ümit yaşar oğuzcan

entry514 galeri18 video3 ses1
    26.
  1. Bekleyenler için

    Bir ayak sesi duymayayım
    Kapıya koşuyorum
    Gelen sen misin diye
    Bir siyah saç görmeyeyim
    Yüregim burkuluyor
    Ağlamaklı oluyorum
    Her şey bana seni hatırlatıyor
    Gökyüzüne baksam
    Gözlerinin binlercesini görürüm
    Bir rüzgar değse yüzüme
    Ellerini düsünmeden edemem
    Yaktığım butun sigaraların dumanları sana benzer
    Tadı senden gelir
    Yedıgım yemişlerin
    içtiğim içkilerin
    Ve içimdeki bu dayanılmaz sıkıntı
    Bu emsalsiz hüzün
    Seni beklediğim içindir

    Resmine bakamaz oldum
    Uykulardan korkuyorum artık
    Utanıyorum odamdaki bütün eşyalardan
    Şu sedir hala gelip oturmanı bekliyor
    Şu ayna karsısında güzelliğini seyretmeni
    Şu kadeh dudaklarına değebilmek için duruyor masada

    Ve şu saat geldigin anda
    Durabilir sevincinden
    Zaman çıldırabilir
    Çünkü benim dünyamda
    Olumsuzluk, seni sevmek demektir.

    Bir çocuk doğmayı bekler
    Bir ağır hasta ölmeyi
    Bitkiler yağmur ve güneşi bekler
    Yalnız bir kadın sevilmeyi
    Ve dusun ki bir adam
    Icinde butun bekleyenlerin korkusu ve umidi
    Seni bekler
    Asılmayı bekleyen bir idam mahkumu gibi

    Sen gelinceye kadar
    Pencerem kapalı duracak
    Rüzgar gelmesin diye
    Artık perdeleri açmayacağım
    Gün ışığı girmesin diye
    Sonra kahrolacağım
    Bu karanlıkta, bu derin yalnızlıkta
    Ve günlerce gecelerce haykıracağım
    Nerdesin diye, Nerdesin?

    Bir gün bu kapıdan sen gireceksin
    Biliyorum
    Ergeç bu bekleyişin bir sonu gelecek
    Yıllarca sonra
    Öldüğüm gün bile gelsen
    Bütün bu bekleyişimi ve öldüğümü unutup
    Çocuklar gibi sevineceğim
    Kalkıp sarılacağım ellerine
    Uzun uzun ağlıyacağı
    3 ...
  2. 27.
  3. aşık veysel' le araları iyi olan şair. iş bankası yayınlarından ' dostlar beni hatırlasın' kitabı, sayesinde çıkmıştır.
    1 ...
  4. 28.
  5. ALIŞKANLIK

    Gitgide alışıyorum sana....
    Hiçbir alışkanlık bu kadar güzel olamaz...
    Ellerin ellerimden uzaksa nasıl güçsüzüm bilemezsin...
    Yanımda olduğun zamanlar;
    sigara dumanı gibi ciğerlerime doluyor,
    alkol gibi damarlarıma yayılıyorsun...
    Durmadan başım dönüyor verdiğin hazdan...
    Alışkanlıklar daima korkutur beni...
    Düşün ki ben yaşamaya bile alışkın değilim...
    Kendimi kendime alıştıramadım yıllardır...
    Fakat şimdi sana alışıyorum...
    Alıştıkça özlemim artıyor, daha yoğunlaşıyor.
    Yalnız içimde garip bir korku var.
    Sana alışmaktan değil seni kendime alıştırmaktan korkuyorum...
    Bir gün sana şimdi verdiklerimden daha güzelini
    daha değerlisini verememekten korkuyorum...
    Bir gün ansızın ölmekten ve seni, bana olan alışkanlığınla
    yapayalnız bırakmaktan korkuyorum...

    Oysaki her zaman ve günün her saatinde
    yanında olmalıyım senin... Bana alışmış olmaktan
    pişmanlık duyacağın bir dakikan bile olmamalı...
    Bütün zamanlarını zamanlarımla karıştırıp
    emsalsiz bir zaman bileşiminde yaşatmalıyım seni...
    Uykularda bile aynı rüyayı görmeliyiz.
    Her şeyin ve her zevkin yarısı senin olmalı, yarısı benim...
    "Bana alış" demeyeceğim... Nasıl olsa alışacaksın bir gün...
    Şimdi çirkinliğimde güzellikler bulan gözlerin,
    o zaman en güzeli görecek bende! Alışkanlığınla,
    sevginle yepyeni bir "ben" yaratacaksın benden!

    ilk defa sevilmenin ürpertileri içindeyim inan. Sevgimle
    mukayese edebileceğim tek şeyi beni sevmende buldum...
    Ömrümde kimse bana sevmenin gerekliliğini öğretmedi.
    Kimseden sevgisini istemedim, verdiler almadım.
    Bencildim bir zamanlar, sevmek benim hakkım diyordum.
    Oysaki şimdi bir zamanlar hiç sevmemiş olduğumu
    kendi kendime biraz da utanarak itiraf ediyorum.

    Asıl büyük sevgiyi seni sevmekte buldum ve sevgim
    senin sevginle değerleniyor, ayrı bir anlam kazanıyor...
    Sevgin olmasaydı değersiz bir cam parçasıydım.
    Sevginle bir aynayım şimdi. Bana bakanlar baştanbaşa
    seni görecekler içimde...
    Bir zincirin iki halkasıyız seninle anlıyor musun?
    Aynı kadehte karışmış iki içkiyiz.
    iki kelimeyiz seninle birbirini tamamlayan.
    Her yerde iki olduğumuz için
    bir bütün haline geliyoruz durmadan...

    Alışkanlığım devamlı sana çekiyor beni...
    Durup durup dudaklarını öpmek geliyor içimden...
    Saçlarını okşamak geliyor, ellerini tutmak geliyor...
    Kokunun tenime sindiğini hissediyorum geceleri...
    Teninin dudaklarımda eridiğini hissediyorum...
    Boynunun en güzel yerini benden başkası bilemez artık...

    Seni kimse benim kadar benimle bir bütün olduğuna inandıramaz....
    Gitgide bu alışkanlığın içinde kaybolduğumu hissediyorum...
    Beni yaşadığım zamanın dışına çıkarıyorsun.
    Bir gün tarih öncesinde yaşıyoruz , bir gün bulutların üstünde...
    Uzun süren bir baygınlık sonrasının
    o anlatılmaz baş dönmesi içindeyim...
    Bütün merdivenler birbirine eklendiği zaman
    seninle vardığım yüksekliğe erişemez...

    Açılmış bütün kuyuların derinliği
    içimde seni bulduğum yer kadar derin değil...
    Alışkanlık kozasını ören bir ipekböceği gibi gitgide tamamlıyor bizi.
    Emsalsiz bir oluşun içinde yuvarlanıyoruz.
    Korkunç bir yangın başladı yüreklerimizde.
    Özlem, kıskançlık, arzu ne varsa içimizde hepsi birdenbire tutuştu.
    Alev almayan bir yerimiz kalmadı.
    Alevlerimiz muhteşem bir kızıllığın içinde yıldızlara kadar uzanıyor.
    Hiç bir su, bu ateşi söndüremez artık.
    Nehirle, denizler boşalsa üstümüze hiç sönmeyeceğimizi biliyorum.
    Bu yangın biz birer kor haline gelinceye kadar sürecek.
    Önce bakışlarımız alıştı birbirine, sonra parmak uçlarımız...
    Bu oluş tamamlandığı anda yeryüzünde
    ßizden güçlüsü olmayacak!
    En mutlu olduğumuz yerde en güçlü de olacağız seninle...
    Bu bir sonun değil bir varoluşun başlangıcıdır.
    Geçmişteki tüm alışkanlıkların bana alışmanı önleyemez artık...
    9 ...
  6. 29.
  7. aşk şairi...

    keşke yaşasaydı da, oturup aşk hakkında konuşsaydık. ben anlatsaydım o dinleseydi, o anlatsaydı ben dinleseydim...

    (bkz: bir gün kapına gelsem)
    (bkz: tanrı bile ağlar)
    (bkz: yaşayan ölü)
    (bkz: ümitsiz aşklar için)
    (bkz: unutamıyorum)
    (bkz: unutamamak)
    (bkz: sevdalar böyle başlar)
    (bkz: rıhtımda)
    (bkz: insan bir kere ölür)
    (bkz: istanbul yoktu sen olmasaydın)
    (bkz: gözlerim gözlerinde)

    Ben ağlayacak adam değildim bir kadın için,
    Beni perişan edecek ne vardı bu kadar,
    Bir de "Erkekler ağlamaz" diyorsun,
    Tanrılığından utanmasa, Tanrı bile ağlar...
    4 ...
  8. 30.
  9. intihar üzerine yazdığı şiirler aşk şiirlerinden çok daha güzel olan şair. defalarca intiharı denemiş ama becerememiştir. intihar oğluna nasip olmuştur.
    3 ...
  10. 31.
  11. 32.
  12. bunu yapan insan olamaz dedirten şairdir. bu kadar mı duygulu yazılır, kelimeler bu kadar mı etkileyebilir, bu kadar mı susuturur şiirler, söyleyecek bir şey bırakmaz..

    Ayrılanlar için

    Yollarımız burada ayrılıyor
    Artık birbirimize iki yabancıyız
    Her ne kadar acı olsa, ne kadar güç olsa
    Her şeyi evet her şeyi unutmalıyız
    Her kaderin tesellisi bulunur, üzülme
    insan ne kadar sevse unutabilir
    Mevsimler, gelir geçer, yıllar geçer
    Sen de unutursun bir gün gelir
    Hiç yaşamamışçasına, hiç sevmemişçesine
    Unutursun o günlerimizi, gecelerimizi
    O günlerce gecelerce sevişmelerimizi
    Her şeyi evet her şeyi unutabilirsin
    Hatta bütün yazdıklarımı satır satır
    Kalırsa, içinde bir derin sızı kalır

    Çok Geç

    Israrina kandim diyemezsin, çok geç.
    Bir anda inandim diyemezsin, çok geç!
    Kor nerde ki? Bir baksana küller sogumuş...
    Ateş gibi yandim diyemezsin, çok geç!
    2 ...
  13. 33.
  14. kelimeleri kifayetsiz bırakan şair. hakkında ne yorum yapılsa yetmeycek gibi.
    1 ...
  15. 34.
  16. --spoiler--
    platonik takılanların ilahıdır kendileri.
    --spoiler--

    Sen uykusuzluk nedir bilir misin

    Tırnaklarınla yastığını parçaladın mı

    Gözlerini tavana dikip

    Düşündüğün oldu mu bütün gece

    Ve bütün bir gün

    Belki gelir ümidiyle bekledin mi hiç

    Gelmeyince

    Seni aramayınca

    Ölesiye ağladın mı

    Sonra çekilip en koyusuna yalnızlıkların

    Ona ait ne varsa

    Bir bir hatırladın mı



    Sen günden güne erimeyi bilir misin

    Dev bir ağacın vakarı içinde ölmeyi

    Bir teselli aramayı

    Issız parklarda, tenha sokaklarda

    Ve bütün bir şehir uyurken uzaklarda

    Deli divane yollara düşüp

    Yaşlanmış bir köpek gibi

    Eskimiş bir gömlek gibi

    Atılmışlığını hissettiğin oldu mu

    Sevmekten

    Günler geceler boyunca yürümekten

    Elin ayağın yoruldu mu



    Sen yalnızlığın acısını bilir misin

    Unutulmak bir hançer gibi saplandı mı sırtına

    içinde kıskançlığın zehirli çiçekleri açtı mı

    Bütün gururunu çiğneyip

    Sevdiğinin geçtiği yollarda

    Bastığı toprakları eğilip öptün mü

    Sen çaresizlik nedir bilir misin

    Sen yokluk nedir gördün mü

    Yanan başını

    Duvarlara vurup parçalamak geldi mi içinden

    Sen her gün bin defa öldün mü



    Böyleyim diye ayıplama beni

    Bir gün kendimi

    Sonsuzluğun koynuna bırakırsam

    Yaralı ve yenik bir asker gibi

    Darılma

    Unutma ki

    Her seven isimsiz bir kahramandır

    Unutma ki

    insan; sevebildiği kadar insandır.
    10 ...
  17. 35.
  18. Kendisi bir kekemedir. Bu yüzden olsa gerek kendisi gibi olan dildaşlarını unutmamış, hem onlardan hem de kendisinden bir parça eklemiştir şu koca dünya ya..

    Bir kekeme bilirim; dolaşır garip garip
    Bu şehrin daracık sokaklarında
    Kelimeler zincire vurulmuş gibidir
    Dudaklarında

    Ne ismini söyleyebilir doğru dürüst
    Ne sevdiğine ilan-ı aşk edebilir.
    Sormayın neden yalnız yaşadığını
    Kusurunu bilir

    O güzelim siirleri hep içinden okur
    Bu dert de çekilmez doğrusu
    Güzel söylenilmiş cümlelerle doludur
    Bütün uykusu

    Günahsiz harfler onun nazarında
    Birer siyah heyula gibidir
    Ay ışığında sevgiliye söylenen sözler
    Rüya gibidir

    içince az kekelermiş diyorlar
    Sarhoş gezdiği de hep bu yüzdenmiş
    Ama neye yarar? ismine bir kere
    Kekeme denmiş

    Ümit Yaşar Oğuzcan
    1 ...
  19. 36.
  20. GERÇEKTEN SEVMEK


    O durmadan kaçıyor;

    sen ardından gitmiyorsan;



    o günün her saatinde saklanıyor,

    sen yollara düşüp deli divane aramıyorsan;



    o sana acıların en büyüğünü tattırıyor,

    sen bundan en yüce hazzı duymuyorsan;



    boşuna aldatma kendini,

    onu sevmiyorsun demektir.



    Elindeki içki kadehinde,

    dudağındaki sigarada ,

    okuduğun kitapta,

    mırıldandığın şarkıda,

    söylediğin şiirde,

    gördüğün rüyada

    ve yaşaman için

    ciğerlerine doldurduğun havada

    o yoksa;

    Onun vazgeçilmezliğini anlamamışsan;

    onu sevmiyorsun demektir.



    Renkler onunla değerlenmiyorsa,

    örneğin onsuz kırmızı kırmızılığının,

    mavi maviliğinin farkında değilse,

    beyaz yalnız o giydiği zaman

    güzelliğini haykırmıyorsa,

    sabahları onu görünceye kadar

    güneş doğmuyorsa

    ve onsuz gökyüzü geceleri

    aya, yıldızlara

    hasret değilse

    onu sevmiyorsun demektir.



    Sokakta gördüğün her yüzde

    ondan birşeyler aramıyorsan,

    güzel bir manzara,

    hüzünlü bir musiki onu hatırlatmıyorsa,

    uykudan uyandığın zaman

    yaşamakta olduğundan önce

    onu hatırlamıyorsan,

    omuzlarına dökülmüş saçları,

    bir sis perdesinin ardında

    her zaman gülen,

    ışık saçan gözleri

    aklına gelmiyorsa,

    durup durup avuçlarının

    sıcaklığını özlemiyorsan;

    Onu sevmiyorsun demektir.



    Dünyada yaşıyan öteki insanların

    senin için hala bir değeri varsa,

    ona karşı tutumunu

    toplumun köhne ve manasız

    kurallarına göre ayarlıyorsan

    ve açık açık

    sanki var olduğunu haykırırcasına

    sevgini söylemiyorsan;

    Onu sevmiyorsun demektir.



    Yok o senin için

    herşeyden değerliyse,

    gözünü yumduğun anda

    onu görebiliyorsan,

    o bütün şarkılarda,

    bütün şiirlerde,

    bütün resimlerde ise,

    ona muhtaç olduğunu

    söylemekten utanmıyorsan,

    senin içten ve büyük sevgine

    karşılık vermiyeceğinden

    korkmuyorsan,

    bütün bencil duygularından

    sıyrılabilmişsen

    onun için herşeyi,

    ama herşeyi yapacak gücü

    kendinde buluyorsan,

    her hali sana

    ayrı ayrı güzel geliyorsa,

    karşısında kendini

    bir çocuk gibi hissediyorsan,

    istediği anda onun için

    ölebileceksen,

    onun için yaşıyorsan

    ve yine onun için

    bildiğin bilmediğin

    bütün düşmanlıklara

    karşı koyabileceksen,

    o her geçen dakika

    sende biraz daha büyüyorsa

    ve kendi kendine bile

    çok sevdiğini bütün

    samimiyetinle,

    inanmışlığınla

    itiraf edebiliyorsan,

    bir gün o seni hiç,

    ama hiç sevmediğini söylese bile,

    senin sevginde azalma olmayacaksa

    ve ölünceye kadar onu aşkların

    en ölümsüzü ile sevebileceksen;

    işte o zaman

    onu seviyorsun demektir.



    O sana sevmeyi,

    gerçek aşkı öğretti.

    Sen onu hep sevecek

    ve sevilmenin mutluluğunu tattıracaksın.



    O, hiç sen olmasan bile,

    seni bir parça sevmese bile...
    5 ...
  21. 37.
  22. inşallahla maşallahla adlı sosyal konuları, eleştirileri içeren kendi imzasını taşıyan kitap ellerimdedir şimdi. hiç sıkılmadan, bıkmadan o akıcı uslübuyla çevreler sizi ümit yaşar oğuzcan. babamın en sevdiği şairlerden birtanesidir onun şiirlerini az dinlemedim babamdan küçüklükten bu zamana.
    1 ...
  23. 38.
  24. bugün yıkığım biliyor musun?
    ezginim, çaresizim, umutsuzum
    sancılıyım bırakma beni, insanlar kötü
    bırakma beni korkuyorum.

    bir deli otlar büyüyor içimde
    sancılıyım, yorgunum, kederliyim
    bu halini sevdim gitme kal
    çamurlar çirkefler içindeyim

    bir dayak yemiş adamım şimdi
    bezginim, kararsızım, yılgınım
    al götür beni o kayıp gecelere
    yeter ikimize yalnızlığım..

    tapılacak şiirin şairi...
    4 ...
  25. 39.
  26. en sevdiğim şiirlerinden biri de şudur:Sevi Şiiri
    Ben senin en çok sesini sevdim
    Buğulu çoğu zaman, taze bir ekmek gibi
    Önce aşka çağıran,sonra dinlendiren
    Bana her zaman dost, her zaman sevgili

    Ben senin en çok ellerini sevdim
    Bir pınar serinliğinde, küçücük ve ak pak
    Nice güzellikler gördüm yeryüzünde
    En güzeli bir sabah ellerinle uyanmak

    Ben senin en çok gözlerini sevdim
    Kâh çocukça mavi, kâh inadına yeşil
    Aydınlıklar, esenlikler, mutluluklar
    Hiç biri gözlerin kadar anlamlı değil

    Ben senin en çok gülüşünü sevdim
    Sevindiren, içimde umut çiçekleri açtıran
    Unutturur bana birden acıları, güçlükleri
    Dünyam aydınlanır sen güldüğün zaman

    Ben senin en çok davranışlarını sevdim
    Güçsüze merhametini, zalime direnişini
    Haksızlıklar, zorbalıklar karşısında
    Vahşi ve mağrur bir dişi kaplan kesilişini

    Ben senin en çok sevgi dolu yüreğini sevdim
    Tüm çocuklara kanat geren anneliğini
    Nice sevgilerin bir pula satıldığı bir dünyada
    Sensin, her şeyin üstünde tutan sevdiğini

    Ben senin en çok bana yansımanı sevdim
    Bende yeniden var olmanı, benimle bütünleşmeni
    Mertliğini, yalansızlığını, dupduruluğunu sevdim
    Ben seni sevdim, ben seni sevdim, ben seni...
    2 ...
  27. 40.
  28. Türk Şiirinde hiçbir zaman önemsenmemiş şairdir. Duygusal iç dökümlerini andıran şiirlerinden bazıları güzeldir halbuki.

    Sen kum nedir bilmezsin
    Deniz görmedin ki.
    Yum gözlerini zamanı düşün,
    Deniz bir gözünde
    Kum bir gözündedir.

    Sen taş nedir bilmezsin
    Dağa çıkmadın ki.
    Yürü ufuklara doğru,
    Dağ bir ayağında
    Taş bir ayağındadır.

    Sen kül nedir bilmezsin
    Ateş yakmadın ki.
    Uzat ellerini gökyüzüne, Ateş bir elinde
    Kül bir elindedir.

    Sen kan nedir bilmezsin
    Ölmedin, öldürmedin ki
    Yat toprağa boylu boyunca, Ölüm bir yanında
    Kan bir yanındadır.

    Sen aşk nedir bilmezsin
    Beni sevmedin ki.
    Ağla, ağlayabildiğin kadar,
    Bütün güzellikler sende
    Aşk bendedir.
    (Kum)
    8 ...
  29. 41.
  30. 22 Ağustos 1926'da Tarsus'ta doğdu. 4 Kasım 1984'te istanbul'da yaşamını yitirdi. 1845'te Eskişehir Ticaret Lisesi'ni bitirdi. Osmanlı Bankası ve Türkiye iş Bankası'nda çalıştı. ilk şiiri 1942'de Eskişehir'de yayınlanan "Kocatepe" gazetesinde yayınlandı. Daha sonra Yedigün, Varlık, Büyük Doğu gibi dergilerde yayınlanan şiirleriyle tanındı. ilk şiir kitabı "insanoğlu" 1947'de basıldı. Zamanla geniş kitlelerin okuyup hayranlık duyduğu bir aşk ve ölüm şairi olarak tanındı. Şiirlerinde Faruk Nafiz Çamlıbel duyarlılığı görülür. 1973'de büyük oğlu Vedat'ın intiharından sonra "ölüm" temasına daha çok eğildi. Bazı şiirleri çağdaş sanat müziğinin popüler bestecileri tarafından bestelendi. En duyarlı ve yoğun aşk şiirlerinin yazarıdır.
    2 ...
  31. 42.
  32. 43.
  33. Bir sabah,
    gün doğarken
    aç perdelerini,
    bak sevinçle...
    Balkonuna konuyorsa martılar,
    Kendini tadılmamış
    derin bir hazza bırak.
    Dökülsün dudağından
    en umutlu şarkılar.
    Bil ki;
    seni istiyorum!
    *
    4 ...
  34. 44.
  35. 45.
  36. *

    perdeleri kapat, sevgime tanık istemem
    ışığı söndür, gel otur yanıma konuş
    er geç anlaşacağız, başka çaremiz yok
    sonra sevişeceğiz, bu düzen böyle kurulmuş

    istersen yine hep hayır de, olmaz de, ne çıkar
    her şey olacağına varıyor, çaresiz
    yaşamak zorundayız sen de biliyorsun
    öyleyse gel otur yanıma sevişmeliyiz

    durmadan sevişmeliyiz aslında gece gündüz
    daima istekli, aç, doymak bilmez, vahşi, çılgın
    sabaha karşı koşu atları gibi yorgun argın

    yine de usanmış değil, pişman değil, bıkkın değil
    belki biraz sarhoş, biraz durgun, biraz uykulu
    ama her zaman ateşli, sabırsız, her zaman dolu
    4 ...
  37. 46.
  38. bir insan aski ancak bu kadar güzel anlatabilir. askin her duraginda sanki durmus, duygulari durulmus ve bunlari en kolay dille anlatmis. insan okudugunda her kelimesi kalbinde bir yere dokunuyor ve onun yazarken hisettiklerini aynen algilayabiliyor.
    3 ...
  39. 47.
  40. GERÇEKTEN SEVMEK



    O durmadan kaçıyor;

    sen ardından gitmiyorsan;



    o günün her saatinde saklanıyor,

    sen yollara düşüp deli divane aramıyorsan;



    o sana acıların en büyüğünü tattırıyor,

    sen bundan en yüce hazzı duymuyorsan;



    boşuna aldatma kendini,

    onu sevmiyorsun demektir.



    Elindeki içki kadehinde,

    dudağındaki sigarada ,

    okuduğun kitapta,

    mırıldandığın şarkıda,

    söylediğin şiirde,

    gördüğün rüyada

    ve yaşaman için

    ciğerlerine doldurduğun havada

    o yoksa;

    Onun vazgeçilmezliğini anlamamışsan;

    onu sevmiyorsun demektir.



    Renkler onunla değerlenmiyorsa,

    örneğin onsuz kırmızı kırmızılığının,

    mavi maviliğinin farkında değilse,

    beyaz yalnız o giydiği zaman

    güzelliğini haykırmıyorsa,

    sabahları onu görünceye kadar

    güneş doğmuyorsa

    ve onsuz gökyüzü geceleri

    aya, yıldızlara

    hasret değilse

    onu sevmiyorsun demektir.



    Sokakta gördüğün her yüzde

    ondan birşeyler aramıyorsan,

    güzel bir manzara,

    hüzünlü bir musiki onu hatırlatmıyorsa,

    uykudan uyandığın zaman

    yaşamakta olduğundan önce

    onu hatırlamıyorsan,

    omuzlarına dökülmüş saçları,

    bir sis perdesinin ardında

    her zaman gülen,

    ışık saçan gözleri

    aklına gelmiyorsa,

    durup durup avuçlarının

    sıcaklığını özlemiyorsan;

    Onu sevmiyorsun demektir.



    Dünyada yaşıyan öteki insanların

    senin için hala bir değeri varsa,

    ona karşı tutumunu

    toplumun köhne ve manasız

    kurallarına göre ayarlıyorsan

    ve açık açık

    sanki var olduğunu haykırırcasına

    sevgini söylemiyorsan;

    Onu sevmiyorsun demektir.



    Yok o senin için

    herşeyden değerliyse,

    gözünü yumduğun anda

    onu görebiliyorsan,

    o bütün şarkılarda,

    bütün şiirlerde,

    bütün resimlerde ise,

    ona muhtaç olduğunu

    söylemekten utanmıyorsan,

    senin içten ve büyük sevgine

    karşılık vermiyeceğinden

    korkmuyorsan,

    bütün bencil duygularından

    sıyrılabilmişsen

    onun için herşeyi,

    ama herşeyi yapacak gücü

    kendinde buluyorsan,

    her hali sana

    ayrı ayrı güzel geliyorsa,

    karşısında kendini

    bir çocuk gibi hissediyorsan,

    istediği anda onun için

    ölebileceksen,

    onun için yaşıyorsan

    ve yine onun için

    bildiğin bilmediğin

    bütün düşmanlıklara

    karşı koyabileceksen,

    o her geçen dakika

    sende biraz daha büyüyorsa

    ve kendi kendine bile

    çok sevdiğini bütün

    samimiyetinle,

    inanmışlığınla

    itiraf edebiliyorsan,

    bir gün o seni hiç,

    ama hiç sevmediğini söylese bile,

    senin sevginde azalma olmayacaksa

    ve ölünceye kadar onu aşkların

    en ölümsüzü ile sevebileceksen;

    işte o zaman

    onu seviyorsun demektir.



    O sana sevmeyi,

    gerçek aşkı öğretti.

    Sen onu hep sevecek

    ve sevilmenin mutluluğunu tattıracaksın.



    O, hiç sen olmasan bile,

    seni bir parça sevmese bile...
    3 ...
  41. 48.
  42. *

    Benim yalnızlığım köpek yalnızlığı
    Sürer bütün sokakları boyunca dünyanın
    Nereye varsam
    Orada yalnızlığı beni bekler bulurum

    Her sabah evler boşalır
    Bir sel akar sokaklardan caddelere
    Ben kendi içimde kaybolurum
    Ne gidecek yerim vardır ne bekliyenim
    Gökyüzü saltanatım, dünya soframdır benim
    Zamanlar geçer, mevsimler değişir
    Değişmez benim kaderim
    Görür yüzüme bakanlar ilk aldanmışlığımı
    Söyler köpek yalnızlığımı gözlerim

    Ne zaman ellerin elime değse
    insan yüreğim o zaman çarpar
    Yalnızlık bir o zaman terk eder beni
    Tutar eşsiz gözlerin dağınık saçlarımdan
    O ışıktan dünyasına sürükler beni
    Ellerin bir bir ayıklar
    Eski halimden ne kalmışsa
    Doldurur sevgiyle, umutla, aşkla
    Suyum çekilmişse, içim boşalmışsa
    Verdiğin mutluluktan, sunduğun aydınlıktan
    Bir anda değişir bakışlarım
    Çözülmüş bir yumağı
    Yeniden sarmaya başlarım

    Işıkların demet demet
    Denizlerin dalga dalga gelir üstüme
    Yokluğun ölüme
    Varlığın aşka çağırır bir yandan
    Bilirim biraz sonra gideceksin
    Saatleri durduramam
    insanları öldüremem
    Ne çare ben de güçsüzüm bir yerde
    Kadere karşı duramam
    Ve işte çirkin alınyazım
    Sensizliğe mahkum eder
    işte o zaman
    Yıkılmış bir şehirdir kalbim
    içinde baykuşlar öter

    Dünyaya gelişimin
    Kırkıncı yılına bir basamak kala
    Bütün basamakların çöktüğünü hissederim
    Dünyaya gelişimin
    Kırkıncı yılına bir basamak kala
    O kırk kuruş etmez kaderim
    Her adım başında beni bir kere boğmaya başlar
    Gözbebeklerim sönmeye
    Ellerim soğumaya başlar
    Taşlar yağar üstüme gökyüzünden
    Uzun, sivri iğneler saplanır tenime
    Bir kere daha içim isyanla dolar
    Bir kere daha lanet ederim dünyaya geldiğime

    Kapını açık tut, pencereni kapatma
    Yarın evinin önünden ben geçeceğim
    O zaman
    Duvarların ağladığını duyacaksın

    ilk çağırışımda gel
    ikincisinde çok geç olabilir
    Ve ben ilk çağırışında geleceğim
    ikincisinde çok geç olabilir
    Kimbilir nasılım ve nerdeyim
    Bulursan ne olur beni bırakma
    Bulamazsan aradığın yerdeyim
    Hani o toprakla denizin kesiştiği
    Kumların üzerine yorgun gölgelerin düştüğü
    Sevenlerin ürkek adımlarla buluştuğu o yerde

    Yoksul rıhtımlarda köhne gemiler
    Benden bir parça koparıp gider
    Ben hep böyle yarım, ben böyle kırık dökük
    Ne olur beni bırakma bulunca
    Ve ilk çağırışımda gel
    Sarsın krallığım yeryüzünü bir uçtan bir uca

    Elini uzatsan tutacaksın
    Yakındayım
    Baksan göreceksin
    Görsen seveceksin
    Aradığın benden başkası değil
    Farkındayım
    Benim yüreğim değil
    Kayan bir zamandır avuçlarından
    Uzat ellerini susadım
    Güzelliğin
    Bir eski şarap gibi sızıyor parmak uçlarından

    Gel diyorum
    ilk çağırışımda gel
    Gel ki
    Aydınlığında
    Bütün geceler gündüz olsun
    Dinle, uzak bir saat onikiyi çalıyor
    Ne güç anlamıyor musun
    Bir ömür boyu arayıp da seni bulmamak
    Ben yokluğunda böyle yok, böyle yoksun
    Ben yokluğunda böyle paramparça
    Sensiz olmak hiç olmamak .

    *aşka aşık eden adam.
    başka şekilde tanımlamak mümkün değil.
    3 ...
  43. 49.
  44. şiirleriyle insanın gönül dünyasına işleyen şair. aşıksanız şiirleri sizi kendinizden alır götürür.
    2 ...
  45. 50.
  46. pek anlam veremedigim bicimde, kendisinin cirkin oldugunu dusunen ve bazı siirlerinde bunu acıkca soyleyen ya da ima eden unlu sair.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük