oğlu süleyman'ın(çocukluk arkadaşımdır) oyuncak boncuk tabancasını alıp da beline takarak ve tabancanın orada olduğunu unutarak derse girdiği, öğrencileri tarafından oyuncak tabancanın kabzasının görünmesi sonucunda ise,
"hocam, ne gerek var. kimse söyleyin biz halledelim." şeklinde reaksiyon aldığını, bizzat kendisinden dinleyenlerin
"istediği televizyon kanalında, istediği konu hakkında konuşabilir" denilen türkiye'nin şu an en donanımlı hukukçusudur.
burhan kuzu'nun fiilen hukuk hocalığı yapmadığını bilmeyen malların da olduğunu bize gösteren hukukçudur.
ümit kocasakal eğer burhan kuzu ile bir tutuluyorsa, tüküreyim öyle işe amk. biri bir siyasi partide görev yapıyor, diğeri hala sadece baro başkanı. ümit kocasakal da meclise girsin, biz de sesimizi keselim yani.
he tabi onu meclise sokturabilecek parti var mı, orası da tartışılır ya.
imam hatip'linin "başbakanlık" yaptığı ve "başbakanın" kalkıp da televizyon kanallarında "ankara'daki barikat" hakkında konuşabildiği, "demokratik" bir ülkede televizyon kanallarında ne hakkında isterse konuşacak, konuşma hakkı olacak adamdır.
hem şu da var ki;
teyyip: sucuk tüccarı.
burhan kuzu: istanbul üniversitesi hukuk hocası.
bak neler varmış di mi?
edit ül trafik: kırmızı ışıkta geçerek ölümle sonuçlandırdığı bir kaza yapan oğlunun bokunu temizlemek için de belediye çalışanlarına yolları temizletmiştir. bu değil miydi o ya? gene mi teyyip...
hukukçudan diktatör mü olur demeyin, istanbul barosuna kayıtlı avukatlara sorun bakalım ümit kocasakal'ı... cebren iş yapıyor/yaptırıyor.
ayrıca; o bir hukukçu. baro başkanı. bu adamın televizyon programlarında hukuk dışında bir konunun döndüğü bir programda ne işi var?
git kendi alanınla ilgili brifing ver lan, niye kendi siyasi görüşünü savunuyorsun? siyasetçi misin sen be adam?
herkes bu adamı iyi tanısın diye üstüne basa basa söylüyorum:
ümit kocasakal trafikte kendi otomobilini 'polis otosu' olarak göstererek trafikte üstünlük sağlamaya çalışan düzenbaz bir insandır.
2010 anayasa referandumu'ndan bu yana elimden geldiğince takip etmeye çalıştığım adamdır.
geçen gün bir tv kanalında "adli tatil olmasına rağmen elimizden geldiğince bütün bilgileri paylaşıyor, gönüllü olarak bu işin yanında duruyoruz" açıklaması yapmıştır.
bu ülkede, günümüzde yaşayan en sağlam hukuk bilirlerinden birisidir. karakteri ile de "adamım" diyene ders verir, o derece...
polisin müdahelesi ile ilgili;
"polis, görevini yaparken direnişle karşılaşması hâlinde;
bu direnişi kıracak ve makul olacak şekilde zor kullanabilir"
diyerek de kanunu hatırlatmış, üzerinden geçmiştir.
kendisinin siyasini görüşüne katılırsınız ya da katılmazsınız ancak bu insan çok dürüsttür.
içinden ne geçiyorsa onu söyler. hiçbir zaman söyleyeceklerini bir şeye oturtmak için yapmaz içinden geçtiği gibi davranır.
aynı zamanda ceza hukuku hocamdır. salı günü finali vardır vizeleri açıklamamıştır. bu kadar yormayın hocamızı da vizeleri okusun bari.
konuya dönecek olursak bugün yargılanıyor. bu faşist yönetim tarafından hiçbir suçu yokken, tamamen siyasi nedenlerle yargılanıyor. arkasındayız.
''Bir tek sanık olmamıştım onu da tamamlamış bulunuyorum. Tarihte bazı anlarda yargılama yapmak ezer, ancak yargılanmak onur verir, bu onuru da yaşıyoruz"
Bugunku konusmasıyla iktidara verdiği ayarlara yenisini eklemiş sahıs.
Türkiye'de ''hain''lerin ''kahraman'' haline getirildiğini ve toplumsal benliğe format atıldığını söyleyen istanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal'a katılıyorum.
türkiye'nin bağırsaklarının temizlendiğini iddia eden lakin anca işkembe-i kübra'dan sallayan akepeli bünyelerin sevemediği doğruları dile getiren adam, 12 eylül darbesinden beri hakkında dava açılan ilk baro başkanıdır kendisi.
istanbul üniversitesi'ndeki panelde konuşurken izleyiciler arasında bulunan türbanlıları neden dışarı çıkartmadığını anlamadığımız insan. malum türban cübbeyle bir olmuyor. haha.