''süveyş kanalı açıldıktan sonra eski önemini kaybeden bu yol, daha ucuz olması nedeniyle günümüzde de kullanılmaktadır.
avustralya, yeni zelanda, endonezya ve basra körfezi'ni batı avrupa'ya bağlayan bir yoldur. bu güzergahta çalışan gemilerin bir kısmı avustralya ve yeni zelanda'dan yiyecek maddesi ve ham maddeler taşırken, dönüşte de bu ülkelere çeşitli ham maddeler getirirler. ancak bu güzergahta batı avrupa ve kuzey amerika'nın doğusu ile batı, güney, doğu afrika ile basra körfezi arasındaki trafik çok daha yoğundur.
basra körfezi'ndeki taşıma ve abd'ye gönderilen petrolden oluşurken; afrika'dan avrupa ve abd'ye çeşitli madenler, mısır, şeker, yün, pamuk, kahve, tütün, yağlı tohumlar, kakao ve diğer tropikal orman ürünleri gönderilir. afrika ise avrupa ve amerika'dan başlıcaları sanayi, inşaat, madencilik, tarım araç ve gereçleri, kimyasal maddeler olan işlenmiş eşya ve yiyecek maddesi alır.''
süveyş kanalını geçemeyerek, kanalda karaya oturabilecek topnajlarda büyük gemiler vardır. bu gemiler bu yolu seçmek zorundadırlar. 300 bin tonluk petrol tankerleri mesela...basra körfezinden petrol yükleyip amerika´ya ya da fransa´ya süveyş üzerinden gitmek çok pratik bir konudur, ancak, bu büyüklükte tankerler bazen son depoya kadar yüklenirler, ve derin denizlere ihtiyaç duyarlar.
öyle tankerler afrika´yı "ümit burnu"ndan dönmek zorunda kalırlar. fransa´ya yolculuk 6 gün sürecekkken birden 1,5 ay sürer...tabii geminin harcadığı yakıt, gemide çalışanların parası falan, yükün boşaltıldığı yerde onlara ödenir ve boşaltılan petrol 1 euro 30 cent tutacağına 1 euro 33-34 cent fiyata satılır.
yani işin maddi konusunu sonuçta gene o petrolü alan adam öder.