. Oğlu için yazdığı galata kulesi şiiri kendi sesinden: https://m.youtube.com/watch?v=9FxjyPJRB8E
    2 ...
  30. 485.
  31. bugün yıkığım biliyor musun ?

    ezginim, çaresizim, umutsuzum..
    3 ...
  32. 486.
  33. "Ayrılık diye bir şey yok.
    Bu bizim yalanımız.
    Sevmek var aslında, özlemek var,
    beklemek var.
    Şimdi neredesin? Ne yapıyorsun?

    Güneş çoktan doğdu.
    Uyanmış olmalısın.
    Saçlarını tararken beni hatırladın,
    değil mi?
    Öyleyse ayrılmadık.
    Sadece özlemliyiz ve bekliyoruz.

    Zamanı hatırlatan her şeyden nefret
    ediyorum.
    Önce beklemekten.
    Ömür boyunca ya bekliyor ya
    bekletiyor insan.
    ikisi de kötü, ikisi de hazin
    tarafı yaşantımızın."
    (bkz: beşinci mektup)
    2 ...
  34. 487.
  35. Şiir yazmanın romantiklik olduğunu başlığı altında öğrendiğimiz şair. Acıların en demlisi olan evlat acısını yaşamış insan, acıdan evvel de ahiren de şiir yazar. Şiirde romantizm yok mu? Şiirde hayatın kendisi var. Tüm sevgisi ve sıcağıyla, tüm nefreti ve soğuğuyla. Şaire bir tek pedofili ve ırkçılık yakışmaz, geri kalanı tasarrufu ve kendiselliğidir.

    Herkes de sanıyor şairler hep romeo hep mecnun, hep romantik hayat aşırı romantizm. Biyografisini bildiğimiz orospu çocuğu şairler de var. Naif orospu çocukluğu diye bir şey de var.
    5 ...
  36. 488.
  37. Affet Beni Dünya

    Bugün bütün iyi kalpliliğim üzerimde
    Cümle düşmanlarımı affettim
    Yediğim meyvalardan
    Kokladığım çiçeklerden af diliyorum
    Yerde yürürken gördüğüm
    Sebepsiz kanına girdiğim
    Zevk için öldürdüğüm
    Böceklerden af diliyorum
    Dağdan, topraktan, taştan
    Evlattan, akrabadan, arkadaştan
    Yağan yağmurdan, doğan güneşten
    Denizlerden, göklerden af diliyorum
    Yıllardır kahrımı çeken kadından
    Ondaki yaşamak ümidinden
    Baba evinden, ana sütünden
    Yediğim ekmeklerden af diliyorum
    Kadrini, kıymetini bilmediğim
    Hayali ile bahtiyar olmadığım
    Otuz yıl arayıp bulmadığım
    Geleceklerden af diliyorum

    Ümit Yaşar Oğuzcan.
    12 ...
  38. 489.
  39. Beşinci Mektup
    Ayrılık diye bir şey yok.
    Bu bizim yalanımız.
    Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var.
    Şimdi neredesin? Ne yapıyorsun?

    Güneş çoktan doğdu.
    Uyanmış olmalısın.
    Saçlarını tararken beni hatırladın, değil mi?
    Öyleyse ayrılmadık.
    Sadece özlemliyiz ve bekliyoruz.

    Zamanı hatırlatan her şeyden nefret ediyorum.
    Önce beklemekten.
    Ömür boyunca ya bekliyor ya bekletiyor insan.
    ikisi de kötü, ikisi de hazin tarafı yaşantımızın.

    Bir çocuğun önce doğmasını bekliyorlar,
    Sonra yürümesini, konuşmasını, büyümesini...
    Zaman ilerliyor, bu defa para kazanmasını,
    Kanunlara saygı göstermesini,
    insanları sevmesini, aldanmasını, aldatmasını bekliyorlar.

    Ve sonra ölümü bekleniyor insanoğlunun.
    Ya o? Ya o?
    insanlardan dostluk bekliyor, sevgilisinden sadakat,
    Çocuklarından saygı ve bir parça huzur bekliyor,
    Saadet bekliyor yaşamaktan.

    Zaman ilerliyor, bir gün o da ölümü bekliyor artık.
    Aradıklarının çoğunu bulamamış,
    Beklediklerinin çoğu gelmemiş bir insan olarak
    Göçüp gidiyor bu dünyadan.

    işte yaşamak maceramız bu.
    Yaşarken beklemek, beklerken yaşamak
    Ve yaşayıp beklerken ölmek!

    Özleme bir diyeceğim yok.
    O kömür kırıntıları arasında parlayan bir cam parçası.
    O nefes alışı sevgimizin, kavuşmalarımızın anlamı.
    O tek güzel yönü bekleyişlerimizin.

    insanlığımız özleyişlerimizle alımlı,
    Yaşantımız özlemlerle güzel.
    Özlemin buruk bir tadı var, hele seni özlemenin.
    Bir kokusu var bütün çiçeklere değişmem.
    Bir ışığı var, bir rengi var seni özlemenin, anlatılmaz.

    Verdiğin bütün acılara dayanıyorsam;
    Seni özlediğim içindir.
    Beklemenin korkunç zehri öldürmüyorsa beni;
    Seni özlediğim içindir.
    Yaşıyorsam; içimde umut varsa,
    Yine seni özlediğim içindir.

    Seni bunca özlemesem; bunca sevemezdim ki!
    4 ...
  40. 489.
  41. ayten ismini özel kılan şair.

    "ayten'i hiç ayıplamadım
    o anda kim olsa ölürdü".

    Nur içinde yat.
    2 ...
  42. 490.
  43. ve şu saat geldigin anda
    durabilir sevincinden
    zaman çıldırabilir
    çünkü benim dünyamda
    olumsuzluk, seni sevmek demektir.
    11 ...
  44. 489.
  45. Hani o iki kişilik dünyalar bizimdi
    Hani sen iyiydin
    Halden anlardın
    Hani sen git demiyecektin bana
    Ve ben herşeye rağmen gelecektim
    içimde bir umut
    Ellerimde olgun meyvalar
    Dünya nimetleri
    Gözlerimde yanıp yanıp sönen bir pırıltı
    Ama ne sen gel dedin
    Ne de ben gelebildim herşeye rağmen
    Aşkımız ayrılıklarla başladı

    Deli dolu akan nehirlerden tas tas sular içtik
    Öyle ateşlerle doluydu yüreklerimiz öyle tutkundu
    Karlı dağların serinliğinde uyurduk geceleri
    Deniz fenerinin ışığında yıkanırdık
    Köpükten bir çalkantıydı içimizde zaman
    Ne yana baksak denizdi, maviydi, ışıktı
    Sonra bir çaresizlikti zifir
    Akıntıya kapılmış gemiler gibiydik

    Bir org çalınır gibi yanıbaşımızda
    Öyle kendinden geçmiş, öyle başıboş
    Öyle derin duygular içindeydik, anlatılmaz
    Sarhoş rüzgarlara bıraktık kendimizi
    Aldığını geri vermez dalgalara
    Görmediğimiz ülkeler gördük gün doğusunda
    Tatmadığımız yemişlerden tattık; günahkar olduk
    Alevden bir tasta eridi günler
    Bir cehennem ateşiydi aşk içimizde
    Hiç sönmeyecekmiş gibi yanıyorduk

    Tutsaklığımız nasıl başladı bilinmez
    Paslı demir kapılar kapandı üstümüze
    Taş duvarlarda kayboldu boğuk seslerimiz
    Çaresizliğimizi bize aynalar söyledi, inanmadık
    Kuşatıldık ansızın kederle, ayrılıkla
    Aman vermez karanlıklar sardı dört yanımızı
    Yalnızlık bir ağrı gibi çöktü başımıza
    Uyuduk bir daha uyanamadık

    Şimdi bir kutup var sana çeker beni
    Bir kutup var senden öteye
    Ben onun için böyle ortalıklarda kaldım
    Dağ yollarında, caddelerde, sokaklarda
    Onun için bulup bulup yitirdim seni
    Hangi kapıyı çaldıysam sen açtın bana
    Hangi gözümü yumduysam seni gördüm
    Zamandın, zamandan öte bir şeydin
    Yıllarca bir meşale gibi yandın uzaklarda

    Bu manyetik alanda boğulmam senin yüzünden
    Bu zincirleri sen vurdun ellerime
    Sen getirdin bunca karanlıkları
    Al şunu mum yak
    Korkuyorum
    Bir taş aldım attım denize
    Günahlarımdan kurtuldum
    Alfabenin yirmisekizinci harfindeyim
    Öteye gidemem
    itme beni

    Benim de bir insan tarafım vardı
    Bakma böyle kötü olduğuma
    Benim de dileklerim vardı
    Benim de bir beklediğim vardı yaşamaktan
    Yeter artık vurma yüzüme çirkinliğimi
    Her gün bir kadın ağlar benim yüzümde
    Büyük dertler için benim ellerim
    Anlamıyor musun
    Sen sevildiğin için güzelsin bu kadar
    Ben sevilmediğimden böyle çirkinim

    Bütün kötü yerlerde ben korkarım
    Biliyorum
    Bir hayvan leşiyim öleli kırk gün olmuş
    Fabrika bacalarında bir kara dumanım
    Zehirim akrep kuyruklarında
    Kötüyüm sevemediğin kadar
    Öyle fenayım
    Kapanmış bıçak yaralarında
    Bu pis çöp tenekelerinde unut beni
    Unut artık
    Bayat bir ekmek gibi
    Çürümüş bir elma gibi

    Sarı badanalı evlerde kazanlar kaynar
    Sarı badanalı evlerde günahlar işlenir her gece
    Sarı badanalı evlerde ölüler yıkanır
    Sarı badanalı evleri sev biraz
    Bu evlerde zaman benim akşamlarımdır yitirilmiş
    Bu kazanlarda benim gözbebeklerimdir kaynayan
    Bu sarılarda benim yüreğim bir ölür, bir dirilir
    Anladım
    Bu dünyada benden başka kimse yok beni anlayan

    Tosca'dan bir arya hatırlıyorum şimdi
    Sus biraz
    Ensemde bir akrep yürüyor
    Bırak yürüsün
    Sabaha asacaklar beni
    Dokunma
    Yedi canım vardı, ikisi gitsin
    Bunca ölümler az gelir bana

    Kalbimi yardım
    Bir damla kan aktı
    Kutuplara kar yağıyordu
    Üşüdüm
    Failatun vezniyle seni çağırıyorum
    Bana imbiklenmiş yeşilliğini getir
    Dur gitme
    Beş kuruşum vardı kaybettim
    Dur gitme
    Isırgan otlarından kurtar beni

    Deniz analarının gözlerini çaldım
    Sana bakmak için
    Güneşi üçe böldüm
    Al biri senin olsun
    Yüzümde beş bıçak yarası var
    Bir de sen vur
    Barut kokusunu severim
    Bir portakalı dilim dilim soy
    Acıktım
    Tut ki ben yoğum artık yeryüzünde
    Tut ki bir marul yaprağıydım
    Öldüm

    Al şu serçe parmağım sende kalsın
    Ben kötüyüm
    Allahsızım
    Korkunç çirkinim
    Ben seksensekizinci tul dairesiyim
    Sağ gözümün üç kirpiğini kestim
    Al
    Ben lanetlendim

    Chopin'in cenaze marşı çalınıyor
    Ölüler ayağa kalktı
    Görüyor musun
    Şu soldan ikinci benim
    Senin yüzünden öldüm
    Şimdi seni getiriyorlar karanlığıma
    Ağlıyorum
    Biraz sev beni
    Gül biraz
    Yaklaş biraz
    Seni affediyorum

    Kuşkonmaz dallarına astım kendimi
    Sedir ağaçlarına gül yapraklarına
    Başımı taşlara vurdum
    Gözbebeklerimde büyük camlar parçalandı
    Tanrısal duygular içindeydim
    Bütün tanrısızlığımdan uzakta
    Bir kemiklerinin sertliğini aldım
    Bir teninin aklığını
    Sonra sıcaklığını dudaklarının
    Gel bak
    Sana bir tanrı getirdim
    Gel bak
    Bir tanrı yarattım senden.
    5 ...
  46. 491.
  47. Özlemin buruk bir tadı var, hele seni özlemenin.
    Bir kokusu var bütün çiçeklere değişmem.
    Bir ışığı var, bir rengi var seni özlemenin, anlatılmaz.
    2 ...
  48. 492.
  49. umduğum gibi çıkmadı insanlar.
    herkes bir şeyler aldı götürdü benden.
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük